Bölüm 4: "Güneş."

165 21 15
                                    

Bölüm Parçaları:

G.R.L. -Ugly Heart

The Neighbourhood-I Can't Even

~

Başka birini iyi bir şekilde hayal edebilirsin..ama asla tamamen kusursuz olmaz,anlıyor musun? -Kağıttan Kentler

~~

Dissosiyatif Bozukluk (Çoklu Kişilik Bozukluğu): kişide kimlik, , algı ve ile ilgili duyumlar gibi normalde bir bütün halinde çalışan işlevlerin bütünlüğünün bozulmasıdır. Dissosiyasyon çoğunlukla travmaya karşı bir savunma düzeneği olarak ortaya çıkar. Hastalık bu şekilde travmadan kaçmayı sağlarken aynı zamanda travmanın kişinin yaşamı üzerindeki etkisini de geciktirir.Bu hastalık genellikle küçüklükten kalma bir travmaya kişinin dayanamaması sonucu beynin yeni kişilik ya da kişilikler çıkarmasıdır.

Alyanın durumu tabii ki bu değil. Ama hikayede geçtiği için merak edenler olabilir ve benim gibi psikiyatri merakı olanlar olabilir diye küçük bir açıklama.

~

Tepeden topuz yaptığım saçlarımı çözüp tekrar topuz yaptım.CD çaların içindeki CD yi çıkarıp Slipknot CD sini yerleştirdim. Biraz sonra drum solonun sesi evin duvarlarını aşacak kadar yüksek sesle kulaklarımı dolduracak ve ardından çıplak ayakların parkede bıraktığı o tuhaf sesler solistin sesine karışacaktı. Sesi sonuna kadar açıp oynatma tuşuna bastım. Tahmin ettiğim gibi oldu. Tam 49 saniye sonra pijamalarının paçaları dizine kadar çıkmış Beril ve yaptığı topuz yüzünden saçları bülbül yuvasına dönen Hazal öfkeli gözlerle beni süzdü sonra ikisi de farkı anlayıp dehşetle şarkıyı durdurdu.

"Emin değilim diyeceğim ama Alya sabahın köründe-" Beril eliyle Hazal ağzını kapatıp lafına devam etti. "Yani kargalar bokunu yemeden bizi Slipknot şarkısıyla uyandırmaz. O yüzden karmaşık duygular içerisinde soruyorum. Burada ne haltlar dönüyor? Ve siz ne bok yemeye Alyayla yer değiştirdiniz? Ayrıca bunu söylemezsem işkence çekeceğimi biliyorum. Hoş geldin Güneş."

İsmimi duymanın verdiği hazla gülümsedim.Buraları özlemiştim. Birkaç gün gelip Ortalığı karıştırmaya bayılıyordum. Ayrıca Alya ve kendim için alacak bir intikam vardı. Biz korkak falan değildik. Ben Güneştim. Alya gibi uslu bir kız falan değildim. Ve bundan memnunduk. Buraya cesur kızın kim olduğunu göstermeye gelmiştim. Ve kimseye de bunu söyleme gibi bir niyetim yoktu.

"Ben kahvaltımı yaptım. Şoför en geç 20 dakika içinde burada olur. Yani tuhaf tuhaf bakacağınıza hazırlanın." Aralarından geçip kalçamla kalçalarına vurdum.

~~

Metal müziği seviyordum. Piyanoları da. Ama nedense sert kız olmam gereken durumlarda hep metal dinlerdim. İçimdeki canavarı beslemeyi seviyordum. Arabanın kapası açılınca geldiğimizi anladım. Güneşli sonbahar günlerinin havalı durmayı istediğim zamanlara gelmesine bayılıyordum be. Güneş gözlüklerimi takıp havalı olduğunu düşündüğüm şekilde arabadan indim. Alya asla dedesinden böyle bir şey istemezdi ama ben yaşlı ve aksi adama kim olduğumu ve şoför istediğimi belirten bir mesaj atarak havalı girişin ilk malzemesini almıştım, bir araba.

"Güneş yalvarırım şu Doğuyu öpme sonra Alya uğraşıyor." Ah! Doğuyu nasıl unuturdum. Kapının girişinde dikilen ve bana sırıtarak bakan Doğuya ilerledim.

"Günaydın,Yıldız Avcısı." Gözlüklerimi çıkarıp tişörtüme taktım ve ellerimi deri ceketimin ceplerine sokup tek kaşımı kaldırdım. Doğunun sırıtışı büyürken yanağına bir öpücük kondurdum. Ortalığı karıştırmaya bayılıyordum be!

Yıldız AvcısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin