Bölüm 3

53 8 2
                                    

" Acaba yolu bildiğimi söyleseydim ne yapardın? " Ushan'ın sesi kulaklarımda yankılanırken, sinirden delirmiş durumdaydım. Nasıl böyle bir şey yapardı? Ego yığını, öküz, hayvan, yalancı pislik n'olucak!

" Ushan? " sesim sakinliğini koruyordu ama Ushan'ın üzerine atlayıp onu paramparça etmemek için kendimi zor tutuyordum.

" Hı? " sesi bomboş çıkmıştı. Sanki az önce bana hiçbir şey söylememiş gibi davranıyordu. Böyle davranması sinirimi daha çok bozuyordu ve o da bunu bilerek hala beni gıcık etmeye devam ediyordu.

" Sen az önce bana yolu bildiğini mi söyledin? " bu defa sinirli olduğumu belli etmiştim. Ushan ise hala karşımda gülüyordu. Gülünce tatlı olması hiçbir şey değiştirmiyordu sadece daha çok sinirimi bozuyordu.

" Gülme! " diye bağırdım. Beni kandırdığı için onu pişman edecektim. Benimle uğraşmak kolay değil Ushan bey. Bu yaptıklarının hesabını fazlasıyla ödetecektim ona.

Ellerini teslim olmuş gibi havaya kaldırdı ve beni dikkate almış gibi yaptı. " Peki, tamam kızma. " böyle derken bile gülüyordu gıcık.

" Hadi gidelim artık ben daha fazla burada kalmak istemiyorum! " beni onayladığını belirten bir bakış attıktan sonra yürümeye başladık. Sabah olmak üzereydi bu yüzden önümüzü kolayca görüyorduk.

***

" Ushan bir şaka bir defa yapılır. Hadi artık ben kanmadım bu sefer gidelim n'olur. "
Saatlerdir yürüyorduk. Gece de olduğu gibi yolu bulamamış gibi yapıp beni kandırmaya çalışıyordu. Ama bu sefer inanmadım Ushan yalancısına!

" Mısra gerçekten şaka yapmıyorum. Ben bu kadar uzaklaştığımızın farkında değildim. "

Yalan söylüyordu işte. Dün gece burayı avucunun içi gibi bildiğini söylemişti. Şimdi de kaybolduk diyordu.

" Ama dün burayı avucunun içi gibi bildiğini söylemiştin ve şimdi de kaybolduk diyorsun. Sen ne yapmaya çalışıyorsun Ushan? "

Durup gözlerime baktı. Mavilerimiz birleşmişti yine. Büyük ihtimalle de kavga ederek ayrılacaklardı mavilerimiz.
" Bak Mısra dün bir şaka yaptım bitti. " biraz duraksadı ve devam etti. " Dün gece biraz fazla ileri gitmişiz bu orman sandığından büyük o yüzden yolumuzu bulamıyoruz eğer karavana hemen gitmek istiyorsan sus ve bana yardım et tamam? "

" Peki, tamam. " Ushan'ın ciddiyetinden bu defa gerçekten kaybolduğumuzu anlamam uzun sürmemişti. Ayrıca bana bu şekilde kaba davranması hiç hoşuma gitmemişti. Daha fazla yürüyemeyeceğimi anladığımda kendimi büyük ağacın altına attım.Ushan ne yapıyorsun? dercesine suratıma baktığında ayaklarımı uzatıp "Çok yoruldum,saatlerdir yürüyoruz." diye mızmızlandım. O da oflayarak yanıma oturdu.

" Mısra dinlenmedin mi sen daha? " yaklaşık yarım saattir burada Ushan'ın çenesine katlanmaya çalışıyordum. Bir de kadınlar erkeklerden çok konuşur derler. Ushan bu teoriyi yok eden tek erkek olmalı!

" Ushan senin çenen hiç yorulmuyor mu? " anlamaz biçimde bana baktı. Ben de daha açıklayıcı bir biçimde yeniden söyledim aynı cümleyi. " Diyorum ki; yarım saattir hiç susmadın. "
Bu cümleme, gözlerini devirerek karşılık verdi.

O sırada karşıdan bize doğru gelen Giray ve diğerlerini görünce sevinç çığlığımı içimde tutamadım. Koşarak Giray'ın boynuna atladım.

" İyi ki geldin Giray yoksa burada kimse bulamazdı bizi Ushan'ın da yolu bulacağı yoktu zaten. " bir kahkaha patlattım. Ushan'sa gözlerini bana dikmiş bakıyordu. Yanımda Giray olduğu için dua ettim.

***

" Mısra sen gelsene şöyle bi. " Ushan beni oturduğum yerden kaldırdı ve yürümeye başladık.Yaklaşık yarım saat önce Karavana gelmiş, yemek yemiştik. Ushan'ın çok hızlı yürüyordu bense ona koşarak ayak uydurabiliyordum. Yaklaşık üç dakika kadar yürüdük. Sonra sessiz bir yere geldik. Ben ne olduğunu anlamadığımı belirten yüz ifademle Ushan'a bakarken dudaklarını dudaklarıma sert bir şekilde bastırmasıyla irkildim. Beni öpüyordu! Kendime geldiğim zaman hemen Ushan'ı ittim ve izi kalacak bir tokat attım.

" Sen ne yapıyorsun böyle Ushan! "

"Bu abinin yanında beni küçük düşürdüğün içindi. Eğer beni bir kez daha sinir edersen daha fazlasını yaparım!"

Yanımda duran bir ağacın dibine sırtımı yaslayacak şekilde oturdum. Böyle birşeyi nasıl yapabilirdi. Daha tanışalı üç gün olmuştu. Üstelik Giray'la düşman olduklarını ve ondan hiç haz etmediğini söyleyip duruyordu. Bu olayı hiç yaşamamış gibi yapacaktım. Evet kimse bir şey bilmeyecekti. Tabii Ushan anlatmazsa.

"Nereye? " gerizekalı hala bana 'nereye' diye soruyor. Bu çocuk bir gün elimde kalmazsa ben de mısra değilim.

"Sanane! " benim nereye gittiğim onun umrunda olamazdı, olmamalıydı! Sinirli bir şekilde bakış atıp arkamı döndüğümde hala bana baktığını hissedebiliyordum. Yeterince uzaklaştığımda nereye gideceğime karar vermem zor olmamıştı. Ushan'la kaybolduğumuzda çok güzel bir yer keşfetmiştim ayrıca karavana ordan kaybolmadan gidebiliyordum. Kimsenin orayı bilmemesi de benim için iyiydi.

***

" Ben oraya bir daha asla gitmem Hayal!" yine ormana gitmem için beni zorluyorlardı. İki hafta önce olan Ushan olayını anlatmamıştım. Bu yüzden beni ormana götürüp zorla anlattırıcaklardı.

" Çok geç canım gittin bile." beni Derin'in kollarına yollarken kendimi bir top gibi hissetmiştim. Bana bunu yapmamalıydılar. Giray'ı da Hazan'ın yanına göndermişler. Of herşeyi planlamışlar bunlar. Çaresizce ormana gittikten sonra beni sorguya çektiler.

" Ne oluyor Mısra niye anlatmıyorsun ne yaptığını?" yeni alınmış beyaz halının üstüne vişne suyu dökmüş küçük bir çocuk gibi bir suçluluk duygusu vardı üstümde. Boynumu bükmüş oturuyordum.

" Evet Mısra ya sen bize herşeyi anlatırdın ne oldu sana böyle?" gibi sorularla içimi bunaltıyorları. Bense cevap vermiyordum. Sonunda Hayal'in cırtlak bağırış sesini duymamak için kısaca anlatmaya karar verdim.

" Tamam." söylerken duraksamıştım. Büyük bir kararsızlıkla devam ettim. " Ama eğer Giray'a söylerseniz var ya sizi gebertirim!" özellikle Hayal'e bakmıştım bu cümleyi söylerken. Çünkü hanımefendinin sır tutamama gibi bir özelliği vardı.

" Hadi artık Mısra!" Derin'in sabırsızlığı ve merakı sesinden belli oluyordu. Derin bir 'of' çektim ve itirafa başladım.

"Beni öptü. " Hayal'in çığlığı ormanın her köşesinde yankılanmıştı. Derin ise hiç şaşırmamış gibi duruyordu. Ve her zamanki klasik cümlesini kurdu.

"Erkek milleti işte ne olucak bunu yapıcağını hepimiz biliyorduk. " Derin feministti ya da öyle olmaya çalışıyordu. Ama içinde biryerlerde feministliğinin tam tersi düşünceleri vardı. Hayal ile birbirimize bakıp sırıttıktan sonra ikisi de kendine gelmiş gibi bana normal kız soruları (nasıl oldu? Sen niye izin verdin? Sen de öptün mü?)soruyorlardı.

"Aman neyse ne ben sıkıldım bu konudan ve bir daha bu konuyu açmak istemiyorum anlaştık mı? " ikisinden de istediğim olumlu cevabı alınca devam ettim.

" E hadi gidelim o zaman karavana." ayağa kalktım ve yürümeye başladım. Derin'in koluma girip beni ters yöne döndürmesiyle yine yanlış yöne gittiğimi anladım. Niye bir tek ben öğrenememiştim ki karavana gitmeyi.

"Hazan biraz yürüyelim mi? " Giray sessizliği bozan ilk kişi olmuştu. Dakikalardır hepimiz deniz kenarında sus pus oturuyorduk. Ushan olayı kimseye anlatmamış olmalı ki Giray sakin duruyordu.

"İyi olur. " Hazan ve Giray yanımızdan kalkıp uzaklaştılar. Biz ise yine sus pus oturuyorduk. Boran bile susuyordu! Ki o yerinde duramayan sessizliğe dayanamayan renkli kişilik. Dikkatimi Ushan'a verdiğimde her zamanki surat ifadesiyle aya bakıyordu.

"Off siz çok sıkıcısınız ben yatıyorum iyi geceler size." sanki hiçbirşey olmamış gibi kalkıp karavana doğru ilerledim. Ve kendimi yumuşacık yatağıma bıraktım. Sanki iki hafta önce hiçbirşey olmamış gibi...

KARAVANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin