1| Sadece Normal Bir Gün

189 16 3
                                    

Çevirmen : Vickhwon
Editör : Moon

Parlayan bej perdelerimden gelen parlak ışıkla uyandım. Yorgunlukla doğruldum ve yatağımdan kalktım. Önceki gün 3 saat uyumuştum. Yemin ederim uykusuzluk beni öldürecek. Ama bu verimli şeyler yapmama engel olamaz. Banyoya gidip yüzümü yıkadım, sonra rahat kıyafetler seçtim. Ayakkabımı giyince evden çıktım ve kapıyı kilitledim. Dışarıya çıkınca yüzüme soğuk bir rüzgar esti. Ugh kış. Hayvanlar için uyku zamanı ama benim için değil. Hayatımı iyi şeyler yapmaya adadım. Sonra kötü bir şey... Bilmiyorum. Yanımdan yürüyerek bir bayan geçti, ya da topallayarak demeliyim. Hemen yürümesine yardım ettim.

"Hanımefendi iyi misiniz?"

"Evet... Ben iyiyim. Endişelenmene gerek yok." Emin miydi?

"Ama iyi görünmüyorsunuz..."

"Ben iyiyim! Sadece beni yalnız bırak!" Orta yaşlı kadının gazabından korunmak için hızla uzaklaştım. Bu bayan hiç yardım istemiyordu. Sonra işe gitmek için oradan ayrıldım. Çalıştığım kafeye yöneldim ve pozisyonuma geçtim. Sonra çok çekici bir çocuk kafeye girdi. Onu daha önce hiç görmemiştim.

"Um. Bir americano alabilir miyim?"

"Tabii. Hepsi bu kadar mı?"

"Evet."

"Tamam lütfen bir koltuğa geçin ve siparişinizi bekleyin." Bana bakıyormuş gibi hissetmeme engel olamadım. Masaya oturduğunda bile. Americanoyu aldım ve masasına götürdüm. "Siparişiniz, efendim."

"Bana efendim demene gerek yok. Çok resmi. Jongdae diyebilirsin."

"Tamam, Jongdae." Jongdae'ye yakından bir göz attım ve yüz hatlarına dikkat ettim. Keskin elmacık kemikleri ve kedi gibi dudakları. Kahverengi kıvırcık saçları...

"Evet Minseok."

"Adımı nasıl biliyorsun?!"

"Önlüğünde yazıyor..." Önlüğüme baktığımda 'Merhaba! Benim adım Minseok.' yazılı stickerı unuttuğumu farkettim. Yanaklarımın yanmaya başladığını hissettim.

"O-oh..."

"HA! Komiksin. Kötü anlamda değil." Bana bir gülümseme gönderdi. Bunu daha önce nerede görmüştüm?

"Hm...Peki. İşime geri dönmeliyim." Yürüdüm ve kasaya geri döndüm. Kafeden ayrılmadan önce Jongdae'nin son bir defa daha bana baktığını gördüm. Gidip masasını temizledim ve ücreti aldım. Ama bir kağıt parçası gördüm.

"Minseok, bu benim numaram ;) 668-732-5434"

Ben ise sadece tebessüm ederek kağıdı cebime attım. Belki onu sonra arardım? Benim vardiyam bitti ve dışarı çıktım. Hava kararmıştı. Karanlık ve boş sokakta yürürken bir çığlık duydum. Korkarak sesin kaynağını takip ettim. Sokağın sonunda, bir kişinin bıçaklanarak öldürüldüğüne tanık oldum. Çığlık atmamı engelleyemedim.

"AMANTAANNRIM!" Katil bana baktı, ama karanlık ışık nedeniyle yüzünü göremedim. Bana doğru koşmaya başladığını gördüm ve tüm gücümle koştum. "Dostum! İyi misin?!" Kan öksürüyordu, sanırım yaşıyordu. Telefonumu çıkardım ve 911'i aradım. 5 dakika sonra ambulans geldi ve adam hala nefes alıyordu (Şükürler olsun). Biz (ya da ben) ambulansa bindim, hastaneye gittik.

"Sizce yaşayacak mı?"

"Muhtemelen."

"Oh, tamam..." Lanet olsun bu garip...

Hastaneye gittik ve acil bakıma aldılar. Dışarıda beklerken tanıdık birisini gördüm.

"Hey! Burada ne yapıyorsun?"

What's Good Without A Little Bad?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin