Mavi Gözler 4

7 3 2
                                    

Hastaneye giriş yapmıştık
Merte acilde pansuman yapılırken ben koridorda hastaların acı dolu feryatlarıyla sarsılıyordum.

Hastaların çoğu çocuklardan oluşmaktaydı. Bisikletten düşerek iki kolunu kırmış ve yüzü yarabere içinde kalmış on yaşlarındaki bir kız çocuğunun ağlayışı her türlü acı dolu inlemeleri ve iç çekişlerin üzerindeydi. İki yaşlarında bebeğin yere düşerek kafasını yarmış halini izlerken annesiyle babasının tartışmaları canımı sıkıyordu. Bu tartışmaya son verip bebekleriyle ilgilenecekleri yerde sinirle birbirlerine 'Bir çocuğa sahip çıkamıyorsun' gibi laflar ederek sinirlerini körüklemekten başka hiçbir şey yapmıyorlardı. İki elimi yüzüme kapayarak çevredeki insanların acılarını görmemeyi denedim. Onların acılarını dinleyerek aynı acıyı tadıyordum. Gözlerimi kapasamda hıçkırıklara boğularak ağlayan çocukların sesleri kulaklarımı dolduruyordu.

Bir yandan bunlara şahit oluyordum diğer yandansa Mert için endişelerim büyüyor , beynimi işgal ediyordu. Kafasını sertce yere vurmuştu,beyin kanaması olabilirdi. Ya da kolunun üzerine düşmüştü. Kolunda kırıkta olabilirdi gerçi kırık o kadar önemli değildi beyin kanaması ihtimali önemli olandı.

Bundan nefret etmeye başlamıştım. Zaman bir türlü ilerlemiyordu ve çocukların durumunu gördükce kendimi berbat hissediyordum. Ki benim hissettiğim eminim ebeveynlerinin yanında sıfır kalırdı. Babaların yüzleri soğukkanlı gözükse de anneleri endişe içinde görünüyordu. Ellerimi yüzüme kapadığımda sıcak nefesim yüzümü yaktı. Yüzümü soğuk suyla yıkamama ve buradan biraz uzaklaşmaya ihtiyacım vardı. Ortamın sıkıcığı beni delirtiyordu. Oldum olası hastanelerden nefret ederdim. Beyaz renk duvarlar üzerime üzerime geliyordu. Çocukların ağlayışları listeye eklenince içinden çıkılmaz hal alıyordu.

Uzun koridorda ilerleyip sağa döndüğümde kadınlara ait tuvalete girmiştim. Lavabonun önüne geçerek su lekeli aynadan kendime bakmıştım. Berbat görünüyordum. Yağmurdan dolayı ıslanmış saçlarımın yağlı ve yapış yapış görünümü hissetiklerime bir kürek toprak daha atmıştı. Gözlerim ise duygu karmaşası içindeydi üzüntü,endişe ,acı ,bıkkınlık saatlerce ağlamış gibiydim. Aslında gözümden bir damla yaş bile akmamıştı ve neden böyle olduğuyla ilgili hiçbir fikrim yoktu. Saçlarımı parmaklarımla geriye doğru tarayarak yüzümü ortaya çıkarmıştım. Sensörlü musluğa elimi uzatıp avucumu soğuk su ile doldurduğumda yüzüme suyu çarptım. Suyun serinletici etkisi ezik ruh halimi biraz olsun dağıtmıştı ve kendime gelebilmeme yardımcı olmuştu.
Suyu yüzüme çarptıkca dolmuş beynim rahatladı. Nefesimi dışarı vererek aynadan birkez daha kendime baktım ve tuvalletten çıkmıştım.

Hemşirelerin üzerindeki lacivert önlüklere lanetliymiş gibi bakarken uzun koridordan ilerleyip Merti beklediğim salona geçmiştim. Bekleme salonuna girdiğimde eski hastaların yerini yenilerinin aldığını görmek pek şaşırtmamıştı. o
Oturduğum koltuğun dolduğunu gördüğümde ayakta beklemeye başlamıştım. Sırtımı duvara dayadığımda okul çantam aklıma gelmişti. Sırtımı duvardan çekip gözlerimle çevreyi taramıştım.Çantam oturduğum koltuğun kenarına sabitlendiğini gördüğümde yerden çantayı alıp omzuma geçirmiştim.
Mert yüzündeki bir kaç sıyrık ve kolundaki bandajla bekleme salonuna girdiğinde koyu mavi gözleri beni aradı. Beni bulduğunda hafif sırıtışla bana doğru geldi. Hareketlenerek yanına gittiğimde ortada buluştuk . Sağlam kolunun üzerine koyduğu siyah deri ceketiyle birlikte bekleme salonundan geçerek hastanenin otomatik çıkış kapısının önünde kolunu durdurmak için tutmuştum. Duraksadı ve acıyla "Ah!"dediğinde yüzünü buruşturmuştu. "Ceketini giyin hava soğuk" diyerek sağlam kolunda asılı duran ceketi aldım ve omuzlarına bırakmıştım. Bandajsız kolunu kolayca geçirdiğinde ceketin diğer kolunu dikkatle giyinmesini sağlamıştım.
"Teşekkür ederim"dediğinde kafamı salladım. Hala onun yanında olmamın nedenini kendime açıklayabilmiş değildim. Hastaneye geldiğinde gitmem gerekirdi. Ama ben onu beklemiş ve onun için endişelenmiştim. Hem de nefret ettiğim yere katlanarak kendimden taviz vermiştim. Bana yardımından sonra yapmam gerekirdi diyerek sorularıma cılız bir açıklama yaptım.Kapı açılınca dışarı beraber adım atmıştık. Soğuk hava yüzümü yalarken kendime geldiğimi hissettim. Neden onun için bu kadar endişelendiğimi sorgulamaya başladım.Bir hırsız için? Ah! Hırsız.
Mert gözlerimin önünde kitapçıdan kitap çalmıştı. Bir tarafım eh,hiç yoktan para veya cüzdan değil dediğinde kendimi o bir hırsız Yağmur diyerek azarladım. Para olmasada yaptığı hırsızlıktı.

GRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin