Bölüm 1

175 13 19
                                    




" Büyük konuşmaktan korkuyorum..Senden kurtulayım derken sana tekrar bağlanmaktan, yaşadıklarımı;yaşattıklarını unutup, seni affetmekten korkuyorum.İçimdeki ateşin sönmesinden, bana tekrar dönmendenkorkuyorum. Başkasıyla olmandan değil, ona da bana baktığın gibibakmandan korkuyorum..Benden önce ölmenden korkuyorum aslında..Yanımda olmasan da, benimle olmasan da, aynı şehirde nefesalmak iyi geliyor bana..Bir yerlerde olduğunu, hayatta olduğunu bilmek güzel birşey..Adını duymaktan, seninle karşılaşmaktan korkuyorum..Aslında ben, seni tekrar sevip yeniden kaybetmektenkorkuyorum. "

"  Mısra, sana diyorum! "

Hangi ara geldiğini bilmediğim Derinin uyarı dolu sesini duyduğumda okuduğum kitaptan ayrılıp ona baktım. Koyu mavi gözlerini üzerime dikmiş sabırsızca bana bakıyordu. Kitap ayracını kaldığım yere koyup  " Duymamışım Derin." dedim.  " Biliyorsun kitap okurken hep böyle oluyorum."

Gözlerini devirerek ayağa kalktı ve masanın üzerine yaydığım kalemleri ve elimde tuttuğum kitabı bir çırpıda alıp çantama koydu. Bense hala oturduğum yerde anlamazca ona bakıyordum. Yerimden kalkmadığımı görünce masanın diğer tarafına geçerek kolumdan tuttu ve ayağa kaldırdı. " Bir saat boyunca seni aradık haber vermek için. Bugün karavanla uzun bir yolculuğa çıkıyoruz, kamp yapacağız. Ayrıca derse girmeyip de kütüphanede kitap okumak ta nedir? "

" Benim bundan neden haberim yok? " diye tısladım beni kütüphane çıkışına doğru sürüklerken. " Hem annemler izin vermez." Sorduğu soruya ben de mantıklı bir cevap bulamamıştım açıkçası.

Kestane rengi saçlarını tek eliyle düzelttikten sonra " Birincisi Mısracığım; biz bunu ayarlarken sen ortalıkta yoktun. İkincisi ise sevgili abin izin işini halletti." Diye yanıtladı. Söz konusu Giray olunca izin alma konusunda sınır tanımazdı. Bu bazen sinirlerimi bozmuyor değildi.

Derin okulun çıkışına kadar koşar adımlarla yürümüş beni de peşinde koşturmuştu. Hayır, neydi bu acelesi anlamıyordum ki ? Benim bavul hazırlamam zaten iki günümü alırdı. Yani her halükarda bu akşam yola çıkamazdık.

Okulun hemen dışında arabasına yaslanmış biraz da beklemekten dolayı sinirlenmiş olan Girayı fark ettim. Çevresine karşı her ne kadar sinirli olsa da bana kızamıyordu. Aramızda bir yaş olmasına rağmen ısrarla abi demiyordum. Kim derdi ki?

" İlk size gidiyoruz. Sana kalırsa o bavul yarın akşama kadar hazırlanmaz bile. Bu yüzden olaya el atmam lazım." Dedi kendinden emin çıkan ses tonuyla. " Hayal çoktan hazırlamıştır bile."

Sahi o neredeydi ki? Son dersimiz biyoloji olunca girmek istememiş onun yerine kitap okumayı tercih etmiştim. Kitap okumaya dalınca da çıkış zilinin çaldığını falan duymamış dolayısıyla da onları görememiştim. 

Yanına gidince Giray göğsünde bağladığı kollarını çözdü ve bana anlamlı bir bakış atıp koltuğa geçti. Her kız geç kalırdı tamam mı?

Evde kimsenin olmaması avantajıyla içeri girecekken Derin benden önce davrandı ve koşar adımlarla üst kata çıktı. O sırada Girayla göz göze gelmiştik. Sanırım ikimiz de yanımızda Derin olduğu sürece hayatımızın hep böyle dakik ve hızlı geçeceğini düşünmüştük. Yine ikisini de kız kardeşim gibi seviyordum. Hayal Derine göre daha sakindi fakat yine de eli çabuktu. Aralarında en yavaş bendim.Ve en sakar..

Girayı orada bırakıp adımlarımı üst kata yönlendirdim. Odama girdiğimde Derin gardırobumu çoktan boşaltmış yatağın altına attığım lacivert bavula doldurmuştu. Ben de el çantamı açıp içine kişisel malzemelerimi koydum. Yaklaşık yarım saat sonra her şey hazırdı. Annemlere küçük bir not bırakıp bütün evi kontrol ettikten sonra çıktık ve Derinin evine doğru yol aldık.

***

Derinin babası Engin amcanın tatil amaçlı aldığı karavanı üç aylığına ödünç alıp yolculuğumuzu başlatmıştık. Derinin açtığı müziğe eşlik ederek, Hayalin dedikodularını dinleyerek geçirdiğimiz beş saatlik yolun bitiminde deniz kenarı bir yerde durmuş, buranın tam aradığımız yer olduğuna kanaat getirerek çadırlarımızı çıkarmıştık.  Hava yavaştan kararmaya başlamıştı.

" Şöyle yapalım." Diye başladı Derin. " Biz Mısra ile odun toplayalım, siz de çadırları kurun."

Ben ve Hayal onaylayan sesler çıkarırken Giray karşı çıktı. " Hava zaten karardı, kaybolursunuz ormanın içinde. Odun toplamaya ben giderim."

" İyi de " diye atıldım hemen. " Sen odun toplamaya gidersen çadırları kim kuracak? Hava iyice kararırsa çadırları kuramayız."

Yavaşça başını salladı. Dediklerim mantıklı gelmiş olmalıydı. Devam ettim. " Biz hemen gider geliriz. Fazla uzaklaşmayız da. "

"Pekala." dedi kabullenerek." En fazla yarım saat içinde burada olacaksınız."

Emir veren ses tonunu duyduğumda gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum. Bu erkekler biraz nazik olamıyor muydu sanki?

Derinin Giraya " Siz erkekler .." diye başlayan klasik cümlesini  kurmaması için kolundan tutarak ormana yönlendirdim. Eğer başlarsa susmayacağını biliyordum.

Elimizdekilerin yetmeyeceği kanaatinde bulunup sürekli orman içine doğru ilerliyorduk ve havanın giderek karardığını fark edememiştik. Baykuş sesleri ve kurtların uluma sesleri birbirine karışınca hala yürümekte olan Derini durdurdum. " Şey, sanırım geri dönsek iyi olacak."

Derin onayladığında geldiğimiz yöne döndük ve yürümeye başladık. Elimizdeki çalı ve odunlar yürümemizi zorlaştırıyordu. Yaklaşık yirmi dakikadır yürüyorduk fakat ne bizimkilere ne de karavana ait bir iz görememiştik. Hava iyice kararmış ve soğumaya başlamıştı.

Derin " Sanırım kaybolduk Mısra." Diye mırıldandı titreyen sesiyle. Dört bir yandan gelen uğultu sesleri bizi daha da korkutuyordu. Sakin tutmaya çalıştığım ses tonuyla " Korkma." Dedim. " Girayı ararız şimdi."

Titreyen ellerle arka cebimden telefonu çıkarıp Girayı aradım. Tam o sırada arkamızdan gelen çıtırtı ikimizin de olduğumuz yerde donakalmasına neden oldu.

Arkadaşlar bu benim ilk hikayem o yüzden biraz kısa oldu diğer bölümlerin uzun olacağından emin olabilirsiniz :)

KARAVANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin