-Alexis-
Siyah'ın hükümdarını izlemeye yoğunlaşmıştı. Haraketlerinden, davranışlarından ve bakışlarından bir anlam çıkarmaya çalışıyordu. Genellikle bu etkili oluyordu, bir kişiyi görür görmez karakter analizi yapabiliyordu ama bu siyah gözlerin altında yatan sırrı hiçbir zaman çözemiyordu.
Adreanna insanlara maske olarak kullandığı duvar ve buz gibi yüzüyle duruyordu. Kimseye güvenmediği apacık ortadaydı. Geçmişte yaşadıklarını hesaba katarsak oldukça normaldi. Bu gece yarısı 17 yaşını dolduracaktı ama duruşuyla çok daha olgun gözüküyordu.
Alexis bu geceyi düşündükçe tedirgin oluyordu. Gece yarısı gücüne kavuştuğunda farketmeden Alexis'e zarar verebilirdi ve nasıl bir güç olduğunu bilmediğinden Alexis ne yapacaktı? Hiçbir fikri yoktu.
Bu düşüncelerle boğuşurken Adreanna'nın avuçlarının rengi beyazdan yavaşça siyah'a doğru kararmaya başlamıştı. Adreanna'nın bu durumdan oldukça rahatsızlandığı ve acı çektiği belli oluyordu. Renk iyice karardığı zaman çantasını alıp okulun tuvaletine doğru koşup ellerini soğuk suya tuttu. Biraz rahatladığı belli oluyordu, avuç içleri simsiyah olmuştu. Bir süre sonra avuç içlerindeki renkler geçmişti, kollarındaki damarlar şişmişti. Alexis büyük şaşkınlık içinde olayları izliyordu, ne olduğu hakkında en ufak bir fikri yoktu. Bu... bu olamaz.
- Garaldina -
Alexis, yaptıkları barınaklarındaki odasından kraliçe'nin yanına gideli 5 dakika olmuştu fakat Garaldina hala konuştukları yerde duruyordu. Gözleri uzaklara dalmış, her zaman kafasını kurcalayan düşüncelerle uğraşıyordu. Tam yerinden kalkıp kapıyı açtı ve bir anda Vincent ile yüz yüze geldi. Bu durumdan rahatsız olmuştu ve Vincent onu bekliyor gibi durmuyordu.
" Alexis'e bakmaya gelmiştim? "
" Kraliçe'nin yanına gitti. "
" Yine mi? " Aslında Vincent'ın şaşırmaması gerekiyordu ama Alexis zamanının büyük bölümünü Kraliçe'ye ayırıyordu ve bu artık can sıkmaya başlamıştı. Kendi boyutlarında da bir sürü iş vardı ve ihtiyaç duyulduğu zaman Alexis ortalıkta yoktu. Şu kız gelse de Alexis ' in şu halleri son bulsa. Vincent'ın şaşkınlığı geçtikten sonra bir iç geçirdi. Garaldina yanından çoktan çekip gitmişti.
" Böyle davranmaya daha ne kadar devam edeceksin? " Sesi oldukça soğuk çıkmıştı. Vincent bile bu kadar soğuk çıkacağını düşünmemişti. Garaldina arkasını dönüp cevap vermeden bir kaç saniye Vincent'ı süzdü.
" Gerektiği kadar. " Vincent'ın cevabını beklemeden arkasını dönüp gitti. Vincent iyi davranılmasını hak etmiyordu. Onu kandırmıştı ve Garaldina 2. Şansı verebilen biri değildi. Kendi odasına doğru giderken Vincent'ı kafasından atmaya çalışmıştı ama odasının kapısına geldiğinde biri omzuna dokunmuştu.
" Bu kadar yeter! Bunu artık konuşacağız ve sende beni dinlemek zorundasın! "
- Adreanna -
Avuçlarının acısı azda olsa geçmiş, renkler kaybolmuştu. Ne olduğuna dair en ufak bir fikri yoktu. Kollarında damarları şişmiş patlayacak gibi duruyordu ve vücudunun her noktası çığlık atıyordu. İlk günden kötü bir izlenim bırakmak istemediğinden idareye gidip izin aldı. Eve gidip biraz uyumak istiyordu. Uyku her şeye çare değil miydi zaten?Odasına geçtiği zaman bir adım atacak gücü bile kalmamıştı. Kollarına baktı, damarları derisinin üzerine kadar çıkmış dokununca bile hissediliyordu. Bana neler oluyor böyle?
Yatağına uzanıp acıyı düşünmemeye çalıştı. Su gibi ağrı kesici içiyordu ve bunu azaltmaya çalışıyordu, ağrı bir süre geçmezse hap alacağına kendi kendine söz verdi. Arada bir kollarını kontrol ediyordu ve damarlarının aynı eli gibi renk değiştirmeye başladığını gördü. Bu sefer yanma hissetmiyordu ama renk koyulaştıkça ağrı artıyordu. Bu ağrı hiç gecmeyecek gibiydi, sanki ağrı haftalardır vardı. Renk iyice koyulaşıp siyaha geldiğinde çığlık atmamak için kendini zor tuttu. Siyahtan sonra renkler ve ağrılar bir anda geçmişti. İyice kafayı yedim ben. Kendi psikolojik sağlığından şüphe etmeye başlamıştı, internetten araştırmak için yatağından hızlıca kalktı ama beklediği gibi hiçbir sonuca ulaşamadı.
Hala tedirginlikle kollarına bakıyordu. Gördükleri halüsinasyon olabilir miydi? Evet evet halüsinasyondu, en azından bunun halüsinasyon olduğuna inanmak istiyordu. Aynada biraz kendini izledi, bir değişiklik arıyordu onu şu an deli olduğunu düşünmemesini sağlayacak bir değişiklik fakat her şey normaldi, fazla normaldi. Yapacak bir şey yoktu, öğlen yemeği yememişti ve kurt gibi açtı. Kendine sandviç hazırlamaya kalktı. Bıçağı almak için uzandığında bıçak ondan uzağa doğru kaymıştı. Bu kadarı da fazlaydı, iyice şizofreniye başladığını düşündüğü zaman biri arkasından ona sesleniyordu. Gayriihtiyari arkasına döndü. Döndüğünde uzun düz sarı saçlı ve yeşil gözlü, üzerinde açık gri tonlarında hırkası olan genç bir kız vardı. Bu nasıl olabilirdi?
" Adreanna... beni dinlemelisin. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BOYUT
FantasySıradan bir genç kızın başta normal ama sonradan anormalleşen yaşantısı. Adreanne'nın ismi bile adeta bu görev içindi. "Karanlık" onun kelimesi, "Siyah" ise onun rengiydi. Diğerlerinden farklı olduğu bariz ortadaydı, ilk bakışta bile belli oluyordu...