"Daha hızlı! Hadi baba hadi daha yükseğe"
"Bu kadar yeter lidya hadi in artık."
Yine her yaz olduğu gibi yazlığımızın bahçesindeki salıncakta sallanmaya çalışıyorum. Yarın doğum günüm 8 yaşına gireceğim. Çok mutluyum...
"Yemek hazıırr!"
Annemin sesini duymamla salıncaktan hızla atladım ve bir anda yere çakıldım.
"Ah! Lidya iyi misin kızım "
"Çok acıyor baba!"
Babam beni kucağına alıp sandalyeye oturttu ve dizime pansuman yapmak icin annemden bir kaç bir şey istedi.
Annem geri geldiğinde elinde birkaç ilaç ,krem, yara bandı ve pamuk vardı.
Babam doktor olduğu için hastaneye gitmeye gerek yoktu.
Îlacın kapağını açıp biraz pamuğa döktü ve dizimi temizlemeye başladı.
"Ah! "
"Merak etme kızım süpersonik doktor baban seni iyileştirecek"
Babamın söyledikleriyle hep birlikte gülmeye başladık. Sonra biraz krem sürüp yara bandını yapıştırdı.
"Baba eğer bir daha canım acırsa yine böyle yap olur mu? Sen çok iyi bir doktorsun. Seni çok seviyorum."
Dedim ve babama sarıldım.
"Bir daha asla canının acımasına izin vermiyeceğim. Ben de seni seviyorum kızım"
...
Gözlerimi açtığımda babamı bulamayınca yine hayal kırıklığına uğradım.
"Canım çok yandı baba!"
...
Su içmek için mutfağa gidecekken sude geldi aklıma ve sessizce onun odasına yöneldim kapıyı açtığımda sude yoktu. Sanırım berkte kalmış.
Tekrar mutfağa dönecekken bir ses duydum.Elime bir vazo alıp salona gitmeye başladım tam o sırada bir ses daha duydum. Sanki bir şey kırılmış gibi bir ses. Ne kadar sert çıkarmaya çalışsam da titreyen sesimle "kim var orda!" Diye bağırdım ve ışığı açmamla çığlığı bastım.
Sude ve Berk de aynı anda çığlık atmaya başladı. En sonunda hepimiz sustuk ve yerdeki kırık bardağa sonra da Sude'ye baktim.
"Şey su içecektim de bardak düştü. Bu arada eve geldiğimizde yoktun"
Hesap sorar gibi söyleyince iyice sinirlendim."Dolaştım biraz. Hem siz ne yapıyorsunuz burada" imâlı bir şekilde sorduğumda Sude kızarınca Berk de anlamış olacak ki sırıtmaya başladı.
"Hiçbir şey. Yani sadece uyuyakalmışız partiden sonra berk beni eve bıraktı. Seni göremeyince Yalnız kalmamak için onu davet ettim yani ..."
"Tamam sude anladım. Her neyse ben uyuyacağım sessiz olun da gerisi beni ilgilendirmez. "
Dedim ve su içip odama girdim.
...
Sabah uyandığımda Sudeyle berk sarılmış uyuyorlardı ses çıkarmamaya özen göstererek evden çıktım ve sahilde biraz yürüdükten sonra uzun zamandır uğramadığım kütüpaneye girdim.
Yeni kitapları incelemeye başladım. Baya dır kitap okumuyorum kokusunu bile özlemişim.
Tek tek inceledikten sonra beğendiğim bir kitabı aldım ve kütüpaneden çıkıp yürümeye başladım..
Sahile gelince bir banka oturup kitabımı okumaya başladım...
Yanıma biri oturunca kafamı çevirdim..
Ve işte yine o gözlerle karşılaştım..
Tam kalkacakken:
"Korkma sana zarar vermem. Sadece.. benden neden kaçıyorsun?"
Diye sorunca ne diyeceğimi bilemediğim için
"Kaçmıyorum." Dedim ve gözlerimi kaçırdım.
Biraz sessizce oturduk. Sessizliği bozan o oldu. "Peki o gece neden ağlıyordun? Yani anladığım kadarıyla denizi sevmiyorsun ya da denizden korkuyorsun?"
Cevap vermiyeceğimi anlayınca tekrar sordu" Neden susuyorsun denizi sevmiyor musun? "
"Hayır sevmiyorum!"
Dedim ve hızla yerimden kalktım. Tam gidecekken arkamdan seslendi
"Bu arada her deniz aynı değildir bunu unutma!"
(Ne saçmalıyor bu adam)
•••