7.bölüm

6 0 0
                                    

7

Gecenin ürkek kanatlarında dolaşmak. Afrika safarilerine çıkmış iki gezgin gibiyiz. Neyse ki geçtiğimiz sokaklar tenha. Bu hikâyeden sıyrılıp bir başka dünyanın hayalleriyle uyanmak isterdim. Modernize olmuş bedenler rüyalarımın derinlerine inebilseler keşke. Bu şehrin bambaşka bir yanını keşfediyor gözlerim. Siyah ve beyazın birbirinden ayrılan o uç kutuplarının farkına varıyorum. Aslında öyle körelmişim ki!

Gözlerimi yeniden açıp kapatmama neden oluyor bütün gördüklerim. Sarhoşlar, biçareler, serseriler, evsizler, fahişeler, pezevenkler. Kim ne için var olma hikâyesine doğru koşuyordu. Gece öyle örtüyor ki günahlarımızı, ben sıcak yatağımda götümde pireleri uçuştururken de dönüyor dünya. Her şeye rağmen dönüyor dünya demek geçiyor insanın içinden. Kime göre? Nasıl?

Bir ateşin etrafında toplanmış küçük çocuklara rastlıyoruz, bizi yadırgamıyorlar halimizden olsa gerek, el veriyorlar bize. Peki, bir hafta önce aynı caddeden geçmiş olsam durum nasıl olurdu? Ellerimle ceplerimi yokluyorum, bir delikli kuruş hikâyesi anlatırdı dedem zamanında, onu bile bulamıyorum. Çaresizliğin farkına kendi halimde iken varmıyorum aslında, onların gözlerinin içine bakınca anlıyorum çaresizliğin sözlükte yazmayan gizli anlamını. Küçücük elleriyle hayata tutunmaya çalışmaları. Hayır, fakir edebiyatı yapmıyorum, sadece biraz hastayım ve çok da duygusalım bu aralar.

"Abla bir ekmek parası be!"

Bu söz izlediğim o filmlerde bana öyle komik geliyordu ki, gerçekten ekmeğin bu kadar değerli bir nimet oluşu ve bu sözün yürek parçalayan dramına tanık oluyordum. Biliyorum o parayla ekmek almayacaktı. Ama yinede bir garip oluyordu içim.

Ya o sokak serserilerinin hırpalanışı! Onları bize öcü gibi tanıtan diğer o filmlere ne demeli? Kendi ellerimizle mahvettiğimiz bir dünyayı nasıl da kurtarmaya çalışıyoruz? Aklım hayalim almıyor. Mantığımın dur dediği noktadayım. Sizler kendi bozduğunuz gerçek dünyaya yapay Süpermenler doğuruyorsunuz.

Karşımda durup da bana öyle bakması daha da garibime gidiyor. Ve asıl daha da garip olan onlara karşı yabancılık çekmiyor. Ben şahsen kendimi bu dünyaya ait hissetmiyorum. Kendimle çelişiyorum üzülüyorum ama ben bu dünyanın malı değilim nasıl desem, sırıtıyorum. Ama o! Sanki bin yıldır buraya ait gibi. Nasıl davranacağını biliyor. Sadece bakışarak onlarla anlaşabiliyor. Biliyorum şu an içimi de okuyor. Onu her halükarda merak ediyorum. Bir kapalı kutu açmaya çalışıyorum.

Acaba etini para için satanlar mı daha orospu yoksa onları bu işe zorlayanlar mı orospuçocuğu. Basit bir Türk filmi mantığı yürütüyorum sadece. Düşünüyorum acaba kaç tanesinin çocuğu evde onlardan mama bekliyor. Belki de şerefsiz bir kocaları var. Kim bilir kaçı töreden kaçtı İstanbul a. Bilmem kaçı zengin olma hayallerine kapılıp da savruldu. Üzülüyorum.

Ya şu az ileride duran travestilere ne demeli? Aklımdan kusmak geliyor bu pisliklere. Hayır, iyi anladınız onlara ne olursa olsun acımıyorum. Kimisi içerisinde o hisler olduğu yalanına kandığını söylüyor. Koskocaman bir yalan. Çaresizliğin sonu ne olursa olsun bu olmamalı. Bende çaresizim! Bir camekânın önünden geçerken onu kolundan tutup yanıma çektim ve camdan yansıyan görüntümüze baktım. Yan yana iken. Hayır, lan ben kız falan olamam. Tutup iyice kavradım ve dudaklarından öptüm. Hayatta yanlış zamanda yanlış yerde yaptığım en doğru hareketti. Sessizce sırıtarak yüzüme baktı.

"Özür dilerim!"

"Sen gerçek bir erkeksin etrafına bakıp da şüpheye düşmene gerek yok"

"Anlayamadım?"

"Sana daha açıklayıcı anlatmak isterdim ama burası yeri ve zamanı değil!!!"

o


Benim Küçük Kaosum 604800Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin