Bu akşam evde tektim. Odama çekilmiş Sarah JIO'nun ' Yağmur Sonrası ' adlı romanını okuyordum. Üniversite tercihlerimizi yapalı daha 1 hafta olmuş, sonuçların açıklanmasını bekliyordum. Telefonuma mesaj gelmişti. Mesajı arkadaşım Flora göndermişti. Mesajda şunlar yazılıydı ' Üniversite tercih sonuçları açıklanmış. Greenwich of Üniversitesini kazanmışım. Ya sen hangi üniversiteyi kazandın? ' Mesajı okur okumaz aşşağıya indim. Evden hızla çıkarak posta kutusuna doğru koştum. Posta kutusunu açıp içine baktım. Posta kutusunun içinde bir sürü zarf vardı. Tüm zarfları alarak eve koştum. Eve girer girmez odama çıktım. Zarfları karıştırırken Royal College of Üniversitesinden bana gelmiş olan zarfı buldum. Zarfı görünce çok heyecanlanmıştım. Dayanamayarak zarfı açtım. İçinde yazanları merak ederek okumaya başladım. Son satırlarına geldiğimde nefesim kesildi. Neye uğradığımı şaşırdım. Bu inanılmaz bir sonuçtu. Üniversiteye kabul edilmiştim. İçimde ki bu heyecana dayanamayarak olan sesimle cırlamaya başladım. Yatağımın üstüne çıkarak çocuk gibi zıplamaya başladım. Mutluluğum tavan olmuştu. Tam bu sıralarda kapı çaldı. Eğlencemi yarıda bıralarak aşşağıya indim. Kapıyı açtığımda daha da mutlu olmuştum. Sebebi ise bir tanecik aşkım, hayatım Niall'ım gelmişti. Yüzü biraz tuhaftı. Sanki zorla gülüyormuş gibiydi ama ben buna aldırmadım. Gülerek "Hoşgeldin tatlım. Gel içeri kapıda durma." "Hoşbulduk Katherine. Dışarda oturmaya ne dersin?" "Elbette." İçime kötü bir his dolmuştu. Sanki Niall beni üzecek bir şeyi söylemekten korkuyormuş gibi. Durumu farkememiş gibi davranarak evin arka bahçesine geçtik. Oturaklara geçip oturduk. Kafamı yukarı kaldırdım. Gökyüzüne baktım. Gökyüzü kap karanlıktı. Tek bir yıldız dahi yoktu. Gökyüzünü dolduran yıldızlar yerine siyah bulutlar vardı sadece. Kafamı aşşağıya eğerek Niall'e konuşmaya başladık. Sohbetimizin sonuna doğru Niall bana "Sevgilim sana bir şey sora bilir miyim?" Ben kafamı aşşağıya ve yukarıya doğru sallayarak "Evet. Elbette." Niall'ın gökyüzü mavisi olan gözlerine merakla bakıyordum. Acaba bana ne soracaktı. Çok merak etmiştim. Niall bana baktı ve "Kapıyı açtığında yüzünde güller açıyordu. Acaba sebebini öğrene bilir miyim?" Ben gülerek "Bil bakalım bana nerden zarf gelmiş?" Niall biraz düşündükten sonra "Bulamadım. Nerden zarf gelmiş söyler misin?" "Royal College of Müzik Üniversitesinden geldi. Veee..."Ortalık bir anlığına sesizleşmişti. Taki ben bağırarak "Kabul edilmişim." Der demez Niall sevinerek bana sarıldı "Senin adına çok sevimdim bir tanem. Senin adına çok sevindim." "Eee sen hangi üniversiteyi kazandın?" Bir anda morali bozuldu "Bende kazandım." "Tatlım senin adına çok sevindim. Peki hangi üniversiteyi kazandın?" Niall'ın morali git gide bozuluyor konuşması zorlaşıyordu. Niall bana baktı "Bende senle o konuyu konuşacaktım." Ben merakla sadece sevgilimin ağzımdan çıkacakları bekliyordum. Daha fazla dayanamayarak "Hadi söylesene." Niall elimi tuttu "Ben yurt dışında okumaya gidiyorum ve seninde benimle gelmeni istiyorum. Katherine benimle yurt dışına gelir misin?" Buna çok şaşırdım. Kafamı yere eğdim. Ne diyeceğimi kestiremiyordum. En sonunda "Hayatımın geri kalanını seninle birlikte mi geçirmeliyim, yoksa sensiz bir hayatı mı seçmeliyim? Karar verimiyorum ama sensiz olmayıda göze alamıyorum. Aklım birada ailemi yanın da kalmamı söylerken, gönlüm senin yanı başında olmanı söylüyor. Sensiz olan bir hayatı seçersem eğer yarım kalmış olurum. Beni tamamlayan diğer yarımı sonsuza kadar kaybetmiş olurum. Bak Niall eğer burada kalıp benim ömrüm olursan, ben de senin ömrün olurum." Bunları söylerken Niall üzgün bir şekilde bana bakıyordu. Gözleri yaşlarla dolmuştu. Dudakları titreyerek zor zar da olsa konuşmaya başladı "Ben... Ben seni seviyorum Katherine. Gitmek zorundayım anla artık. Ben hayallerimi seçiyorum seni değil." Yalan söylüyordu. Hem de çok büyük bir yalan söylüyordu. "Yalan söylüyorsun. Yalan. Söylesene, hadi söyle durma. Beni ne kadar sevdiğini. Konuş artik susma. Seninle olmamı sağlayacak, ayakalarımı yerden kesecek o sihirli kelimeleri söyle. Tamam sus. Ama beni benden alan o güzle gülüşün konuşsun. Lütfen beni burda bırakıp gitme." Bunları söylerken sel gibi gözlerimden akan göz yaşlarımı durduramıyordum. İki elimle suratımı kapatıp hıçkırarak ağlamaya başladım. Ayağa kalktım. Eve doğru hızlı hızlı yürüyordum. Niall arkamdan "Katherine dur. Bekle lütfen." Aldırmayarak kapıyı açıp tam giriyordum ki...