Merhaba gençler! Nasılsınız? Beni gördüğünüze (lafın gelişi ^^) sevindiniz mi? Evet çok uzun bir ara oldu değil mi? Şimdi neden böyle olduğunu soracaksınız? Şöyle anlatayım ilk önce benim evdeki teknolojik aletleri ellemem yasaklandı ~_~ okullar açıldığı için , o yüzden birazcık geç yayınlayabilirim U_U ama yaz tatili vardı diyeceksiniz inanın bu yaz tatili başımı kaşıyacak vaktim yoktu sürekli şehir dışındaydım bazı sağlık problemlerinden dolayı ama sonunda evdeyim bundan sonra bizi daha maceralı bölümler bekliyor, umarım beğeneceğiniz bir bölüm olmuştur, iyi okumalar sizi seviyorum ^3^ lütfen Yorumları ve oylarınızı unutmayın!
~27 Eylül 2015~
Kapıyı çalmadan önce elimdeki tepsiye bir daha baktım. Herşey tamamdı meyve suyu,
domatessiz salata, kepek ekmeği... Bi yumurta ve kuş sütü eksikti. Hayır bi insanın nasıl
yumurtaya alerjisi olabilirdiki. Yakamı düzeltip kapıyı çaldım, ilk çalışımda kimse açmadı ikinci defa çalmak için elimi kaldırdığımda kapı açıldı. Saçı başı dağılmış bir eliyle Gözünü ovalayan Itır'ı geçip içeri gireceğim sırada Itır kolumdan tutup durdurdu "Hey nereye?" Dedi, sırıtarak "Sevgilimi uyandırmaya" dedim kolumu hala tutarken başını Kapıdan dışarı uzatıp sağa sola baktı sonra bana bakıp "Delirdin mi? Ya biri görürse?!" Dedi kolumu kurtarmaya çalışarak "Görsün." Dedim, bi kıza göre amma güçlüydü "Itır tepsiyi düşürücem kolumu bıraksan" "Valla biri görürse ben karışmam sonunuz olur ona göre"dedi "La tamam bırak kolumu" diyerek kolumu çektim "La mı? Sen la demeyi nerden öğrendin?" Dedi gülerek ,yatağında mışıl mışıl uyuyan güzel prensesime baktım -tamam mışıl mışıl kısmı biraz abartmış olabilirim veya prenses kısmını herneyse- "Glory bazen bana öyle sesleniyorda, kötü birşey mi?" Dedim, gülerek "Yoo" dedi Gözlerimi kısarak ona baktıktan sonra arkasından ittirip odadan dışarı çıkarttım "Ya! Ne yapıyorsun?" Diyerek içeriye girmeye çalıştı ama engelledim "Izin verirsen sevgilimle başbaşa kahvaltı yapmak istiyorum" dedim ellerini beline koyarak "Oldu canım sizin zevkiniz için ben dışarıda böyle dolaşamam kusura bakma" dedi ve yine içeri girmek için hamle yaptı ama ben yine engelledim "Koskoca 5 yıldızlı otel in aşağıya giyecek bir şey versinler sana" dedim ve birşey demesine izin vermeden kapıyı kapattım bir kaç kez aç şu kapıyı diye kapıyı yumruklasada sonradan sesi kesildi. Elimdeki tepsiyi masanın üzerine bıraktıktan sonra yavaşça Glory'e yaklaştım biri şu kıza yorganın üzerine örtecek bir şey olduğunu öğretsin yeri korusun diye icat edilmedi bu şey. Yorganı yerden alıp üzerini örttüm tam yanağını öpeceğim sırada suratıma yediğim yumrukla geri çekildim "Ahh" "Mark! Ne işin var burda?" Bir elimle yanağımı tutarken diğer elimle tepsiyi gösterek "Kahvaltı getirmiştim" dedim şaşkınlıkla önce tepsiye baktı sonra bana dönüp gülerek "Üzgünüm sadece geriliyordum" dedi ve Yanıma gelip yanağımı öptü ben de gülerek ona sarıldım, benden ayrılıp etrafa baktı sonra "Itır Nerde?" Diye sordu elimi enseme atıp "Sevgilimle kahvaltı yapmak istediğimi söyledim o da bizi başbaşa bırakmak için dışarı çıktı" dedim gülümsedi sonra oturup kahvaltımızı yaptık."Mark" kapının çalmasıyla defteri kapatıp Kapıya yöneldim, yaşadıklarımızı bir deftere yazmıştım bazen oturup onları okuyorum, "Hey iyi misin?" Gelen Junior'dı "Evet iyiyim, içeri gelsene" diyerek kenara çekildim "Yok yemek yiyeceğiz aşağıya gel" dedi kafamı hayır anlamında sallayarak " Aç değilim" dedim "Üzgünüm genç adam ama o yemeğe gitmezsen ben bu konserde donsuz (Y/N. Pantolonsuz tabiki fesatlaşmayalım ^0^) ve at kafası giyinmiş Olacağım, tabiki sende bu Arkadaşının öyle çıkmasına izin vermeyeceksin değil mi?" Dedi güldüm "Seni böyle mi tehdit etti?" Dedim dudak büzüp kafa salladı "Tamam sen in ben birazdan gelirim" dedim elini uzatıp "Gelmezsen o at kafasını sana giydiririm" dedi elini itip kapıyı kapattım. Üzerime yemek için uygun Kıyafetler giyip aşağıya indim, her konsere geldiğimizde bu otele gelirdik ve hep aynı masaya otururduk, restorantın ortalarında yuvarlak bir masaydı herkesin yeri aynıydı ve yine herkes aynı yerine oturmuştu. Jyp,Asena , Jb, Çağrı, Junior, Itır, Bambam, Buse, Yugyeom, Maggy'nin nam-ı değer Arkadaşı (Y/N. İsimsiz kahraman ^0^), Youngjae, Youngjie, Jackson, Glory'im ve ben. Bir süre Glory'nin boş sandalyesine baktım, şimdi olsa ağzı tıkabasa dolu bir şekilde gülümseyerek bakıyor olurdu, gözlerimin tekrar dolduğunu hissettiğimde kafamı sallayıp yerime oturdum. Jyp'ye bakmamaya özen gösterek "Afiyet olsun" dedim çünkü ona hala kızgındım, bunu fark etmiş olacak ki kafasını yemek tabağımın içine sokacak şekilde eğip "Küsmüyüz?" Dedi boğazımı temizleyip "İzin verirseniz yemeğimi yiyeceğim." Dedim Jackson "Uuu ajusshi bence sınırı zorlama çünkü prensimiz resmi konuşuyor." Dedi, ~genelde şirket dışında birbirimizle resmi konuşmazdık fakat ajusshiyle tartıştığımızda ve ona çok kızdığımda şirket dışında onunla resmi konuşarak kızgınlığımı ifade ederdim, bu gün de öyleydi bana böyle bir yolculuk yaptırdığı için kızgındım, insanları küçük gördüğümden değil beni bu şekilde cezalandırdığı için kızgındım. Insanların hakkımda dedikodu yapmasından nefret ediyorum.~ Ajusshi kafa sallayarak önüne döndü ve yemeğine devam etti sonra tekrar bana dönüp "Ahh neredeyse unutuyordum bu gün yeni menajerinle tanışacaksın" dedi ağzımdaki eti çiğnemeyi bırakıp ona döndüm ve "Umarım bu sefer düzgün birini bulmuşsundur" dedim o da aynı şekilde "Umarım bu sefer ona düzgün davranırsın" dedi göz devirip eti tekrar çiğnemeye başladım "Ben zaten düzgün davranıyorum benim kibarlığıma dayanamayan onlar" dedim ve saatlerdir çiğnediğim eti yuttum "Tabi insanlar hayatlarında hiç senin kadar saygılı ve disiplinli birini görmedikleri için işi zirvede bırakıyorlar" dedi ve herkes gülmeye başladı, bende yapmacık bir şekilde gülümsedikten sonra önüme dönüp ağzıma bir et daha attım,onlarda işlerini düzgün yapsınlar, yine ağzımdaki eti uzun bir süre çiğnedikten sonra yutacağım sırada ajusshi "Ahh sonunda, hoşgeldiniz" diyerek ayağı kalktı, bende seslendiği yere baktım ve bakmamla ağzımdaki etin soluk boruma kaçması bir oldu, bir an nefes alamadım ve eti çıkarmak için ciğerlerim sökülürcesine öksürdüm, Jackson'ın sırtıma vurmasıyla öksürmem kesildi, su içip kendime geldikten sonra bir hışımla ayağı kalktım, herkes şaşkınca ve korkmuş bir şekilde -korkarlar tabi çünkü az önce ölüyodum! yani korkmalarının sebebi benim bir hışımla ayağı Kalkıp arkamdaki sandalyeyi devirmem değil- bana bakıyorlardı, bense öfkeyle tek bir kişiye, o Kızın burada ne işi vardı!? Uçakta sinir ettiği yetmiyormuş gibi birde buraya gelmiş! Elimle onu göstererek "Sen! Senin burda ne işin var?" Dedim ajusshi elini omzuma koyup "Hey sakin ol" dedi bu sefer ona dönüp "Bu Kızın burada ne işi var?" Diye sordum "O senin yeni menajerin" dedi, o böyle diyince gülmeye başladım "Lütfen şaka yaptığını söyle" dedim ama hiç bir tepki vermedi "Lanet olsun!" Diyerek resteoranttan çıktım arkamdan bizimkilerin geldiğini hissettiğimde dönüp "Sakın peşimden gelmeyin!" Dedim yanlız kalmaya ihtiyacım vardı. Asansörün önüne geldiğimde arkamdan birinin geldiğini hissettim bizimkilerden birinin olduğunu düşünerek söylenerek arkamı döndüm "Size peşimden gelmeyin demedim..." Ama cümlemi bitiremedim çünkü gelen o kızdı gözlerimi devirip tekrar asansöre döndüm "Git burdan" "Hey bak ben seni bu kadar kızdıracak ne yaptığımı bilmiyorum ama yinede özür dilerim ben..." "Ahh bu asansörler bu kadar yavaş olmak zorunda mı" diyerek düğmeye defalarca bastım o kızı dinlemek istemiyordum "Mark beni dinler misin?" "Mark mı? Sana adımla seslenebileceğini kim söyledi?! Git burdan seni dinlemek istemiyorum" "Peki Mark bey lütfen beni dinler misiniz?" "Sana bir önceki cümleyi heceleyerek mi anlatmam gerekiyor? Böyle bir zekaya sahipken birde benim menajerim mi olmaya çalışıyorsun?" Asansöre gerçekten sinir olmuştum bilerek yapıyormuş gibi defalarca düğmeye basmama ramen saatlerdir aynı katta duruyordu. "Peki tekrar özür dilerim kendimi geliştirmeye çalışacağım ama..." Dediği şeyle gülmeye başladım "Peki hadi kendini geliştirmen için ilk adımı atalım dediğim şeyi anla ve uygula KAYBOL!" Dedim elimle ileri göstererek ama o gitmek yerine öylece suratıma bakıyordu daha sonra gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı tam bir şey söylemek için ağzını açtığında asansör kapısının açıldığını duydum arkamı dönüp asansöre ilerledim içindekilerin inmesini beklerken o kız hala konuşuyordu "Bakın Mark bey Hakkımda ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama ben sizi patronum olarak kabul ediyorum ve ne yaparsanız yapın sizi diğerleri gibi bırakıp gitmeyeceğim, peşinizi bırakmayacağım çünkü bu işe ihtiyacım var!" ~Senin beyaz atlı prensim olduğunu kabul edip peşine düşeceğim ve bir daha asla bırakmayacağım!~ Söylediği son şeyden sonra asansörün kapısı kapandı ve benim kalbimde yine o acı vardı, bu kızdan nefret ediyordum neden bana bunu yapıyordu neden durmadan onu karşıma çıkarıyordu! Elimle sol göğsümü tutup Olduğum yere oturdum ve yine göz yaşlarımın akmasına izin verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bad Sleep (P.P ve Y.C.'lerin devamı)
Fanfiction"Her kötü uykudan seni uyandıracağım..." -Unutur musun peki? Unutabilir misin gerçekten? +Babaannem ben daha çok küçükken vefat etmiş. Yüzünü hayal meyal hatırlıyorum, şöyle arada fotoğraflardan bakıyorumda insan tuhaf oluyor. Bana çok emek vermiş...