Bölüm-1
Beste, hazırlandıktan sonra odasından çıkıp mutfağa ilerledi.
Kahvaltı hazırlayan annesi, Beste mutfağa girdiğinde gözlerini devirdi ve konuştu.
"Maymunlara benzemişsin, benim salak kızım."
Beste kısa bir kahkaha attıktan sonra suratındaki maymun maskesini çıkarıp masanın üzerine bıraktı. Sandalyeye yerleşirken cevap verdi.
"Ah, bunu duymayı çok seviyorum."
Annesi, tabağı yavaşça Beste'nin önüne bıraktı.
"Ama ben çok sıkıldım söylemekten! Yahu ne bu maymun aşkı? Nerden gördün, kimden gördün bilmiyorum ama abartıyorsun."
"Abartmıyorum anne."
Beste, ağzı doluyken konuştuğu için, annesi kaşlarını çatarak ona yaklaştı.
"Bak muz vermem sana. Bu masayı da yalatırım, güzel kızım. Ağzındakini bitir öyle cevap ver bana!"
Annesi bu kadar titiz olmasına rağmen, kendisi pis bir kızdı. Toplamaktan ve temizlemekten nefret ederdi.
Annesi mutfaktan çıkarken arkasıdan bağırdı Beste.
"Bir psikoloğa götürelim seni! Yakında beni temizlik bezinle boğmanı istemiyorum!"
Biraz bekledi ve devam etti.
"Iyy. Ya da evi sildiğin kovadaki pis suyu içirerek zehirlemeni istemiyorum."
Yüzünü ekşitti ve elindeki çay bardağını, içmeden yerine bıraktıktan sonra sessizce mırıldandı.
"Kendi kendine midesini bulandıran bir kızım ben. Üzmeyin beni."
Tekrar kapıya döndü ve bağırdı.
"Anneeee... Muzum nerede?!"
***
Beste, durakta otobüs beklerken eline aldığı çantayı sallıyordu.
Annesi yüzünden otobüsü kaçırmıştı ve şimdi, tam yarım saattir, başka bir otobüs bekliyordu.
Kafasını, durağın isminin yazılı olduğu direkten çekti ve yanındaki yaşlı insanlara baktı.
Sorunu yaşlılarla değildi Beste'nin. Amacı genç çocuklarla otobüse binmekti. Belki de hayatının aşkı olacak, maymunlara düşkün olan çocuk ile otobüste karşılaşacaktı? Olamaz mıydı? Olurdu, ama kesinlikle bugün olmazdı. Büyük ihtimal bu saatte hep orta yaşlı insanlar olacaktı otobüste.
Annesi muzunu geç getirerek kısmetini kapatıyordu.
Kafasını iki yana salladı ve ileriden gelen otobüse baktı. Elindeki çantayı sırtına takarken otobüs durmuştu bile.
Asık suratıyla otobüse binip, kulaklıklarını taktı.
Otobüsteki çocuklara bile bakmamıştı. Morali bozulmuştu çünkü. Hem tabaktaki muzları bitirmeden evden çıkmak zorunda kalmış, hem de ilk dersi kaçırmıştı.
***
Teneffüs zili çaldığında sınıfa girdi ve sırasına oturdu.
Birkaç arkadaşı başına toplanıp neden geç kaldığını sorarken aralarından bir tanesi hemen verilen ödevi söyledi.
"Beste. Bir tane hayvanın yaşam şeklini araştıracakmışız. Performans ödevi."
Beste tam ağzını açmış, 'Git bana maymun yaz. Hala öğrenemedin mi?' diyecekti ki, arkadaşı devam etti.
"Tabii ki de gidip senin isminin yanına 'Maymun' yazacaktım. Ama Hasan almış o konuyu. Kızım sen de başka bir hayvan seç. Takmışsın o yaratıklara. Sana hayvan mı yok?"
Beste kaşlarını çattı ve sıranın üzerindeki su şişesiyle arkadaşının kafasına vurdu.
"Sensin yaratık!"
Ardından sıradan kalktı ve Hasan'ı aramak için sınıftan çıktı.
Kantine ve bahçeye baktı ama bulamadı. Zil çalınca sınıfta görecekti nasılsa. Daha fazla yorulmaya gerek yoktu.
Bahçede ilerledi ve bulduğu boş bankın üzerine oturarak, voleybol oynayan kızlara baktı.
Aslında o da severdi voleybol oynamayı. Ama seviyor olması, iyi oynadığı anlamına gelmiyordu. Birkaç kere rezil olmuştu bu yüzden, daha fazlasına gerek yoktu.
Sessizde olan telefonu cebinde titrediğinde, gözlerini voleybol oynayanlardan çekti ve telefonuna baktı. Annesi mesaj atmıştı.
"Beste, baban başımın etini yedi. Birkaç gece onda kalsan iyi olacak, tatlım. Ben çantanı hazırlarım."
Beste, annesine 'tamam' yazdıktan sonra telefonunu tekrar cebine sıkıştırdı.
Annesi ve babası iki sene önce boşanmıştı.
Beste, çok üzülmemişti buna. Hatta neredeyse sevindi bile diyebilirdik.Her gün olan tartışmaları dinlemektense böylesi daha güzeldi. İkisinde de kalabiliyordu nasıl olsa.
Tekrar bahçede takılanlara bakarken yanına bir çocuk oturdu.
Göz ucuyla çocuğa bakıp, önüne döndü. Sevgilisini bekliyordu büyük ihtimalle. Hareketleri biraz gergindi çocuğun.
Çocuk, birkaç dakika bekledikten sonra elini okul polarının minik cebine attı ve küçük kutuyu çıkardı.
Beste gözlerini büyüterek kafasını çocuğa çevirdi.
Ne yani? Şuan biri ona çıkma teklifi ediyordu ve bu çocuk ona yüzük mü alıyordu?Beste gözlerini kısıp çocuğa baktı, 'Çıkma teklifinde yüzük alan çocuk, evlenince ohoo neler alır neler...'
İçindeki evlilik meraklısı sesi hemen susturdu. Yoksa çocuğun üzerine atlayıp. 'Kaçır beni sipaydi!' diye bağırabilirdi.
Ama korkmayın siz. Beste bu evlilik meraklısı olan şeytani sesi takmazdı genellikle.
"Benimle çıkar mısın, Beste?"
Çocuk teklifini ettikten sonra beklenti dolu gözleriyle karşısındaki güzel kıza baktı.
Beste cevap verecekti ki durdu. Ah, Beste siktir et yüzüğü!
Sol bacağının üzerine attığı sağ bacağını indirdi ve bankta tamamen çocuğa döndükten sonra en önemli soruyu sordu.
"Maymunları sever misin?"
Çocuk kaşlarını çatarak Beste'ye baktı. Ardından ne cevap vereceğini bilmeden, konuşmaya çalıştı.
"Y-yani. Tatlı hayvanlar."
Bu cevaba memnun bir şekilde gülümseyen Beste, ellerini göğsünde birleştirerek konuştu.
"Peki. Sana basit bir soru soracağım. Maymunlarla ilgili. Eğer bilirsen, teklifini kabul edebilirim."
Çocuk, Beste'nin amacını anlamaya çalışırken kafasını olumlu anlamda salladı. İnşallah, maymunların yemeyi en çok sevdiği şeyi sorardı. Aksi halde, yüzüğünü de alıp gitmek zorunda kalacaktı anlaşılan.
Beste'nin sorusunu duyduğunda, kutusunu kapatmaya ve kalkmaya hazırlanmıştı bile.
"Hangi maymun cinslerinde baş parmak bulunmaz?"
Neden bu anormal kıza tutulmuştu sanki!?
****
Bölüm uzunluğu, büyük ihtimal hep böyle olacak.
Oy vermeyi unutmayalım lütfen!!
İyi bakın kendinize!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maymunları Sever Misin?
HumorMaymunlara neredeyse aşık olan bir kızın en büyük hayali ne olabilir? Bir maymunla evlenmek mi? Hayır hayır, o kadar da değil. Beste'nin hayali, kendisi gibi maymunlara aşık bir eş! ****