-Multi- Afra
Başımı önüme eğip bastığım yapraklara baktım. Botlarımla teker teker ezip geçiyordum. Kulaklığımın tekini takıp yoluma devam ettim. Hava soğuk, fazla soğuktu. Rüzgar yüzüme çarparken neden araba ile değil de yürüyerek geldiğimi düşündüm. Okulun önüne geldiğimde derin bir nefes alıp elimi cebime soktum. Yavaş adımlarla okula girdim. Gözler üzerime çevrildiğinde rahatsızca kıpırdandım ve adımlarımı hızlandırarak sınıfa ilerledim. Sınıfa girer girmez yakın arkadaşım Efsa "Afra!!" diyerek boynuma atladı. Gülerek "Hey neler oluyor?" dedim ellerini boynumdan çekmeye çalışırken.
Size kendimden bahsedeyim biraz. Ben Afra Ateşoğlu. 12. Sınıfa gidiyorum ve lanet olası bir ikizim var. Onun adı ise Azra. Her ne kadar lanet olası desemde birbirimize paha biçilemez derecede değer veririz, sonuçta ikizim. Annem ve babamla yaşıyorum , Annem bir kolejde müdürelik yapıyor. Babam ise Türkiye'nın sayılı profosör doktorlarından bir tanesi. Son olarak da Efsa. O ise dosttan ötedir benim için. Sanırım simdilik önemli olan bunlar.
Çantamı Efsa'nın yanına bırakıp paltomu çıkardım. Birlikte kantine inmeye karar verdik. Masalardan birine oturup sohbet etmeye başladık. Yanımıza Doğu geldiğinde gülerek selam verdi. Bizde karşılık verince yanımıza oturdu. Doğu, Efsa ve benim yakın arkadaşım. Aklınıza kötü şeyler gelmesin. Kanka ayağı ... ayağı vs. şeyler. Asla. "Kankalarım hadi size kahve ısmarlıyayım da uykunuz açılsın" diyen Doğu hemen ayağı kalktı. "Ulan Doğu" diyerek kıkırdadım. 2 dakika sonra elinde tepsi ile geldi. Ve her zaman ki gibi yanına sütlü bisküvi almıştı. "Oo Adamsın kanka" diyip bisküviye daldı Efsa. Bende bisküviyi elinden alıp bir tanesini kahveme batırdım. Ağzıma götürecekken Doğu, "Kanka şu ilerideki ne?" diyerek arkamda bir yeri gösterdi. Bisküviyi elimde tutup arkama döndüğüm sırada parçalar halinde kahveme düştü. "Amına koyim Doğu. Mal mısın oğlum?" diyerek elimde son kalan parçayı ağzıma attım. Kahkahalara eşliğinde telefonunu çıkardı ve sırıtarak bakmaya devam etti. Efsaya bir bakış atıp telefonu elinden almasını işaret ettim. Göz kırptığında "Doğu Kankim" dedim. "He canım" diyip bana döndüğünde piçce sırıttım. O sırada Efsa telefonu elinden çekti. "Ha n'apıyonuz lan?" diye ayağı kalktı. Efsa kaçarken bende Doğu'yu oyalıyordum. "Kanka bak şimdi. Şu ileriden sağa dön, orada senin eks manitin var. Git biraz onunla takıl, belki boştadır ha?" diyip göz kırptım ve koşmaya başladım. Bir süre peşimden koşup yavaşladı. "Afra görüceksiniz kızım siz." diyip pes etti. Bende arkasından gülüp tuvalete koştum. Kapıyı açıp kilitledim. Efsa yanıma koşup "Kanka nerdeydin iki saattir aq." dediginde "Bizimkini oyalıyordum kanka" dedim. "E hadi göster şu telefonu"
Telefonu suratıma doğru tutunca zorda olsa okudum. Bir kızla yazışmıştı. Ve en komiği ise telefonda "25. Manita" diye kayıtlıydı. "Oha" diyip ardından kahkaha atmaya başladık. Mesajlarda kıza fazla iyi taktiklerle yürümüştü, kızda cilve yapıyordu aklı sıra. Doğu, aşka inanmayan bir egoist. Egoist dediğime bakmayın herkese karşı öyle. Biz hariç. Genelde tek gecelik onunkisi. Ve ultra yakışıklı sarışınlıkta level atlamış bir çocuk. Bizi ölümüne sahiplenir. Onun yüzünden Efsa ve benim en uzun ilişkimiz 6 aydan ibarettir. Çünkü 6 aydan sonrasında çocukların felç riski yüksek. En ufak bir yakınlaşmada ağız burun giren bir tip. Ama seviyorum. Yalnış anlamayın. O bizim çocukluktan beri çok yakın arkadaşımız.
Sonunda mesajları okumayı bırakıp tuvaletten çıktık ve sınıfa girdik. Az sonra ders başlıyacaktı. Arkamızda oturan Batu ve Doğu'ya sırıtıp yerimize oturduk. Ama Doğu gülmemişti. "Ya Doğu'm trip mi atıyosun biricik kardeşlerine" dedim 2 yanağını birden sıkıp sağ sola sallayarak. Yüzüne sinsi bir gülüş gelince ellerimi yavaşça çektim. Efsa'ya bakıp Batu'yu işaret etti. Ne demeye çalıştığı apaçık belliydi. Efsa Batu'ya aşıktı. Gözlerimi pörtletip kafamı sağ sola salladım. Elini açıp telefonu işaret edince Efsa çekinerek telefonu elinin üzerine koydu. "Heh şöyle, yola gelin biraz" diyerek güldü. "Höh şöylö yölö gölön böröz" diye taklitini yaparak önüme döndüm ben de. Batu'da bizim bu halimiza sırıtıp Efsa'ya göz kırptı. Efsa eriyerek önüne dönerken kolumu dürtmekten felç etmişti. "Ay kanka göz kırptı. Kanka göz ay kırptı. Kırptı göz ay kanka. Göz kanka kırptı ay. Ay g-" demesine kalmadan "Ay Efsa çenen kitlensin" diyerek Hocanın sınıfa girmesini izledim. Ders Kimyaydı. Umrumda mı? Tabiki umrumda Kimya lan bu. Boru mu? Kendi kendime konuşmayı bırakıp kitabımı açtım. Biraz derse katılıp kafamı masaya gömdüm. "Bir susta millette konuşsun ulan. Çenen durmuyor." diye arkadan fısıldayan Doğu'ya bir bakış atmışım, hemen arkasına yaslandı. Efsa kolumu kırarcasına vurunca "Ne lan ne?" diyerek kafamı kaldırdım. "Kanka Batu mesaj attı." diye fısıldadı. "Ne yazmış?" dedim umursamazca. Gözlerini devirip "Şu umursamaz Afra modunu nereden kapatıyorduk?" dedi. Bu söylediklerine de gözlerimi devirip telefonu elinden aldım. Mesaj da "Doğu bana bakarak ne anlatmaya çalışıyordu?" yazıyordu. Kendime engel olamayıp arkaya döndüm "Sanane amk sanane" diyince Efsa dişlerini sıkarak "Uff Afra" diye tısladı. Ağzıma görünmez bir fermuar çekip "Sustum" dedim. "Mal bari sustum diyip fermuar çekseydin" diyince "Haklısın" dedim. Kıkırdayıp "Mal" dedi. Ve yine iğrenç sesin sahibi Kimya hocamız "Efsa, Afra dışarı çıkın!" diye emretti. İçimden "Ayh çokta lülü" diyip dışarı çıkmak için hareketlendim. O sırada cebimdeki telefonum titredi. Cebimden çıkarıp mesajın sahibine baktım.
Gönderen; Doğubebeğim :*
-La bari benimle de konuşsaydınız da beni de atsaydı şu suratsız karı.
Telefona sırıtıp arkama döndüm. "Gelirsin sen koçum" bakışlarımı atıp göz kırptım. O da gülüp göz kırptı. Biz Efsayla çantamızı alıp çıkarken kahkaha atıyorduk. "Kanka eve gidesim yok." dedim. "Kanka bizde takılız. Pes atarız" dediğinde "Oha müthiş" dedim. Birlikte Kolejin garajına girdik ve Efsanın pembelere bürünmüş arabasına ilerledik. Efsa tam bir pembe aşığıydı. Bende onun kadar Sarı aşığıydım ve sarışın olmam dev avantajdı. Arabaya atlayıp Efsaların evine gitmeye başladık. Giderken radyoyu açıp yabancı müzik açtım. Son hızda giderken yolun ortasında köpeği ile yürüyen tam anlamıyla insan dışı varlığı gördüm. Bu ne taşlıktır? Bir insana güneş gözlüğünün nasıl olur da bu kadar fazla yakıştığını düşündüm kendi kendime. "Efsa şu varlığı görebiliyor musun?" dedim gözlerimi ondan ayırmayarak. "Neyi?" diyip baktığım tarafa bakarken "Cüş" diye bağırdı. Kaşlarımı çatıp susmasını gerektirecek bir bakış attım. Kırmızı ışık yandığında arabayı çalıştırdı ve oradan uzaklaştık. Derin bir şekilde oflayıp yola bakmayı sürdürdüm. "Kanka şu dünyaya sap geldim, sap gidicegim" dedim yakınırken. "Üzülme kanka bulursun" dedi gülerek. Bende gözlerimi devirip Efsa'nın arabayı park edişini izledim. Kapıyı açıp indim. "Zeliha Teyze evde mi?" diye sordum. Omuz silkip "Hayır, şirkette" diye cevapladı. Bende başımı salladım. İçeri girdik. "Kanka ilk odaya çıkalım. Üzerimizi değişelim. Sonra yemek yeriz." dedi. Bende onaylayıp merdivenlere doğru ilerledim. Çok rahattım bu evde. Yedek kıyafetlerim bile vardı. Efsa'nın odasına girdim. Gözlerimi kıstım. Odanın her yeri pembeydi. Yeni doğmuş kız bebek odaları gibiydi tıpkı. Bir zaman sonra gözlerim alışmıştı. Banyoya girip dolapta bulunan kırmızı kazağımı ve kot pantolomu giydim. Banyodan çıkıp odaya geçtim. Efsa da üzerini değişmişti. Birlikte aşağı indik. Mutfağa ilerleyip dolabı açtı. Herşey yeşillikten ibaretti. "Ne yiyebiliriz ki?" dedim göz gezdirirken. Dondurucudan donmuş pizza çıkardı. "Ta ta ta taağm" dedi. Bende gülüp elinden çektim ve fırına attım. O pişerken bizde masamızı hazırladık. Pizzamız olduğunda fırından aldık ve tabağımıza koyduk. "Hocanın bizi atması müthiş oldu lan" dedim gülerek. "Ay evet" dedi Efsa da. Yine böyle biraz sohbet edip Salona geçtik Pes'i açıp takıldık. Efsa'ya tam gol atıcakken kapı çaldı. İkimizde birbirimize bakıp "Birini mi bekliyordun?" dedik. Sonra dediğimize gülüp "Azra gelmiştir" dedik. Bunu da aynı anda dediğimiz için "Oha" dedik gülerek. Bu sefer daha şiddetli kahkaha atarak beraber kapıyı açtık. Kimin geldiğine bakmak için kafamı çevirdiğimde yolda gördüğüm insan dışı varlıkla karşılaştım. "Aman Allahım" dedim fısıltıyla. Karşımızdaki meteor seksi bir şekilde sırıtıp "Ben Cenk" dedi elini uzatarak. Gülümseyip elimi uzattım ve "Afra" dedim. Beni baştan aşagı süzüp sırıttı. Efsa da cana yakınca gülümseyip "Efsa" dedi. İkimize birden bakıp "İkiz misiniz?" diye sordu. Efsayla birbirimize dönüp gülümsedik ve "Hayır, çok yakın arkadaşız" dedim. "Hm" şeklinde sesler çıkarıp karşıdaki evi gösterdi. "Bizde buraya yeni taşındık. Annem tanışmam gerektiğini söyleyip ısrarlayınca mağlum." dedi sonlara doğru çıkan tatlış sesini anlamayarak. Gülüşüm dudaklarıma dağılırken yanaklarını sıkmak istiyordum. Demek karşı komşuydu ha. İşte bunu sevmiştim..Selam güzellerim. İlk bölümüm kısaydı biliyorum. Elimden geldiğince yazmaya çalıştım.
+5 voteden sonra yb gelir. Optum :*
![](https://img.wattpad.com/cover/52066239-288-k944002.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbimdeki Kimse
Teen Fiction" "Afra" dedi sakince. "Senin bu evde ne işin var?" Arkamı döndüm. Sesin sahibi tanıdık geliyordu. "Ama sen" dedim. Ve merdivenlerden gelen bir ses daha "Canım kim gelmiş?" İşte o an beynimdeki herşey bir anda silinmişti? Bu Olamazdı." **Küfür İçe...