Merhaba! İlginizi çekerse profilimden bir Klaine çeviri hikayesi bulabilirsiniz.
I hope you hang yourself with your H&M* scarf
Umarım kendini H&M atkınla asarsın
While jacking off, listening to Mozart*
Mozart dinleyip otuz bir çekerken
You bitch and moan about LA*
LA hakkında sızlanıp durursun
Wishing you were in the rain reading Hemingway*
Hemingway okurken yağmur altında olmayı dilersinYou don't eat meat
Et yemezsin
And drive electrical cars
Ve elektrikli araba kullanırsın
You're so indie rock* it's almost an art
Indie rock gibisin, neredeyse sanat
You need SPF 45* just to stay alive
Hayatta kalmak için SPF 45'e ihtiyaç duyarsınUr so gay and you don't even like boys
Çok geysin ve bir erkek gibi bile değilsin
No you don't even like
Hayır öyle bile değilsin
No you don't even like
Hayır öyle bile değilsin
No you don't even like
Hayır öyle bile değilsin
Ur so gay and you don't even like boys
Çok geysin ve bir erkek gibi bile değilsin
No you don't even like
Hayır öyle bile değilsin
No you don't even like
Hayır öyle bile değilsin
No you don't even like
Hayır öyle bile değilsinYou're so sad maybe you should buy a happy meal*
Çok mutsuzsun belki de bir happy meal almalısın
You're so skinny you should really Super Size* the deal
Çok zayıfsın gerçekten kilo almalısın
Secretly you're so amused
Gizlice çok eğlenirsin
That nobody understands you
Kimsenin seni anlayamamasından
I'm so mean 'cause I cannot get you outta your head
Çok huysuzum çünkü seni kafamdan atamıyorum
I'm so angry 'cause you'd rather MySpace* instead
Çok sinirliyim çünkü oturup MySpace'te takılmayı tercih edersin
I can't believe I fell in love with somone that wears more makeup than
Benden daha fazla makyaj yapan birine aşık olduğuma inanamıyorumUr so gay and you don't even like boys
Çok geysin ve bir erkek gibi bile değilsin
No you don't even like
Hayır öyle bile değilsin
No you don't even like
Hayır öyle bile değilsin
No you don't even like
Hayır öyle bile değilsin
Ur so gay and you don't even like boys
Çok geysin ve bir erkek gibi bile değilsin
No you don't even like
Hayır öyle bile değilsin
No you don't even like
Hayır öyle bile değilsin
No you don't even like
Hayır öyle bile değilsinYou walk around like you're oh so debonair
Etrafta güler yüzlüymüşsün gibi dolaşırsın
You pull 'em down and there's really nothing there
Pantolonunu indirirsin ama aslında orada hiçbir şey yoktur
I wish you would just be real with me
Keşke benimle gerçek olabilseydinUr so gay and you don't even like boys
Çok geysin ve bir erkek gibi bile değilsin
No you don't even like
Hayır öyle bile değilsin
No you don't even like
Hayır öyle bile değilsin
No you don't even like
Hayır öyle bile değilsin
Ur so gay and you don't even like boys
Çok geysin ve bir erkek gibi bile değilsin
No you don't even like
Hayır öyle bile değilsin
No you don't even like
Hayır öyle bile değilsin
No you don't even like
Hayır öyle bile değilsinNo you don't even like
Hayır öyle bile değilsin
Oh no no no no no no no
Oh hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır
Ur so gay and you don't even like boys
Çok geysin ve bir erkek gibi bile değilsin
No you don't even like
Hayır öyle bile değilsin
No you don't even like
Hayır öyle bile değilsin
No you don't even like
Hayır öyle bile değilsin
Ur so gay and you don't even like boys
Çok geysin ve bir erkek gibi bile değilsin
No you don't even like
Hayır öyle bile değilsin
No you don't even like
Hayır öyle bile değilsin
No you don't even like, PENIS
Hayır öyle bile değilsin, PENİSH&M*: Hennes&Mauritz markasının kısa adıdır. Hazır giyim sektöründe erkek, kadın, gençler ve çocuklar için giyim eşyası üreten İsveçli uluslararası perakende giyim firması.
Mozart*: Wolfgang Amadeus Mozart, Avusturalyalı besteci.
LA*: Los Angeles Hemingway*: Ernest Miller Hemingway, Amerikalı romancı, kıs hikaye yazarı ve gazetecidir.
Indie rock*: Açılımı independent rock olan müzik türü.
SPF 45*: Güneş kremi faktörü.
Happy Meal*: McDonald's markasının çocuk menülerine verdiği isim. 'Happy' kelimesiyle kelime oyunu yapılmış.
Super Size*: Türkçe'ye 'Şişir beni' şeklinde çevrilen, Morgan Spurlock'un deneysel ve belgesel tadındaki eleştirel yapımı. Bir ay boyunca sadece fast food ürünleriyle beslenince insanın fiziksel ve ruhsal akibetinin nasıl olacağı esasına dayanılarak oluşturulmuş bir filmdir.
MySpace*: Sanal ortamda kullanıcı denetiminde iletişim ve arkadaşlıklar kurulabilen, kişisel profillerin, blogların, grupların, resimlerin, müzik ve videoların barındırılabileceği bir sosyal iletişim web sayfası.Yorumlarınızı benimle paylaşmayı ve çeviriyi değerlendirmeyi unutmayın. Klip dış bağlantıda. Görüşmek üzere! -Gülce