VI
Bütün bu haylazlıklarım, tembelliğimden ileri gelseydi keşke. Tanrım, ne büyük saygı duyardım o zaman kendime. Tembellik de olsa, benim de bir özelliğim olur ve bu, kendime saygı duymamı sağlardı. Birisi beni, "Kim bu adam" diye sorduğunda, "Tembelin biri" yanıtını alırdı. Ben ise bunu duyduğumda çok mutlu olacaktım. Artık benim de bilinen bir özelliğim, insanların hakkımda söylediği sözler olacaktı. Ne diyorsunuz siz, "tembel" bir şaka değildir; bir unvan, bir makam hatta koca bir gelecektir. Alay etmeyin benimle, bu gerçekten böyledir. Bu durumda, en gözde derneklerden birine üye olurdum, yaptığım tek iş de kendimi beğenmek olurdu. Tanıdığım birisi vardı, adam hayatı boyunca Lafitte şarabının uzmanı olmasıyla övündü durdu. Bu özelliğinden dolayı, hiçbir şüphe duymadan, kendisini erdemli bir insan olarak kabul ediyordu. Ölürken, büyük bir iç huzuruyla beraber, zafer kazanmış insanların o eşsiz mutluluğunu da tatmıştı. Elbette, bunda yerden göğe kadar haklıydı. Tembel olabilseydim, buna bir de oburluk eklerdim. Ama öyle sıradan bir tembel obur değil. Bütün güzel ve yüce şeylere ilgi duyan
29tembel oburlardan olurdum ben. Uzun zamandan beridir bunu hayal ediyorum. Bu "güzel ve yüce şeyler" kırk yaşımdayken bana hayli sıkıntı verdiler; ama kırk yaşımdayken oldu bütün bunlar. Bir de o sıralarda, ah, gençlik yıllarımdayken çıkacaklardı ki karşıma. O zaman çok çabuk bir iş de bulurdum kendime ve bütün o güzel ve yüce şeyler şerefine içerdim. Kadehime önce bir damla gözyaşı akıtmak, daha sonra onu bütün güzel ve yüce şeylerin şerefine kaldırmak için hiçbir fırsatı kaçırmazdım. Dünyadaki her şeye güzellik ve yücelik penceresinden bakar, en kötü, en çirkin şeylerin bile güzel ve yüce olan taraflarını görürdüm. Bunun yanında, istediğim an, sulugözlü bir insan olurdum. Bir ressam, Ghe (*) ayarında bir resim yaptı diyelim; hemen ressamın sağlığına ve şerefine kadehimi kaldırırdım, çünkü bütün güzel ve yüce şeyleri seven birisiydim ben. Bir yazar, "Canınız nasıl isterse" diye bir eser mi yazdı, hemen "Canınız nasıl isterse" için kadehimi kaldırırdım. Size söyledim ya, "güzel ve yüce" ne varsa hepsini severim. Bununla beraber, insanların bana saygı duymasını bekler, istediğim saygıyı göstermeyenlerin yakasına yapışırdım. Huzur içinde yaşayıp, gösterişle ölmekten daha güzel ne olabilir! Büyüttüğüm göbeğimi, üç kat olmuş gerdanımı ve kepazece yukarıda tuttuğum burnumu görenler: "Şu kalantor herife bakın! İnsan olacaksa böyle olmalı," derlerdi. Ne olursa olsun değerli okuyucularım, yaşadığımız şu olumsuz zamanda bu tür güzel sözleri kim duymak istemez ki?
(*) Ghe, 19. yy. tanınmış Rus ressamlarından. 30
VII
Ama bütün bunlar, güzel hayallerden başka nedir ki? Lütfen söyler misiniz, insanların çıkarlarının nerede olduğunu bilmemelerinden dolayı kötülük yaptığını ilk kez kim ortaya atmıştır? Sözgelimi, kafası aydınlanan, gerçek çıkarlarını görebilen insan, kirli işlerden uzak durarak, bir anda asil ruhlu biri olabilirmiş. Bilinçli olarak kendi çıkarlarının tersine hareket eden hiç kimse olmayacağı için kalan tek yol, iyilik yapmak olacakmış... Hey gidi çocuk; saf, temiz yürekli bebek! Dünya kurulduğundan beri insanların sadece kendi çıkarlarını düşünerek hareket ettikleri hiç görülmüş mü? Şu halde göz göre göre, yani gerçek çıkarlarının neler olduğunu bildiği halde bunu önemsemeden, başka tehlikeli yollara atılan milyonlarca insana ne demeli? Bu insanları bu şekilde hareket etmeye iten bir tek sebep yoktu; sanki kaderin onlar için çizdiği yoldan yürümek istememiş, inatla, başkaldırarak, karanlıklar içindeki yeni, zorlu ve karışık yollara girmişlerdi. Dikkafalılık, kişisel çıkarlardan daha tatlı görünmüştür onlar için. Çıkar!.. Çıkar da neymiş? Kesin bir şekilde, insanların çıkarlarının nerede olduğunu söyleyebilir misi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeraltından Notlar - Dostoyevski
De TodoFYODOR MİHAİOLOVİÇ DOSTOYEVSKİ 11 Kasım 1821 tarihinde Moskova'da doğdu. 1837 yılında Petersburg Askeri Mühendislik Okulu'na girdi. O sıralarda özellikle şiddet ve cinayet konularını işleyen kitaplar okumaya başladı. Okulu bitirdikten bir süre sonra...