Erotomani: Birinin kendisini çok sevdiğini sanma sanrısı.
Çıplak ayaklarım, sert çakıl taşlarına acımasızca batıp çıkarken, üzerine yoğun sis çökmüş, bu zifiri karanlık ormanda arkama bakmamaya özen göstererek koşmaya çalışıyordum. Kaçıyordum o tımarhaneden. Kaçıyordum geçmişimden. Kaçıyordum korkunç korkunç... Gölgelerden. Kaçıyordum aşkıma... Uras'ıma. Benim benim Uras'ım.
Beni bu düşüncelerimden alıkoyan çığlığa refleks olarak, bileklerimle kulaklarımı delecek kadar kadar baskı uyguladım. Çığlık. Çığlık? Etrafta etrafta kimseler yoktu ki. Kafamın içinde mayınlar patlıyordu sanki.
Tanrım! Her şey kafada. Her şey kafada. Düşünceler... Beynimi yiyip bitiriyor. Düşünmek istemiyorum. İstemiyorum. İstemiyorum. Anılar... Anılar!
7 Ekim 2014
Uras yatağından yeni kalkmış, atıştırmalık birkaç şey almak için mutfağa doğru ilerliyordu. Terlikleri her adımında parkenin üzerinde sesler çıkarırken, Uras bunu umursamadı. O kadar yorgundu ki; dün gece stajını yaptığı hastasıyla ilgili rapor hazırlamayı bile unutmuştu. Bardağına su doldurmuş tam içecekken, dış kapı şiddetli yumruklarla sarsıldı. Eli havada kalmış, ağzı kupkuru bir şekilde ufak bir küfür mırıldandı. Oldukça yavaş adımlarla ilerleyerek kapının koluna uzandı, tam açacakken ağlama sesi duyar gibi oldu; ve bu olmayan huzurunu tamamen bozmak için bile yeterli olmuştu.
Uras kapıyı aralık bırakacak şekilde açarken karşısında, bir kadın ve onu her iki kolundan sıkıca tutmuş doktorlar vardı. Uras bu durumdan hoşlanmadığını belli edecek şekilde,
"Kimsiniz?" diye sordu burnundan almış olduğu nefesini sertçe bırakarak. Fakat yanıt alamadı. Yuvarlak, kahverengi gözlerini karşısındaki kadına çevirdi. Bu sefer cevap almakta kararlı olduğunu belli eden bir sesle; "Kimsiniz?" diye yeniden sordu.
Sonunda kadının ağzı aralandı ve şu kelimeleri çıkarabildi: "Uras. Ben... Lina. Beni beni götürüyorlar. Rebirth. Rebirth..."
Ancak devamını getiremedi.
İri yapılı her iki adam kadını sürükleyerek uzaklaştırdı Uras'ın evinden. Uras olanlara anlam veremiyordu. Hiç tanımadığı bir kadın ağlayarak onu götüreceklerini söylüyordu fakat Uras hiçbir şey anlamış değildi. Ve özellikle kadın neden birkaç kelimeyi tekrar ederek konuşuyordu? Kendi hastalarını aklından geçirdi. Ne demişti? Lina. Böyle bir isim duymamıştı hiç. Ya da karşısına çıktığını hatırlamıyordu.
O an için boşverdi. Ama daha sonra araştıracaktı. Ve ağzının kuruluğuyla midesinin bulandığını fark ederek, mutfağa, suyunu içmek için geri döndü.
×
Neden bana yardım yardım etmedi? Ben ağlamaktan kızarmış gözlerimle ona beni götürüyorlar dediğimde neden almadı beni o adamların elinden! Beni seviyordu biliyordum, çok aşıktı bana. 1 yıl boyunca yazdığı mektuplarında dile getirmişti bunu. Peki bir anda neden hiçbir şeyden habersiz gibi durmuştu ki?
Belki de bir planı vardı? Beni kurtarmak için. O yüzden habersiz gibi davranmış olabilirdi. Beni bu deliler evinde bırakacak değildi ya.
Ama ben kendim başarmıştım. Şimdi yolu bulacak, ve ona ona sürpriz yapacaktım. Sonra beraber musmutlu yaşayacak, onun elmacık kemiklerini elimin tersiyle sevecektim. Her akşam akşam eve geldiğinde güller getirecekti bana. Çünkü öyle yapardı. Ve değişmeyecekti bu.
Fakat şuan geri dönmeli ve Rebirth'ın çatlak güvenlikçisine hesap hesap sormalıydım. Ben kaçarken kaçarken, 3 el parmağıma neden nişan almıştı ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MADALYONUN ÖBÜR YÜZÜ
Mystery / ThrillerRuhunun pençeleri Rebırth House hücrelerinde sıkışıp kalmış, obsesif kompülsif ve erotomani hastası bir kadın. Uğruna canını dahi verebilecek adama karşı; o adamın onu hiç tanımıyor olması. Aylarca tüm sırlarını anlattığı; fakat onu ihanete uğratan...