Giderken döndü ve baktı. Son bakışıydı sanki. İçime öyle işlemişti. Gözlerinde bir burukluk,bir acı,bir hüzün seziyordum. Ona gidip sarılmak istedim ama yapamadım. Herkesin içinde ona sarılamazdım. Bende sadece izledim gidişini. Hiçbir şey yapamadan,bir şey söyleyemeden öylece izledim. Ağlamıştı gitmeden önce. Onu öyle görünce bende dayanamayıp ağladım. Onun üzülmesini istemiyordum ama buna mecburdu. Gitmesi gerekiyordu. İkimiz de acı çekiyorduk. Birbirimizi sevdiğimiz halde "biz" olamıyorduk. İşte bu yüzden,giderken o burukluk vardı gözlerinde. Onun böylesine hemen gitmesine gönlüm el vermiyordu. Daha fazla üzülmemek için bende yola çıktım,eve gidiyorduk arkadaşlarla. Tabi ilk adımı atar atmaz ağlamaya başladım. Çünkü gidiyordu. Gelmeyecekti. Ona son kez sarılamadım,onu son kez öpemedim,doya doya bakamadım diye kendimi yiyordum. Aslında onu bir kenara çekip konuşadabilirdim ama lanet olsun ki buna cesaretim yoktu. Yapamamıştım. Biz eve giderken onun gittiği servis tam yanımızdan geçti. "Tamam" dedim "işte tamamen gitti." O an yere çöktüm. Berbat bir durumdaydım. Yoldan geçen insanlar sürekli bakıyorlardı. Hayır anlamadım hiç mi ağlayan birini görmediler? Belki de ben fazla abartmışımdır. Bilmiyorum. O an ki ruh halimi ben bile çözemiyorum. "Bir veda bile etmeden gitti" diyip kendimi parçalıyordum. Bana gideceğini de söylememişti ama ben anlamıştım bakışından. O gün hiç yaşanmasın istedim. Hiç gitmesin istedim. Gözümün önündeydi ve bir veda bile etmedi işte. Canımı yakıyordu bu. Eve gidene kadar ağladım. Annemler evde değildi. Hemen odama geçtim ve ağlamaya devam ediyordum ki bir mesaj geldi. O'ndandı. "Kusura bakma sana söyleyemedim,veda edemedim. Ama çağırsaydım eğer dayanamazdım. Dayanamayacağım için çağırmadım. Yapamadım." Bunu okuduktan sonra aklım daha da karıştı,değişik duygular içerisindeydim. Gittiğini bir türlü kabullenmek istemiyordum. Hemen aradım onu. Konuştuk biraz. Benim ağladığımı anladı ve konuşurken birden o da ağlamaya başladı. Hayatımda ilk kez bir erkeğin ağlayışına şahit oldum. Benim için ağlıyordu. Ben dayanamazdım ki buna. "Ağlama" dedim " sende ağlama" dedi ama ben hala ağlıyordum. Kapattıktan 10 dakika sonra annemler geldi,ben odamdan çıkmadım. Uyuyor numarası yaptım onlarda beni kaldırmadı. Saat daha sekizdi ve benim uyuduğuma inandılar. Bu benim için iyi olmuştu. Kardeşim odadaydı ama ben onun yanında da ağlamaya devam ediyordum. Gözlerim şiş,kıpkırmızı. Ve birazda ağrıyor tabii. O gece sabaha kadar ağlamak istedim ama sonra uyuyakalmışım. Sabah sekizde kalktım. Bir an kendimi hafiflemiş,biraz huzur bulmuş gibi hissettim. Aynaya baktım,berbat bir durumdaydım. Annem gözlerimin halini sordu çok uyumaktandır dedim. Başka verebileceğim bir cevap yoktu işte. Anneme söyleyemezdim. Annem işe gittikten sonra bir Cem Adrian şarkısıyla hayal kurmaya başladım ama durur mu o yaş? Durmuyor işte. Yavaş yavaş başlıyor sonra sel oluyor. Evdeki bütün peçeteleri bitiricektim sanki. İçimden ona mesaj atmak geliyordu ama atamıyordum. Kızgındım,kırgındım. Bir veda etmediği için çok kızmıştım. Ben atmadım ama o attı. Konuştuk yine. Sevdiğim için bişey diyemiyordum işte. Kızgınlığım bile hemen geçiyordu. Ona nasıl davranacağımı şaşırmıştım,bilmiyordum ne yapacağımı. Çok seviyordum. Ben bu adamı,ruhunun en derinine kadar seviyordum. Bağlanmıştım,düğümlenmiştim. Çözemiyordum kendimi. İlk defa aşık olduğumu anladım. İlk defa bu kadar mutlu ve ilk defa bu kadar acı çeken biri olmuştum. O benim ilkimdi. İlk sevdiğim,ilk aşık olduğum,ilk adına güldüğüm insandı. Ruhumun ilk eşiydi ya,o benim her şeyimdi. Biraz sakinleşmiştim ağlamıyordum. Ta ki gece olana dek. Bilirsiniz,geceler daha çok duygusaldır herkes için. Gece güzeldir. Gece benim gibiler içindir. Severim geceyi. Işıkları kapattım,yine bir Cem Adrian. "Yüzünde korkularla,içinde çığlıklarla,kalbinde simsiyahlar nereye gidiyorsun?" Nereye gittiğini bilmiyorduk ikimizde ama gitmişti işte. O gece fazla değil belki de 4 saatcik ağladım sonra uyudum. Bedenim de ruhumda çok yorulmuştu iki gün içinde. Ertesi gün Pazar'dı zaten. Fazla uyurum ümidiyle yattım.
Sabah kalktığımda telefona baktım. Tek bir mesaj yok. Böyle yapardı zaten. Ansızın yazardı,bir anda keserdi konuşmayı. Yine öyle yapacak gibi geliyordu. Kahvaltı ettik,odama geçtim hala mesaj yok. Beklemedim bende çünkü gelmeyecek o mesaj,biliyorum. O gün biraz dinlenmeye karar verdim. Başım ve gözlerim aşırı derecede ağrıyordu ve arada ağladığım için gözlerimin şişliği inmek bilmedi. Uzandım öyle biraz. Düşündüm. Bu zamana kadar yaşadıklarımızı,onun bana yaptıklarını,bir veda etmeyişini,yalanlarını kısacası yaptığı her şeyi düşündüm. Kafamı bir de bunlarla yordum. Amacım dinlenmekti ama onu düşünmeden yapamıyordum da. Rüyalarıma giriyordu,ben uyurken de onu düşünüyordum. Acayip bir şey olmuştum. Anlayamıyordum kendimi. Halsiz hissediyordum. Hiçbir şey yemek istemiyor,bir şey yapmak istemiyordum. Tek istediğim dinlenmekti. Uyudum. Sonra gecenin köründe kalktım yatağıma oturdum yine düşünmeye başladım. Okul vardı uyumam lazımdı ama ben öyle salakça yatağa oturup onu düşünüyordum. Kafam karmakarışıktı. 2 saat oturdum yine ağladım. Lanet olsun ki yine ağladım. Şu gözlerimdeki kızarıklık ve şişlik hiç gitmeyecekti. Erken kalkmam gerektiği için uyudum. Öyle sarhoş gibi halsiz bir şekilde uyudum.