Medya = Belinay
İyi okumalar
*********
Acı...
Tarif edilemez bir duygu. İçimde camlar kırılıyor ve o parçacıkları her yerimi kesiyor. Gün geçtikçe hayatınım en dibine battıyorum ve beni ordan çıkarabilecek kişi yok.
Artık yok...
Daha 5 gün önce sarmıştık birbirimiz kollarımızla. Söz vermiştik , bırakmıyacaktık. Ama o bıraktı. Bırakmak istemezdi fakat hayat bu. Onun yanına gidecektim.
Mezarlığa...
Üstümde uygun birşeyler giydikten sonra merdivenden hızlıca iniyordum ki başımın dönmesiyle yere düşmem bir oldu.
Sonrası karanlık.
Melda Teyze (Belinay'ın annesi)
Faruk , Belinay'a bakmak için salondan çıktığında "Meldaa" diye bağırması bir oldu. Yoksa Belinay? Yok hayır. O yapmazdı. O da Savaş gibi bırakmaz bizi.
Savaş.. tek damadım
5 gün önce çok acı bir şekilde hayata gözlerini yumdu. Herkez perişan oldu. Özellikle Belinay..
Çok seviyorlardı birbirlerini. Daha 8 ay olmuştu onların evlenmesi. Çok erken. Kızımın böyle bir acıyı kalbi kaldırır mi bilemiyorum.
Yerimden hızlıca doğruldum ve salonun kapısına doğru koştum. Belinay yerde yatıyordu. Faruk Belinay'ı kucağına alıp arabaya doğru götürdü.
Belinay'ı arka koltuğa yerleştirdikten sonra sürücü koltuğuna oturdu ve "Acele et" diye bağırdı.
Bende gelip Belinay'ın yanına yani arka koltuğa oturdum. Başı kanıyordu.
Yaklaşık 10 dakika sonra hastaneye ulaştık. Faruk "Sedye getirin , yardım edin" diye bağırıyordu. Sedye ve yanında bir kaç doktor geldikten sonra Belinay'ı sedyeye yatırıp içeri doğru koştular bizde yanlarında.
Bir odaya aldılar Belinay'ı. Bizde odanın önünde bekliyorduk.
Doktor odadan çıkınca ayaklandık. "Kızım nasıl?" Diye sorduğumda "Kızınızın durumu iyi. Sadece beyinciği zarar görmüş. 1-2 ay içinde düzelir. Bu süreçte kendini yormamalı. Yani her an dengesi bozulabilir. O an yolda olabilir ve allah göstermesin araba çarpabilir. Tekrar geçmiş olsun" diyerek yanımızdan ayrıldı.
"Faruk , sence Atalay'a haber vermeli miyiz?" Diye sordum. Faruk ise "Bence söylemeyelim. Sonuçta 2 hafta kaldı. İtalya'daki okulunun bitmesine. Oraya gitmek için çok uğraştı. 2 hafta sonra." Diye cevap vermekle yetindi.
Ertesi sabah
"Belinay!?" Bu abim sesiydi. Merdivenlerden ayak sesleri duyunca zorlanarak yatakta oturur pozisyona geldim. Abim odaya girdiğinde beni gördüğü gibi sarıldı. Bende ona.
"Belinay.." Bu kelime her şeye değerdi. Acı , üzüntü , şefkat ... İkimizde konuşmuyorduk sadece birbirimize sarılıp hafiften ağlıyorduk.
Benim bir kaç damla gözyaşım , yağmurun sel olması gibi abimin omzuna düştü.
"Abi" biliyordum. Ondan bahsediyordu. Savaştan.
"Abi ben dayanamıyorum onsuz ne yaparım ben?" Diye sorduğumda bende ayrılarak ayağa kalktı ve "Belinay aslında bunu sana göstermemeliyim ama savaş istedi yani istemiş." Dediğinde içinde önemli olan Savaş olduğu için hemen "Göster" diye bağırdım.
Leptop ve bir CD görünce anlamıştım ne yaptığını.
Abim CD yi leptopa taktığında içimde tarif edilemez bir heyecan vardı ve bu heyecan Savaş öldüğünden beri yoktu.
CD oynamaya başladığında pür dikkat ona odaklandım. Abim "En iyisi ben çıkıyım" diyerek odadan ayrıldı.
"Belinay , bitanem seni çok seviyorum biliyorsun." Bu Savaş'tı. "Bak biliyorsun senin için kendi canımı veririm. Ah Belinay o istediğin 2 çocuk olmayacak , yani olucak ama benden olamaz. Çünkü ben ölücem. Bunu umarım görürsün. Biliyorum çok zor kavuştuk ama ayrılmamız kolay oldu. Söz konusu sendin sen.." Savaş ağlıyordu.
"Ağlama" diye bağırdım sanki duyabilecekmiş gibi.
Ama o arkadaki kimdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Little Miss Perfect
Teen FictionBir tutam sevgi , bir tutam güven , bir tutam kıskançlık , bir tutam sahiplenme , bir tutam heyecan... İşte aşk.. Duygularını ne kadar bırakmak istesede , duygular onu bırakmıyordu. *** "Minik pamdam nerde acaba?" Diye düşünürmüşcesine işaret parmağ...