Idealist olan yaşlıca Mehmet öğretmen şu aralar görev yaptığı bir anadolu lisesinde çok sevilirdi. Okulda öğrencilerinden önce sınıfa girmesinden tutun da dersini verimli anlatışına kadar biçok özelliğiyle ün kazanmıştı. O gün Mete adında bir öğrencisinin gelmediğini fark etti. Sınıfındaki her arkadaşı Mete'yi severdi ve çokça güvenirdi. Hele bir de Selin vardı ki Mete'den çok hoşlanırdı. Mete de bunu biliyor ve ona yakınlaşıyordu. O sabah Mete'yi derse girmekten alıkoyan şey ise düşman saldırısıydı. Okulun eğimli bahçesine onlarca atlı asker iniyordu. Mete onları savuşturduysa da komutan karşısına dikilmişti. Okula girdi, askerleri arkadan kıstırdı ama hala binada dolaşanlar vardı. Kendinden geçmişcesine aklına gelmeyi başaran planları uyguluyordu. Kendine geldiğinde işini bitirmiş olarak bahçeye atmıştı kendini. Okula şöyle bir döndü ki tüm pencereler korkuyla ona bakan öğrencilerle doluydu.