Kafayı yemiş olmalıydım.Kesinlikle kitabı fazla kaçırmıştım.Day bana bir su almıştı.Suyu yudum yudum içiyordum.Tam bir şey diyecektim ki saat kulesinin oradan çok yüksek bir ses geldi.Bu kanat çırpma sesine benziyordu.Aman tanrım, kitaptaki devasa kanatlı yaratık bu Olli canavarıydı.Hayır ben kesinlikle kafayı sıyırmıştım.Hayır sıyırmamıştım onu görene kadar hayır.O devasa kanatlarıyla saat kulesine konmuştu.Herkes sakince, hiç bir şey yokmuş gibi yürüyorlardı.Day'e döndüğümde yüzündeki gerginliği fark etmiştim.Evet, o da görüyordu.Sadece ikimiz bunu görüyorduk.Canavarın gözleri benimkilerle buluştuğu anda Day'e "Koş!!" diye bağırdım.Ben koşmaya başlayınca peşimden geldi.Canavarı bize doğru geldiğini gördüm.Bütün gücümüzle koşuyorduk.Bir ayrımda durdum.Apartmanın altında kirli camlı bir bölüm bulunuyordu.Oraya girecektim.Day'e "Buradan" diye bağırdım,ve oraya girdik.Kanat sesleri gittikçe yükseliyordu.Yere oturdum.İyiki çantamı yanıma almıştım.Hızla kitabı açtım.Ve canavarın sonrasını okudum.Olamaz bundan sonrası daha da kötüydü.Bütün şehir küle dönüşecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜLÜ KİTAP
RandomBirgün bir kitapçıda yaşlı bir kadın önünüzde belirip kaderinizi değiştirecek kitabı söylese ne yapardınız ...Hele kitap bir de BÜYÜLÜSE...