Bölüm 2

103 12 21
                                    


Arkadaşlar medyaya Ushan'ın fotoğrafını da koydum bölümün sonlarına doğru kim olduğunu anlarsınız zaten :)

Girayı aradığım sırada arkamızdan gelen çıtırtı ikimizi de çok korkutmuştu.

"Arkamızdaki her kim ise bize bir şey yapmadan kaçalım." dedi Derin. Onu onayladığımı belirten bir bakış attıktan sonra koşmak için hazırlanmıştık. Tabii ben merakıma yenik düştüm ve arkama döndüm. Karşımda giray duruyordu.

"Sen de benim gördüğümü gördün

mü yoksa ben hayal mi görüyorum?" diye sordum Derine. Derin şaşırmış gözüküyordu çünkü o da karşısında pişmiş kelle gibi sırıtan bir adet Giray görmeyi beklemiyordu.

"Giray" dedim. Sesim varla yok arası çıkmıştı. Karşımdaki Giray sandığım tatlı kişilik "Efendim Mısra" deyince, Giray olduğuna zor da olsa kesin karar vermiştim. Çünkü Giray benim adımı herkesten farklı söylerdi ve bu ses tonunu nerede olsa tanırdım. Büyük bir kararsızlıkla aniden Giray'a tokat atıverdim. Giray ne olduğunu anlamamıştı ama karşımda sürekli gülen bir abi görmek bana değişik ve korkutucu gelmişti. Giray, pek fazla gülmezdi. Bu yüzden tokat atmıştım. Ben tokat attıktan sonra tatlışımız Giray eski haline yani odun Giray'a dönüşmüştü. Yüzündeki gülümsemenin yerini somurtuk Giray almıştı.

"Hadi artık gidelim buradan ben korkmaya başladım."

Sessizliği bozan derin olmuştu. Giray, Derini onayladı ve karavana doğru yürümeye başladık. Orman gece çok korkutucu oluyordu bu yüzden bir daha asla Giraysız ormana gitmeyeceğime dair kendime söz verdim. Karavana gittiğimizde karşımızda patlamaya hazır bir Hayal vardı. Benim tanıdığım Hayal, bize ağzına geleni söylemeden asla bırakmazdı. Bu yüzden Derinle tedbirimizi almıştık. Hayal ağzını açtığı an acil lavaboya gitmemizi söyleyip lafları ağzına tıkmıştık bile. Koşar adımlarlarla karavana ilerledik. Karavana girdiğimizdeyse sevinç dansımızı yapıyorduk. O sırada telefonumun zil sesini duydum. "Selam mısra."

Telefonu açtığımda Ada'nın çirkin sesine maruz kaldım. "Efendim Ada?"

Ada, Girayın eski sevgilisiydi. Birbirlerini çok seviyorlardı. Birgün Giray ve Ada buluşmak üzere sözleşmişlerdi. O gün Giray eve çok üzgün geldi. Bana tartıştıklarını söyledi ama Giray ve Ada çoğu zaman tartışırlardı. O yüzden pek inanmamıştım. Ben Giray'ı üzmemek adına bir şey demedim, Giray da anlatmadı. O günden sonra evde Ada'nın adı duyulmamıştı.

"Tatlım Giray'ı verebilir misin lütfen" diye samimiyetsiz bir cümle kurdu. "Maalesef canım abim seninle konuşmak istemiyor."diye tersleyip telefonu yüzüne kapattım. Ada'nın beni aradığından Giray'a bahsetmedim. Tatilimizin mahvolmasına izin veremezdim. Derinle bir süre daha karavanda bekledikten sonra dışarıya çıktık. Giray, ateşi çoktan yakmıştı bile. Çadırlar da biz gelmeden önce kurulmuştu. Karavandan çıkarken bir paket marşmelov almayı da unutmadım.

"Hadi artık pişirelim şunları canım çok çekti." Hayal'in sabırsızlığı sesinden anlaşılıyordu. Benimse aklımda tek bir soru vardı. Ada ve Giray neden ayrılmışlardı? İlk başlarda çok umursamamıştım. Zaten Ada'yı da pek sevmezdim o yüzden Giray'a bir şey sorma gereği duymamıştım. Ama Ada bugün arayınca meraklanmıştım. Bu konuyu gece Girayla konuşmalıydım.

"Mısra yine düşüncelere daldın. İki saattir sana sesleniyorum." Hayal, elinde marşmelovlarla masmavi gözlerini açmış bana bakıyordu.

"Hı? Ne dedin?" Hayal küçük bir kahkaha patlattı. "Marşmelow alırmısın bayan çok düşünceli." Hayal'in bu sorusuna gözlerimi devirdim. "Evet Hayal hepsini sen yedin zaten yeme artık yeter bu kadar ben yiyeceğim artık." Hayal'in elindeki marşmelowu alırken konuşmaya başladım "Abicim seninle bir konu konuşmak istiyorum."

KARAVANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin