Multi- Azra ve Efsa
"Lan düzgün oynasana, senin yüzünden yeniliyoruz."
"Ya Cenk, konuşmasana konsantremi bozuyorsun."
"Afra, senin vuracağın topu ben a-"
Batu, Efsa, ben ve Cenk pes oynuyorduk ve takımları tamda tahmin ettiginiz gibi ayarlamıştık. Taze manitalara karşı Cenk ve bendik. Ve şuan Cenk bana moral vereceğine beni deli ediyordu. Batu ise Efsaya mübarek nasıl moral veriyorsa kız beni 4-1 yeniyordu.
"Kapa çeneni Cenk!" diye bagırdıgımda oturdugu koltuğa iyice sindi. Gülümseyip oyunuma geri döndüğümde gol atıp farkı 2 ye indirdim.
"Hadi aşkım, süper oynuyorsun yeneceğiz onları" dedi Batu-cuk.
Efsa nazikçe gülerken bir gol daha attım ve sonra bir tane daha 4-4 devam ederken son düdük çaldı ve beraberlikle maç bitti. Cenk'e beşlik çakıp yanına oturdum.
"Adamsın ulan" diyip sarıldıgında gözlerimi devirdim. Bu çocuk iyi değildi.
"Lan bazen bir kızla konustugunun farkında olmuyorsun" dedigimde omuz silkip gözlerini devirdi. Batu Efsayı kolunun altına almış kulagına birşeyler fısıldıyordu, Efsa ise utançla gülümsüyordu. Kim bilir ne diyor?
Cenk ile birbirimize bakıp ne kadar sıkıcı olduklarını söyleyip mutfağa gittik. Ben tezgahın üzerine oturup Cenk'in sıcak çikolataları alışını izliyordum.
"Sen çok severdin, hala sevdigini biliyorum" diyip sütü kaynattı ve sıcak çikolatamızı hazırladı. "Sarı Prensesim" yazılı kupamı uzattı ve
"Afiyet olsun sarı prenses" dedi. Bende gülümseyip teşekkür ettim. O kupayı babam hediye etmişti bana. Cenk bir kupa daha alıp kendine de hazırladı. karşımdaki masaya oturdu ve beni süzdü.
"Ee neler oldu hayatında? Anlat bakalım biraz." dedi. Aslında bu soruya cevap vermemek istiyordum. Bende bunun için sıcak çikolatamdan yavaşça bir yudum aldım.
"Neden bunları konusuyoruz ki, sıkıcı konular bunlar." Diyip devam ettim. "Sen, spor yapıyorsun heralde" dedigimde gözüm istemsiz tişortundan belli olan kaslarına gitti. Gülümseyip başını hafif salladı. Gözleri bir noktada sabit kaldıgında baktıgı yere baktım bende. Bileğimdeki "freedoom" yazılı dövmeye bakıyordu.
"Sanki bu dövmeyi birinde daha hatırlıyorum, aynı yazı hemde" diyince gülümsedim.
"Olabilir, senin dövmen var mı?" dedigimde kolunu açtı, "Peace" yazıyordu. Güzeldi, dövmelere karşı ilgim vardı ama sadece 1 tane dövmem vardı. Fazlasına gerek yoktu. Batu ve Efsa geldiginde yine öküzlük yapıp sıcak çikolatamı alıp içti Efsa.
"Ya kanka, sıcak çikolatamı paylaşmayı sevmedigimi biliyorsun" diyip kaşlarımı çattığımda benim gibi tezgaha oturmuş ayaklarını sallıyordu.
"Batu şu sevgiline bir şey söyle ya" dediğimde kapı çaldı. Seke seke kapıya bakmaya gittim. Elinde poşetlere yaşlı teyzeleri andıran Doğu
"Sizde buluşuyorsunuz ve benim haberim yok öyle mi? Aşk olsun Afra" diyerek içeri girdiğinde gülerek kapıyı kapattım.
"Doğu'm kızma, bunlarda zaten habersiz geldi ben davet etmedim" diyip görünmez öpücüklerimi yolladım. Hemen yumuşayıp gülümsedi.
"Tamam tamam affettim."
Getirdiği poşetleri açmaya yelkendiğimde eliyle durdurdu ve kendi açtı. Hamburger almıştı. masaya koydu ve hep beraber sömürmeye başladık.
Biraz daha oturduktan sonra akşam olmuştu hepsini uğurladıktan sonra odama çıktım üzerime puantiyeli pijamalarımı giydim ve çalışma masamın üzerinden laptopumu alıp kucagıma koydum. Biraz kore dizisi izleyip sosyal medyada gezindim. Aşağıdan adımın çağrılmasını duydugumda "Geldim!" diyerek bağırdım. Kucağımdaki laptopu yataga bırakıp aşagı indim. Babam ve annem oturmuş beni bekliyorlardı. Ve tabikide isteksiz bir şekilde annemlerin konuşmasını bekleyen Azra.
"Efendim minik ailem?" dedigimde babam karşısındaki tekli koltuğu işaret etti. Gidip oturduğumda hepsi birden bana döndü. Kafamı hafif sallayıp bekledim. Söyleyin artık amk. Babam ilk önce yutkunup sonra gülümseyerek bize döndü.
"Biz anneniz ile kısa bir süreliğine Londra'ya gitmeye karar verdik." dediğinde gözlerimi devirdim.
"Ee mağlum sizde 18 yaşındasınız artık. Üniversite sınavlarına giriceksiniz çok az kaldı" dedi annem. Evet çok az kalmıştı gerçekten, ama bunun ne ilgisi vardı konumuzla?
Azra artık dayanamayıp söylemek istedigimi söyledi.
"Evet anneciğim ve babacığım sadete gelir misiniz artık?" dediğinde annem gözlerini hafif yumup devam etti.
"Babanıza Londra'da çok iyi bir iş teklifi geldi, bense orda müdüreliğime devam edebilirim." dediğinde tekrardan gözlerimi devirdim.
"Yani..." diye devam ettiğinde devamını ben getirdim.
"Yani, oraya taşınıyoruz. Veya taşınıyorsunuz." dedigimde ikiside kafasını salladı.
"Sizin bu sene gelmenizi uygun görmüyoruz çünkü bu seneyi burada kapatmanız daha iyi olur sizin için. Sonra üniversiteye Londrada devam ettirebilirsiniz." diye döküldü babamın ağzından. İyi de Londra da yaşayamam ki ben. Doğu var, Batu var, Cenk var ve en ama en önemlim olan kardeşten öte Efsa'm var. Neresi olursa olsun gidemezdim. Azra hemen atlayıp "Bu harika olur babacığım, sizi çok seviyorum" diyip ikisine birden sarıldığında ben mutlu olamıyordum. Ne ailemden ayrı kalmak istiyordum, ne de dostlarımdan. Üçü birden bana döndüklerinde Azra yanıma geldi.
"Neden mutlu olmadın ikiz, Londra ya Londra. Hayallerimizin şehri. Havalara uçman gerekiyordu." dediginde ayağı kalkıp odama çıktım kapımı kilitleyip bir zaman kapıya yaslandım. Çok önemli iki şeyin arasında kalmıştım. Biri hayallerim ve beni bekleyen güzel bir gelecek. Diğeri ise hayatımın sonuna kadar benimle olacak olan dost. Bu ikilemin arasında kalmak çok kötü bir duyguydu. Kapı vuruldugunda hafif geriledim.
"Kızım açarmısın kapıyı?" diyen annemi duymamazlıktan gelerek yatagıma uzandım. Bir kaç dakika tavanı izledim. Sonra telefonumun melodisi duyuldu. Efsaydı.
"Efendim bal" dediğimde gülerek karşılık verdi.
"Nasılsın bitanem?" dediginde bende güldüm. Gelde sevme bu kızı, daha bir kaç saat önce benimleydi, şimdi nasılsın diye hal hatır sormak için arıyor.
"İyi Efsa, şimdi sana birşey söyleyeceğim." dediğimde dinledigini anladıgım homurtular çıkardı.
"Bir yanda hayallerin ve seni bekleyen güzel bir gelecek var. Diğer yanda canından çok sevdigin ömrünü onlarla geçirmek istedigin dostların var, Hangisini seçerdin?" dediğimde 5 dakika kadar susuştuk.
"Afra?" dediginde bekledim bende.
"Nereye gidiyorsun?" dediginde, anlayacagını bildigim halde sormama lanet ettim.
"Babama Londra'da bir iş teklifi gelmiş, değerlendirmek istiyor. Annemde onunla gidiyor. Ve oraya taşınıyoruz, yani taşınıyorlar.
Annem liseyi burada tamamlamamız için bizi burada bırakıyor, yaz tatilinde tamamen oraya gidecekmişiz Azra ile." dedigimde bekledi.
"Git Afra, birde düşünüyor musun?"
Ufak çaplı şok geçirip yutkundum.
"Nasıl yani?" dediğimde yine ve yine bekledi.
"Sırf benim için burada kalman çok saçma olmaz mı? Git sen, görüşürüz zaten biz. Takma kafana şimdi kapatmam gerek hoşçakal" diyip telefonu kapattıgında gözlerimi pörtletip bir zaman ekrana baktım. Telefonu sertçe komodinin üzerine bırakıp iyice gömüldüm yastığıma. Okulların kapanmasına 2 hafta kalmıştı. Son 2 haftamdı burada.
Ayağı kalkıp kapıyı açtım ve tekrar aşağı indim. Sadece annem vardı.
"Hayatım yapma ama böyle" dediginde yanına gidip oturdum.
"Esma teyze buraya gelmişti, nasıl bırakıcaksın onu?" dedigimde gülümsedi. "Tatlım, o da gelicek bizimle" duraksadı. "Hem merak etme, Cenk de geliyor" diyip kıkırdadıgında hızla kafamı ona çevirdim. "Ne demek istiyorsun sen anne?" diyip başımı iki yana salladım.
"Boşversene." diyip kahkaha attı ve arkasına iyice yaslandı. Bende onun gibi yaslanıp göğsüne başımı yasladım.
"Anneciğim, anlamıyorsunuz. Ben bizimkilerden ayrılmak istemiyorum" dediğimde -ki sesim fısıltı halinde çıkmıştı. Başımı okşamaya başladıgında gözlerimi yumdum. Cevap vermiyordu,.
"Bak ne diyorum, zaten 2 hafta kaldı okulların kapanmasına bizde gitmeyelim, okullar kapandıgında hep beraber gideriz" dediğinde zorda olsa kafamı salladım.
"Hadi geç oldu, git yat sen. Yarın okuldan gelince toparlanmaya başlarız. Üzme artık kendini, bak görürsün herşey harika olucak." diyip gülümsedi. Bende odama çıktım ve kendimi yatağa attım. Nasıl herşey harika olabilirdi ki?
************
Alarmımın çalmasıyla tek gözümü açtım, neden okul vardı ki?
"Okul neden var diye düşünceğine kalk hazırlan geç kalıyoruz ikiz?"
Azranın sesiyle irkildiğimde farkettim ki Azranın sesine değil geç kalıyoruz dediğine irkilmişim. Hemen lavaboya gidip rutin işlerimi hallettikten sonra üzerimi çabucak giydim, saçlarımı da salaş at kuyruğu yapıp ince eyeliner çektim. Benim hazırlanma anlayışım buymuş demekki.s
Efsayla hiç konuşmadıgımızdan ayrı gidicektik okula. Azranın koluna girip okula yürümeye başladık.
"Senin neyin var?" dediğinde "Hiç, birşeyim yok." dedim. Cevap vermeyince bende sustum. Okulun önündeydik.
"Nerde seninkiler?" dediğinde "Bilm- Aa ordalar. Hadi görüşürüz ikiz" diyip ağır adımlara yanlarına gittim.
"Günaydın herkese" diyip boş buldugum banklardan birine oturdum. Efsa düne göre gayet iyiydi sanki, lan bunlar gitmemi fırsat bilmiş gibi takılıyorlar.
Doğu "Kanka gidiyormuşsun" dediğinde başımı salladım. Cenk kolunu omzuma atıp "Merak etme yalnız değilsin panda" diyerek burnumu sıktı ve göz kırptı bizimkilere. "Yapma şunu" diyerek Batu'nun yanına oturdugumda güldü. Bende gözlerimi devirip "Uyuz" diye mırıldandım.
Ders zili çaldıgında hepimiz ayağı kalktık. Efsa koluma girip "İyi görünmüyorsun." dediginde gözlerimi yine devirdim. "Farkında mısın bilmiyorum ama, dün resmen beni kovdun Efsa" dedim. Sırıtıp tepki vermeyince sırama oturdum. Batu Efsaya kaş göz işareti yapıp kendi yanına oturttu. Cenkte benim yanıma oturdugunda Doğu da arkada bir kızın yanına oturdu. En iyisi gitmekti, istenmiyordum zaten baksanıza. Dirseğimi sıraya koyup elimi başımın üzerine koydum, kalemle defterime ufak ufak çizikler atıyordum.
Efsa arkadan "Çıkışta bir şeyler mi yapsak?" dediğinde herkes onaylamıştı.
"Siz takılın, ben gelemem. Hazırlanıcakmışız" dedim. Sanki inadına yapıyor gibi gelemeyeceğimi bildiği halde diretiyordu kız.
.
Dersler yavaş yavaş geçmişti ve okuldan çıkıyorduk.
"Hadi ama kanka, sende gel ne olucak?" dedi Efsa. Biraz düşünüp başımı salladım. Anneme eve biraz gecikiceğimi mesaj atıp döndüm.
Cenk "Nereye gidiyoruz?" dediğinde Efsa'nın cevabı "AVM" olmuştu. Şaşırdınız mı? Ben hiç şaşırmadım da.
"Aşkım ne Avm'si Allah aşkına" diyip kolunun altına aldı Batu Efsa'yı.
"O halde, cafeye gidelim" dediğimde herkes bana döndü, yandan bir gülüş atıp ilerledim. Sahilin oradaki cafeye gidip oturduk. Canım garson gelince selam verip beklercesine bize döndü. Havalar ısınıyordu zaten git gide, bende portakal suyu istedim, Efsa ve Batu kivi isteyince Cenk'de portakal suyu istedi, Doğu adını bilmediğim birşeyi söyleyince bende onu es geçtim. Muhabbet ederken telefonumdan mesaj sesi yükseldi, herkes bana dönünce telefonu elime aldım.
Gönderen; İkiz Belası
"Neredesiniz lan, beni burada unuttunuz."
Hafif dudagımı ısırıp yanıt verdim.
Gönderilen; İkiz Belası
"Lan sende mi gelicektin? Senin geliceğini bilmiyorduk, 'Şamata Cafe'deyiz."
Mesajı yazıp telefonu bıraktım. Efsa "Ne oldu kanka?" dediğinde, Tekrardan mesaj sesim geldi.
"Azra kanka, neredesiniz diye soruyor." diyip tekrar telefonu elime aldım.
Gönderen; İkiz Belası
"Tahmin etmiştim zaten, kapının önündeyim. *yamuk ağız emojisi*
Telefonu masaya bırakamadan Azra yanımıza ulaşmıştı.
"Doğru söyle, sen ışınlanmayı felan buldun da bize mi söylemiyorsun" dediğimde hep beraber kahkaha attık. "Yok ikiz, takıldığım çocuğun yolunun üstüymüş. Kurtulmaya çalışıyordum çocuktan. Ay birde yılışık, Iyyy" diyip suratını buruşturdu.
Doğu gülüp yanındaki sandalyeyi çekti. Azrada gülümseyip yanına oturdu.
10 dakika sonra herkes kendi halinde takılmaya başlamıştı. Batu ve Efsa gülüşürken Doğu ve Azra milletle dalga geçiyorlardı. Cenk telefonu eline almış bakarken sandalyemi ona doğru çektim.
"Lan sen bari dışlama beni." dediğimde "Oyy." diyip burnumu sıktı. "Amk senin" dediğimde kaşlarını yapmacık bir şekilde çattı. O haline gülüp telefonunu çektim. Demek instagramda kız profili geziyor ha?
"Bu ne çirkinlik abi?" diyip eline verdim telefonunu. Gülüp bakmaya devam etti. Ay bir kapı pencere felan açın.
"Hadi kalkalım ya sıkıldım" dediğimde zaten saat 18.00'dı. Oha ne kadar oturmuştuk, ama olsundu.s
Herkes ayaklandıgında Doğunun koluna girdim. Herkes ayrı yürüyordu zaten. Onlardan biraz daha önde ilerleyince Doğu konuşmaya başladı.
"Kanka geçen gün Burak mesaj attı bana" dediğinde afalladım.
"Ne dedi?" dediğimde sesim fazlasıyla soğuk çıkmıştı.
"Ne diyecek işte, bizi sordu. Seni sordu." dedi. Beni nasıl sorar?
"Özledim oraları dedi, Antalya'daymış. Bir ara geleceğim dedi. Selamı var."
"Hah, birde utanmadan selam mı yolladı. Ya bu nasıl bir yüzsüzlük ya. Beni nasıl sorar ya?"
Kolumu omzuma attı ve kendine çekti hafifçe, "Sana bir şey söyleyeceğim, ama aramızda" dediğinde başımı salladım.
"Onun seni terketmesinde onu suçlu buluyorsun ama zorundaydı. Gerçekten bunu yapmasaydı kötü şeyler olabilirdi. Ve isteyerek yapmadı. O sana deliler gibi aşıktı."
O bunları söylerken gözleriden benden habersiz akan sıvıyı silmekle meşguldüm ben.
"O beni isteseydi, ne yapıp eder üstesinden gelir bunu başarırdı ve beni bırakmazdı. O bana aşık felan değildi, sadece çok iyi rol yaptı, fazla iyi."
"Rol felan yapmadı Afra, o benim dostumdu, hala da öyle. Bana herşeyini anlatırdı o. Böyle düşünme lütfen." dediğinde cevap vermedim. Ben yinede öyle düşünmeye devam edeceğim. Çünkü bana o, öyle inandırdı. Hayır birde anlayamıyorum, ben onsuzluğa tam alıştım dedikçe niye ondan bahsediliyor?
"Anladım Doğu, lütfen bir daha O'ndan söz etme bana. Ve hatta aradığında bile adımdan bahsetmesin."
"Afra, abartıyorsun. Onun bir suçu yok. Burak, ondan nefret etmeni İstemezdi."
"Ya siz beni anlayamıyorsunuz. O boktan herif yüzünden ben yıllarca acı çektim. Unuttum, ama sürekli yüzüme vurmanız bana onu hatırlatıyor. Benim geçirdiğim o zor günleri biliyorsun. Şimdi gelip bana ondan nefret etmen saçma gibi mânaları olan cümleler kurman o kadar saçma ki, bunları düşündüğüne inanamıyorum. Hâla onun yanındasın." dedim ve ardından yanağına bir öpücük kondurdum. Çünkü bizim evin önüne gelmiştik. Efsa&Batu ikilisine de vedalaşıp Azra ile birlikte kapının önüne geldik.
"Anahtarın var mı?" dediğimde ceplerini karıştırıp başını iki yana salladı. Benim de yoktu.
"Ne yapıcağız?" dediğinde
"İstersen zile basalım ikizim, annem evdedir belki" diyip gözlerimi devirdim ve zile bastım. Annem açtığında Azra'ya sırıtıp anneme sımsıkı sarıldım.
"Canlarım, yemek hazır. Siz ellerinizi yıkayıp gelin." diyince koşarak odama çıktım. Çünkü yemek.s
Odamın lavabosuna girip elimi yüzümü vs. yıkayıp "Sleep ∞" yazılı siyah pijamalarımı giydim. Saçlarımı da gelişi güzel at kuyruğu yapıp aşağı indim. Sandalyeme oturup önümdeki tabaktan yemeğimi yemeye başladım.
"Gününüz nasıl geçti canlarım?"
Anneme dönüp hafifçe gülümsedim, tam ağzımı açıcakken Azra sanki sadece ona sorulmuş gibi yanıtladı.
"Ya işte anneciğim biliyorsun beni, yine takıldığım çocuğu kullanarak benzinini bitirmek adına gezelim dedim, en uzak yerlere gidip ne yapacağız ki burda diyip geri dönmesini sağladım, en sonunda Afra'dan nerede olduklarını öğrenip oraya bırakmasını rica ettim. Sağolsun kırmadı." diyerek kıkırdadı ve suyundn bir yudum aldı. Ben ise ona 'iyice orospu oldun sen' bakışlarımı atıyordum. Neyse ki annem bana gülümseyerek döndüğünde dışlanmadığımı hissettim.
"Okuldan sonra bizimkilerle her zaman ki cafemize gittik işte anneciğim, her şey normaldi yani. Biliyorsun benim hayatım Azra'nınki gibi saçmalıklarla ve çocukluklarla geçmiyor." dediğimde masanın altından bir tekme yemiştim. Ufak bir çığlık atıp kaşlarımı çattım. O da bana dil çıkarıp önüne döndü.
Yemeğim bittiğinde tabağımı mutfağa taşıdım.
"Anne ben odamdayım." diye seslenip odama çıktım. Test kitaplarımı kucağıma alıp yatağıma fırlattım. Herşeyin tam oldugundan emin olup yorganımın içine girdim ve elime gelen ilk testi çözmeye başladım. Biraz sonra sıkılıp telefonu elime aldım. WhatsApp'a girip hepimizin oldugu gruba mesaj attım.
-rehber adları ile değil, normal adları ile yazacağım.-
Ben; Millet napıyorsunuz?
Efsa yazıyor...
Doğu yazıyor...
Efsa; Müzik dinliyorum
Doğu; Bugünki hatunu düşünüyordum kankalar *gözünden işeyen emoji*
Cenk; Test çözüyorum lan, valla kriz geçiricem. Sokucam derslere de testlere de.
...
Biraz daha konuşup tekrardan test çözdüm. Sonunda sıkılıp test kitaplarını tekrardan kucağıma alıp yanımdaki masaya koydum. yanımdaki lambayı kapatıp saati öğrenmek için telefonumun ekranını açtım. Saatim 01.34'dü gösterirken esnemeye başlarken, gözlerimde kapanmaya başlamıştı. Telefonumu komodinimin üzerine koyup yastığıma iyice gömüldüm.
Tam doğru pozisyonu buldum derken çişim gelmişti, kendime ve çişime sövüp ayağımı yere sürerek tuvalete gittim, çıktığımda tekrardan hiç başlamadığım uykuma dalıcakken telefonum titremeye başladı. Gece yarısında hangi gerizekalı arardı ki? Hiç ekrana bakmayıp telefonu saçma salak sesim eşliğinde açtım.
"Her kimsen bu saatte aradığın için seni çok kötü şeyler bekliyor olucak, çünkü uykucu bir Afra'yı kimse bu saatte aramaya cesaret edemez."Belki kısa olmuş olabilir ama kankam beni kötü bir şekilde tehtid edince korkudan bu kadar yazabildim.
Severim sizi :**
![](https://img.wattpad.com/cover/52066239-288-k944002.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbimdeki Kimse
Dla nastolatków" "Afra" dedi sakince. "Senin bu evde ne işin var?" Arkamı döndüm. Sesin sahibi tanıdık geliyordu. "Ama sen" dedim. Ve merdivenlerden gelen bir ses daha "Canım kim gelmiş?" İşte o an beynimdeki herşey bir anda silinmişti? Bu Olamazdı." **Küfür İçe...