~Bar~

3 0 0
                                    

Hayat bir nehrin akıntısı gibidir ya o akıntının yönündesinizdir ya da tersi yönündesinizdir.
Ben...
Bense ne akıntı yönünde ilerleye biliyor ne de tersi yönde ilerleyebiliyordum. Yaptığım tek şey beklemekti. Neyi beklediğimi bilmezken beklemeye devam ediyordum.
Hayatımda ne ilerliyor ne de geriliyordum.

Hayatın bana getirisi yoktu. Mutlu bir aileye sahip değildim. Geleceğe dair planlarım yoktu. Yaşıtlarım sevgilileriyle gezerken barda beynimi uyuşturup düşünmemeye çalışıyordum. Babamı düşünmüyordum ,annemi düşünmüyordum,bir daha ki seneye gireceğim üniversite sınavını düşünmüyordum.
Özet olarak kendimi düşünmüyordum.

Partnerimin elime tutuşturduğu tekilaları fondiplerken kafamın gitgide bulanıklaşması biran olsun endişelenmeme sebep olmuştu.
Djin eller havaya temalı müziğine ayak uydurmaya çalışırken yerin ayaklarımın altında kayma hissine kapıldım.
Ciddi anlamda sarhoş olmaya başlamıştım. Dengesiz hareketlerimi sınırlandıran ,kendine göre yöneten partnerim olmasaydı ayaklarımın birbirine dolanacağına adım kadar emindim.
Havaya karışan ter parfüm ve sigara kokusu midemi harekete geçirirken kendimi kastım ve iyiymişim gibi ortama ayak uydurmaya çalışmıştım.
Aslında iyi değildim.
Acilen midemdeki tekilaları çıkarmam ve yatağıma girip uyumam gerekiyordu. Ertesi günü okul vardı bıçak kadar keskin baş ağrısıyla okula gidecektim. Fakat umrumdamıydı? Derslerde zaten pek iyi olduğum söylenemezdi ama çokta kötü olduğum söylenemezdi. Orta dereceydim ne çok iyi ne de çok kötü. Fakat bu durumum beni önemsediğini söyleyip duran ve iyi anne görüntüsü çizmeye çalışan kadın için yeterli değildi. Onun kızı mutlaka onun kadar mükemmel olmalıydı. Babamsa gece kondu bir evden dışarı adımını atmayan alkolüğün tekiydi. Onun içinse farketmezdi. O da yaşadıklarımdan bir haber kendi dünyasına kapanmış ve orada takılı kalan birisiydi. Belki ona acımalıydım ancak ben kendime acımayan biriydim.

Partnerim hızını arttıran müziğin ritminin aksine yavaş hareket ediyordu. Elleri belimde yavaşca karnımda ve göğüsümde gezinmişti. Elleri bedenimi keşfederken çalan müzik yerine kalp atışlarımı duyabiliyordum. Bedenime yayılan ateş dalgasıyla başa çıkmaya çalışırken hareketleri kışkırtıcıydı.
Karnımın üzerinden belimi uzun kaslı kollarıyla sarıp beni kendine çektiğinde sırtımı kaslı gövdesine yaslamıştı. Kaskatı kesilirken kavurucu sıcak nefesiyle kulağıma 'rahatla' dediğinde iki yana sallanıyor gibiydik. Resmen bütün uzuvlarımı kaslı kollarıyla abluka altına almıştı çünkü gücünden dolayı hareket edemiyordum. Kapana kısılmışım gibi büzülmüştüm.
Rahatlama demesindeki ses tonu bedenime elektrik akımı göndermişti. Bir yanım bu gecenin benim açımdan olaylı geçiceğini söylüyordu. Bedenim kasılırken kollarının arasından çıkmaya çalıştım. Ama nafile bedenimi ele geçirmişti. Kollarının arasından çıkmak istediğimi anlamış olacak ki kolumun altından döndürüp belimden tutarak aramızda mesafe kalacak şekilde dans etmeye devam ettik. Derin nefes alarak bedenimin rahatlamasına izin verdim.

Bir süre sonra ellerimden tutup barın kuytu köşesine sürüklemesine ses çıkarmamıştım.
Belimi barın içindeki sıcağın zıttı olan soğuk duvara yaslarken dudaklarını dudaklarıma bastırmıştı. Dudakları dudaklarımdan ayrılıp çenemi ve boynumu sertce öperken kendimi öpücüklerin etkisine bırakmıştım. Alkolün beynimdeki etkisi yapmam gerekenleri düşünmeme izin vermiyordu. Kollarım omzuna yapışıp geriye ittirdiğimde yerinden kıpırdamamıştı. Onu izleyen dakikalarda bir el benden ayrılmasını sağlarken derin bir nefes aldım ve barın ortasına giderek yaka paça sürüklenen çocuğa olanları izlemeye çalıştım. Berk. Berk çocukluktan gelen ve yaşadıklarımı bilen, kendini beni korumaya programlamış arkadaşımdı. Kardeş gibiydik onunla. En telaşlı, üzgün, mutlu anımda o yanımdaydı. Bu akşamda buradaydı. Ah!
Ne yapacağımı bilemez halde Berki izliyordum. Ardı ardına attığı yumruklardan dolayı adını dahi bilmediğim çocuğun yüzü kanlar içerisindeydi. Yumrukları kesilmezken yüzündeki nefretten korkmuştum. Yüzünde oluşan koca bir nefret vardı. Gözleri çocuğu parçalara ayıracakmışcasına nefretle ,kinle parlıyordu.
Kalabalığı yararak Berkin yanına vardığımda yanında mavi gözlü bir çocuk daha vardı. Çocuk kanlara bulanmış olanı yanımızdan uzaklaştırırken gözlerimin içine bakmış ve gözlerini hemen kaçırmıştı.
Berkin dirseğinden tutup "Olay çıkarmana gerek yoktu,Berk"dediğimde neye uğradığına şaşırmışcasına irileşen gözlerle bakmıştı.

Olay çıkarıp başına dert açmak istemiyordum.

Dişlerini birbirine bastırarak "O orospu çocuğu onu gebertmediğime dua etsin "dediğinde ağzımı açamamıştım. Baya sinirli görünüyordu ve bana patlamasını istemiyordum.
"Tanışıyor muydunuz?"dediğinde "Hayır ,tanışmıyoruz aslında tanışmayı geç adını dahi bilmiyorum"sessizce nefes alıp yüzüne bakmıştım. Kolumdan sertce tutup beni sarstığında beni kendime getirmeye çabalıyordu. "Tanımadığın insanlara en savunmasız halinde kendini kullandırıyor musun ?"dediğinde hızla kolumu çekip ovuşturdum.
"Ne yapıyorsun ya canımı acıtıyorsun!"bağırmıştım. " O da canını acıtıyordu ona niye bağırmadın!"tısladığında bizi izleyenleri kısık gözlerle taradı.
"Seni ilgilendirmez,Berk"dediğimde
"Ne ilgilendirmezi ? Beni mi, öyle bir ilgilendirirki ! " beni izlediğinde başını iki yana olumsuz anlamda salladı.

"Sanane ya işine baksana sen, annemin bile umrunda değilken uğraşma benle!"sabrının son kırıntıları bu sözlerimle gözlerinden silinmişti."Senin için albümün son şarkı kayıtında stüdyodan çıktım ve bara geldim bana aptal aptal konuşma şu haline bak..."dediğinde yutkundu. "İçki bidonuna düşmüş gibisin"devam ettiğinde acı dolu gözlerle ağır ağır yanıma yaklaşıp yüzüme düşen saç telimi arkaya attı.
Ah! Kahretsin ki bana acımasını istemiyordum.
Kolumdan nazikce tutup bardan çıkmaya çalışıyorduk. Tekilaların ve müziğin etkisiyle ayaklarım birbirine dolanıyor, yürüyemiyordum.
Berkin hızını azalttığımdan arkasına dönüp ne halde olduğumu süzmüştü. Eteğimin kısalığına küfrederken aşağı çekiştirip kucağına almıştı.
Burnuma deniz kokusu dolarken iç geçirmiştim o yakınımdayken tehlike uzaktaydı ve içim huzurla doluyordu. Onun yanında böyle hissetmem doğru muydu bilmiyordum fakat o benim koruyucumdu. Lakosunun yakalarıyla oynarken "Yağmur, uslu dur"demişti. Daha çok sinirlendirmemek için uskuca kucağında kıpırdamadan durmuştum.
Barın kapısından dışarı çıkarken soğuk hava yüzüme çarpmıştı. Kucağından indirip bir metre kadar yürümüştük. Nefesini dışarı vererek "Bir daha şu barlardan toplamıyacağım seni"dediğinde koca bir kazık kalbime saplanmıştı.

"Barlardan beni toplamını isteyen yok,sana beni koruman gerektiğini söyleyen de yok" dediğimde içtiğim tekilalar gırtlağıma gerisingeri çıkmıştı. İçtiğimdeki yakıcı etkisi çıktığında da etkili olmuştu. Ağzımı elimle kapatıp ona sırtımı dönerek iki üç adım ilerleyip ağacın altına diz üstü çökmüştüm. Dizimi kaldırım taşı acıtırken midemdeki tekilaları ağacın dibine çıkarmıştım.
Sırtıma elini koyan Berkin varlığını unutmaya çalışarak midemde kalanları boğazım acıyana kadar öğürüp kusmuştum. Yanımdan hemen su şişesini uzatarak elime tutuşturduğunda "Ağzını çalkala"yorgun ses tonuyla demişti.
Ağzımı çalkalayıp tükürdüğümde titreyen ellerimle ona tutunarak yardımıyla ayağa kalkmıştım.
Siyah Porsheye doğru ilerlerken "Bar konusunu şimdi tartışmayacağız ama konu kapandı sanma"deyip susmuştu.
Arabanın otomatik kilidini kumandayla açıp kapımı açtığında hastalanmış gibi hissediyordum. O da kendi yerine yerleşirken kısa bakış atarak motoru çalıştırıp gaza bastı. Araba asfalta hızla ilerlerken duyulan tek ses Sia'nın Chandieler adlı şarkısıydı. Eve vardığımızda Berk el frenini sertce çekip bana dönmüştü."Uyu,iyice dinlenmiş olursun sabaha. Uyandığındada başındaki ağrı için bir kahve içersin olmadı ağrı kesici alırsın. Tamam?"dediğinde "Tamam ,teşekkür ederim" nefesini dışarı vererek "Teşekkür edecek bir durum yok"dediğinde "İyi geceler"dileyerek arabanın kapısını açtım ve buz gibi havaya kendimi bıraktım. Gece yarısını geçtiğinden hava soğuktu. Soğuk insanı uyandırıyordu. Uyuşuk beynim soğuk havanın etkisine açılmıştı."Sana da"dediğinde gülümseyerek kapıyı kapatmıştım.
Evin anahtarını çanta kullanmadığım için paspasın altına saklamıştım. Eğilip anahtarı aldığımda kapıyı açmıştım. Odama çıkarken evin tüm ışıklarını açık bıraktığıma sevinmiştim. Evde hiç ses yoktu. Gürültü yapıp dikkatleri üzerime toplamadan merdivenlerden dikkatlice yukarı tırmanmıştım.
Odama çıkıp hızlıca şortumu ve askılımı üzerime geçirdiğimde pikenin altına girip Berkin deniz kokusunu düşünerek sakinleşmeye çalıştım. Zaten birsüre sonra kendimi uykuya dalmıştım.

Merhabalar ilk taslağım yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. Birinci bölümü biraz olsun düzenledim. Umarım beğenirsinizz. :-*

GRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin