• Borç

61 2 0
                                    

Media : Chris

Adam arabada gömleğini ilikleyip kıravatını bağladı. Şimdi gerçekten saygıdeğer biri gibi gözüküyordu.Bir süre yol aldıktan sonra Martin :

- Şuradan sağa döndüğümüzde bir hastane olması gerek, az kaldı Bay...

- Donalds, Christopher Donalds' diye tamamladı genç adamın cümlesini

- Size kısaca Chris diyebilir miyim?

Adam okyanus mavisi gözleriyle hayatını kurtaran gence sertçe baktı :

- Christopher...Burdan sola dön!

- Hastane sağda kalıyor ama..

- Hastaneye gitmiyoruz, ben iyiyim.

- Ama Bay Donalds gerçek bir doktora görünmeniz gerek. Tekrar fenalaşabilir-

- Sola dön dedim.

Adamın emir vermeye alışık tavırları Martin'i hafif sinirlendirmişti. 'Aman fenalaşırsan fenalaş' diye geçirdi bir an içinden. Adamın tarif ettiği yollardan ilerlemeye başladı.

Tepesine baktığınızda başınızı döndürecek kadar uzun bir binanın önüne geldiklerinde adam durmasını söyledi. Arabadan inip binanın içine girdiler. Göz kamaştırıcı dekorasyon ve aydınlatma dolu lobide onları uzun boylu bir bayan karşıladı.

Kalem eteğinin içine koyduğu beyaz gömleği ve dağınık saçlarıyla endişeli endişeli Bay Donalds'ın yanına geldiğinde :

- Merhaba efendim, bu gün nasılsınız? Sabahki toplantıya katılamadığınız için haftaya erteledik. Eğer isterseniz 20 dakika sonraki buluşmanızı da erteleyebilirim.

- Bu günki bütün programımı iptal et, bir misafirim var. Bu genç adam hayatımı kurtardı. Onunla birlikte odamda olacağım.

Martin şaşkınlıkla konuşmaları dinledi ve meraklı bir şekilde adamın kulağına fısıldayarak :

- Chris, sen buranın sahibi misin yoksa?

- Christopher... Ve evet , bu şirket bana ait.. Sen de hayatımı kurtardığın için büyük bir ödülü hak ettin.Beni takip et, ofisime geçelim.

Martin meraklı ve şaşkın bakışlarla etrafı gözetlerken asansöre doğru ilerleyen Christopher'ı takip ediyordu.

Uzun bir süre asansörde bekledikten sonra nihayet kapıları açıldı. Aydınlık ve geniş koridorda ilerlemeye başladılar. Koridorum sonundaki metalik büyük kapıya geldiklerinde bu sefer yapılı ve kel bir adam kapıyı Martin ve Bay Donalds için açtı.

İçerisi kocamandı, koridorlar kadar olmasa da aydınlık ve modern bir dizayna sahipti. Yine metalik dekorlar göz kamaştırıyordu.

Bay Donalds bu gün yaşadıklarından dolayı olsa gerek, iki kişilik bekleme koltuğuna uzandı ve :

- Umarım sakıncası yoktur, kendimi biraz yorgun hissediyorum.

- Hayır kesinlikle, rahatınıza bakın.. Yani sizin ofisiniz sonuçta.. Yani..

Adam, gencin bu şaşkın hallerini gülümseyerek karşıladı. Martin onu ilk kez tebessüm ederken görmüştü. Endişeli bir ses tonuyla Martin :

- Ben artık gitsem iyi olur, eşyalarımı yerleştirmeliyim ve köpeğimin yemek zamanı.. siz de erkenden bir doktora görünseniz iyi edersiniz.

- Pekala' dedi Bay Donalds, yavaşça ayağa kalktı, masasının çekmecesinden çek defterini çıkarttı ve üzerine imzasını attı. İmzaladığı sayfayı yırtıp genç adama uzattı :

- Hayatımı kurtardığın için ne kadar teşekkür etsem az, bu yüzden bu hediyemi kabul etmeni istiyorum.

Martin kaşlarını kaldırdı ve alaycı bir tavırla :

- Ahahaha, hayır.. bunu kabul edemem. Bir karşılık bekleyerek yapmamıştım.. neredeyse sizi ben öldürüyordum. Hem birine hayat borçlandığınızda karşılığını böyle ödemezsiniz.

Bay Donalds daha önce kimsenin böyle bir teklifi ters çevirdiğini görmemişti. Ve merakla :

- Nasıl öderim peki?..

Martin mahçup tavırlarla ensesini kaşıyarak :

- Bilmem, bir yemeğe ya da kahve içmeye falan götürürsünüz herhalde..

Bay Donalds bu gençten hoşlanmaya başlamıştı, onunla parası için takılmak istemeyen nadir kişilerdendi. Onaylayan bakışlarla :

- Peki, bu benim kartım. İstediğin zaman ara. Seni istediğin yere yemeğe götürürüm' dedi cebinden birşeyler çıkartıp gence uzatırken.

Martin sinsi bakışlar atarak :

- Randevu gibi yani..

Adam bu cevap karşısında şaşırmış ve biraz da utanmıştı. Patavatsız gencin bu tepkisi hiç hoşuna gitmemişti. Kaşlarını çattı. Gence verdiği kartını geri aldı ve :

- Bu akşam 7'de Cafe Del'mar. İstersen gel istersen gelme.. şansını fazla zorluyorsun.

Uzandığı koltuğa geri döndü ve dinlenmesine kaldığı yerden devam etti.
Martin söylediğinden pişman :

- Ama o yerin daha nerede olduğunu bile bilmiyorum?!.

Bay Donalds olduğu yerden genç adama cevap verdi :

- Benim sorunum değil.. Marcus! Genç adama arabasına kadar eşlik et.

'Hayatını kurtaran adama nasıl da davranıyo' diye sızlandı. Kapıda bekleyen yapılı adam 'Bu taraftan efendim.' Diye kapıyı gösterirken Martin son bir kez keskin bakışlarla adamı süzdü ve metalik kapıdan mızmızlanarak çıktı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 25, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

~ MAVİ ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin