_2 . BÖLÜM_

106 28 8
                                    

Şaşkınlık içerisin de ona baka kalmıştım. Bir insan bu kadar mı tatlı ve muhteşem olabilir?! Pekala cümlemi değiştiriyorum. O bir insan olamazdı değil mi? O adeta bir melek!! O kadar muhteşem ki o sıcak parıltısıyla gözlerimi kamaştırıyor, nefesimi kesiyor, kalbimin pır pır atmasını sağlıyor ve bir dakika içerisinde gönlümü fatih ediyor. Kendime gelebilmek zor olsa da kendime gelerek derin bir nefes aldım. Sorusunu cevapsız bırakmak olmazdı "Evet. Şey, yani ben gayet iyiyim." Bu kelimeleri duyan Güneşim rahatlamış bir şekilde derin nefes aldı "İyi olmana sevindim. Iım bu arada seni bura da ilk defa görüyorum. Galiba buralarda yenisin." Meraklı içi gülen gözleriyle bana bakıyordu. Hafif bir şekilde gülümseyerek "Şeyy...evet buralar da daha yeniyim. Okula kaydımı aldıralı daha 2 hafta oldu." Güneşim gülümsedi. Dur bir saniye. O bana gülümsedi mi? Tanrım ben geliyorum!! Buna inanamıyorum. Olaaamaaz!! Yuuuh artık!!! Bu imkansız ötesi bir şeyy!!! Gülüşü o kadar muhteşem ki bildiğin gibi değil. Sadece karşısında bir buz kütlesiyken suya dönüştüm. Şimdiyse su halimden dahi eser kalmadı. Adeta karşısında alevler içerisinde bir buhara dönüştüp oksijene karıştım. Ayyy inanmıyorum!! Ben şimdi onun soluduğu bir nefes yani hava, yani oksijen oldum. Hatta oksijensiz yaşayamayan bu tatlı şeyin yaşam kaynağıyım. Yuuuuppppiiiii!! O gülerken yüzünde güller, menekşeler,...ooooo say say bitmez valla. Ben bunları düşünürken tam o sırada zil çaldı. Kahrolası ders zili her şeyi mahvediyooorr. Zilin çalmasıyla birlikte bu saçma ama gerçeklik payı az da olsa olan düşüncelerden kurtuldum. Güneşim bana dönerek "Neyse seninle tanışmak güzeldi. Sonra yine görüşürüz yeni kız." Bunları mutlu bir şekilde söylüyordu. Ama orada dur bir saniye!!! Duuuur bir dakika. Yeni kız mı?! Bana 'YENI KIZ' mı dedi demincek o tatlı, tatlı küçük ama sevimli şamşeytanı!!!!??? Bu hiç hoşuma gitmedi açıkçası. Sinirlendim azcık olsa da yaniii. Aşırı sinirlenmeme rağmen bense sadece ona sert bir bakış atarak "Sizin okul da yeni transfer olan öğrencilere isimleri yerine kullandığınız lakap yeni kız mı oluyor yanii?" Tamam kabul ediyorum bunları söylerken sinirlendiğim için sesimi yükseltmiş olabilirim. Yani birazcık. Vallahi yaa. O da zaten bu tavrıma aldırmayarak bana doğru dönerek "Pekala kızma tatlı şey. Yanii..." bense bu şaşkın tavrına gülümseyerek "Adım Katherine Hurter."dedim. Sonra Güneşim de bana gülümseyerek "Pekala sonra görüşürüz Katherine."dedi. Ahhh dayanamıcam yiycem bu şekeriiii. Tamam. Tamam kendime geldim. At şu saçma sapan düşünceleri kafandan. Saçmalama Katherine. O tatlı şey sana bakmaz bile. Fazla ümitlenmeyelim. Huuuu tamam iyiyim evet. Nerede kalmıştık. Tamam buldum. Zil çaldıktan 5 dakika sonra okulun içine yani öğrencilerin dilinde söylersek hapisanneee. Fazla zamanım kalmadığından Okul Müdiresi'nin yanına çıkabilmek için duvarlarda asılmış yazılı tabelaları takip ettim. En sonun da müdirenin bulunduğu kata çıktım. Açıkçası bu benim için büyük bir başarı. Çünkü hayatım da ilk defa yanlış yerlere sapmadan gitmem gereken yere gidebildim. Diğerleri çok berbattı. Mesela bir keresinde restoran da kızlar lavobasına girmem gerekirken erkeklerle dolu lavaboya girmiş hatta onları farketmeyip içerde ellerimi yıkamıştım. Eveeett biliyorum iğğrenç bir şey. Herneyse onlar artık geçmişte kalmış birer kabuuus. İlk başta müdirenin kapısını tıkladım. Sonra içeriye girdim. Odaya girmemle birlikte hoş çicek kokularının kokusunu almam bir oldu. İnsanı sersemleştiriyorlar. Odanın düzeni harikaydı. Uyumlu renkler kullanılmıştı ve cıvıl cıvıl'dı. Kendimi adeta rengarenk çiçeklerle dolu bir botanik bahçe de gibi hisettim. Müdireye baktığım da ise hafif esmer ten renkli, kızıl saçlı, mavi gözlü, al dudaklı, samimi, mutlu birisi vardı karşımda. Açıkçası sert birisini bekliyordum. Müdire bana hafif bir gülümsemesinden sonra çiçek desenli, zarif ve içi kahve dolu fincandan küçük bir yudum aldıktan sonra fincanı masaya bıraktı. Bana samimi bir gülüş atarak "Bu okula transfer olan yeni öğrenci sen olmalısın. Değil mi?" Ben de hafif bir gülümsemeyle "Evet, bu okula transfer olan yeni öğrenci benim." Şaşkın bakışlarıya bakışlarıyla bakan müdire "Ahhh, çok pardon lütfen oturunuz." Demesi üzerine yumuşak ve hoş renkli olan koltuğa oturdum. Müdire sakin bir şekilde bana döndü ve "Eğer sakıncası yoksa isminizi öğrene bilir miyim genç bayan?" "Benim adım Katherine. Katherine Hurter." Müdire bana samimi bir şekilde elini uzatarak "Tanıştığımıza memnun oldum Bayan Katherine. Bu arada benim adım da Erika Colter." Müdire Colter elini bana uzatmış, gözlerimin içine merakla bakıyordu. Bende eli fazla hava kalmasın diye hafif bir gülümsemeyle elimi uzatarak karşılık verdim. Tanışma ve el sıkışma fastını bitirmiştik. Müdire ayağa kalkarak tam dibim de dikili durdu. Oturduğum yerden şaşkın bakışlarımla kafamı havaya kaldırdım. İçimden eyvah acaba ne oldu?! Gelir gelmez bir hata mı yaptım da ben mi farketmedim acaba!!! Hıh aaayyy acaba öyle mi olmuştur. Yok aanaam ne yapmış ola bilirim ki. Hem de ben. Hııııh ben öyle şeyler yapmam canım. Yook aslaa. Haaaayy acaba yaptım mı?? Ay bu kadında durmuş tepemde bana bakıyir bir şey de demiyor ki. Ama olmaz ki böyle. Birbirimize bakış ata ata nereye varacaz acaba. Ben bunları düşünüp cebelleşirken sonun da Müdire Colter konuşmaya başladı "Bayan Hurter" der demez ben teleştan ne dicemi açıkçası bilemedim "Eeveeet. Buyrun benim." Müdire bana hafif bir gülümseme atarak "Size yeni sınıfınızı göstereceğim. Lütfen beni takip ediniz." "Evet. Elbette."der demez ayağa fırladım. Müdirenin odasından çıkıp bir üst kata çıktık. Kolidorun sonun da bulunan 11/A sınıfının önünde durduk. Müdire kapıyı tık tıklayıp içeriye girdi. Ben de arkasından yavaşça sınıfın içine girmeye başladım.
Yavaş ve heyecanlı adımlarla sınıfa girdim. Müdirenin yanına yaklaşıp yanında durdum. Sınıfa göz gezdirdim. Kim var yok diye merak ettim. Belki tanıdığım vardır diye sınıfta bulunan kişilere gız gezdirmeye başladım. Tam cam kenarının kenarında baştan 3. Sırada Flora vardı. Onu görünce gülümseyerek el salladım gizliden gizliye. Müdire sınıfa konuşma yapıyordu. Konuşmasını bitirir bitirmez sınıfta bulunan hocaya gülümsedi ve iyi dersler diyerek sınıftan ayrıldı. Sınıfta bulunan hoca bana dönerek "Sınıfımıza hoşgeldin. Benim adım Cris ve yeni tarih öğretmeninim. Bu arada bize kendini tanıtır mısın?" Herkes gözlerimin içine bakıyordu "Merhaba. Benim adım Katherine Hurter. Umarım iyi anlaşırız." Konuşmamın sonuna hafif bir gülücük koyarak bitirmenle sınıftaki erkekler ıslık çalmaya, adımı haykırarak söylemeye başlamışlardı. Bu biraz sinir bozu ola bilir ama yine de bu çocuklar güzelden anlıyorlar. Eehh tabi güzelim sonuçta böyle davranmaları çok normal. Ama bunun yanında tam karşımda cakma bir sarışının düşmanca bakışlarıyla karşı karşıya gelmiştim. Ben de aynı sert bakışlarla ona bakmaya başladım. Mr. Cris "Çocuklar lütfen artık sessiz olun!!!"bunu sesini az da olsa yükselterek söylemiştim. Ya da bağıtmıştı. Siz nasıl isterseniz öyle anlayın. Mr. Cris bana bakarak "Bayan Hurter lütfen bir yer seçip oturunuz." Sınıfa dönüp baktığım da gözüme bir şey takılmıştı. Aman tanrüm bbb bu yoksa o mu? Şaşkınlıkla ona bakıyordum. O da beni hatırlayıp el sallamıştı. Ben de hafif bir gülümsemeyle ona el salladım. Ama malesef onun yanı doluydu. Boş sıra ararken Flora'nın yanının boş olduğunu farkettim ve sıraya doğru ilerledim. Tam çaprazımda da çakma sarışin vardı. Oooh ne güzel al sana bir rakip daha. Neyse eminim beni fazla zorlamaz yoksa ben de zorlarsam ortalık fena halde kızışacak. Yerime oturup yerleştim. Florayla oturmama çok sevinmiştim. Ama tam çaprazıma bakınca aynı şeyi söyleyemiyordum.

Merhaba arkadaşlar. Sizleri fazla beklettiğim için üzgünüm. Malum sınav haftası derken yeni bölüm fazlasıyla gecikti. Umarım bu bölümü beğenir ve keyifle okursunuz. Yazım hatalarım varsa şimdiden özür dilerim. Oy vermeyi ve yorum atmayı unutmayın. Hepinize iyi tatiller dilerim.

MY SUNSHİNEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin