14/ HAYES GRIER

1.3K 67 27
                                    

Selam! Lafı fazla uzatmayacağım. Uzun süredir yoktum fakat yazasım geldi eheheh. Bu bölüm yine birine bir şey anlatıyormuşsunuz gibi yazıldı. Yani önceden de aynı şeyi yapmıştım zaten. Orada da dediğim gibi gününüzü bir arkadaşınıza anlatıyormuşsunuz gibi okuyun. Umarım hala bu konuda iyiyimdir :')) 

***

'' Hey! Bunun burada biteceğini mi sanıyorsun?'' 

dedim okul arkadaşım olup bana yarış teklif eden ve yarışı kazanan geri zekalı kumralşına. Kumralşını birinden duymuştum. Sanırım kumral ve sarışın arasındaki o ince çizgide takılı kalan bir çocuk için söylemişti arkadaşım. O zamanlar anlamsız gelmişti ama şuan da tabire cuk oturan bir şahıs vardı karşımda. Motorundan inip bana doğru yaklaştı yavaş adımlarla. Yanıma yaklaşmasına 2 adım kala kafasındaki kaskı havalı bir şekilde çıkartıp saçlarını savurdu sağa ve sola doğru. Sonra iyice yaklaşıp yüzünü yüzüme yaklaştırdı hafiften ve fısıltıyla konuştu, 

''Hadi ama güzelim, lütfen. Sana sadece dalgasına bir yarış teklif ettim sense bunu beklermişcesine atladın. Seni tekrar yenmek için fazlasıyla yoruldum. Ama mesela haftaya Çarşamba? O gün seni zevkle tekrar yenerim.''

Burada ona öylece bakmamı ve daha sonrasında bunu kabul etmemi beklediğini belirten oldukça cesur görünümlü bir gülüş takındı yüzüne.  Tam geri geri gidecekken tuttum yakasından ve sağlam bir yumruk geçirdim. Azda olsa yalpalanarak daha da geri çekildi. Onun canının acıması umurumda bile değildi. Hatta daha çok acımasını istiyordum. Yüzünün her milimini yumruklayarak yerinden oynatmak istiyordum. Gözlerinin mavisini morartarak ön plana çıkartmak sonrada sana kalıcı makyaj yaptım daha ne istiyorsun diyerek saatlerce onunla dalga geçmek istiyordum. Ve bunu istiyordum olarak bırakmamak için ondan gözlerimi ayırmadan hızla düşüncelerimden sıyrılıp ona doğru hızla ilerledim ve boyumuzu eşitleyen topukluların avantajını kullanıp kafasını dizime doğru vurdurdum. Aslında vurduracaktım yani gerçekten vurdurmak üzereyken ittirdi beni. Doğrusu beklediğimden güçlü çıkmıştı. Hızla itilmenin etkisiyle dengemi kuramadan düştüğüm taşların vücuduma yaydığı etkiyle acıyla inledim. Yanıma gelip diz çöktü. Bu sefer daha bir sinirli çıkmıştı sesi, 

'' Bana bak (isminiz), Senin kendinde bu hakkı nasıl gördüğünü bilmiyorum ama canımı sıkmaya başladın. Şuradan kalk ve git. Sana çarşamba bu saatte bir rövanş maçı verdim zaten, değil mi!''

Ellerimi çırparak yerden kalktım ve sinirle öfledim. O da benimle aynı hızda kalktı ve tam karşıma dikildi. Bana cevap bekliyor gibi baktığında teslim olup cevap verdim,

''Rövanşı şuan istiyorum!''

İyice bana sokulduğunda aslında bir kumralşın olmadığını saçlarına vuran güneşin etkisinde öyle bir şey ortaya çıktığını anladım.  Kahverengi hafif kıvrımlı saçları olduğunu fark ettim. Keskin yüz hatları yoktu ama içinde kaybolacağınız türden mavi gözleri vardı. Yani siz baktıkça bakmak isterdiniz ama ben o gözleriyle boya kalemi yapıp 5 yaşındaki çocuğun elinde eziyet çekmesini hunharca izlemek istiyordum. Sesiyle, kurduğum kötü kız planları bir anda beynimden uçup gitti, 

''Çarşamba günü yapacağımız yarış ödüllü olacağı için rövanşı şuan yapmıyoruz. Sen yine bana o aptal anlamıyorum bakışlarından atmaya başladın''

deyince karnına dirseğimi geçirdim. Ağzından hafif bir ah kaçırsa da aldırmayıp devam etti,

''Bak şimdi sen kazanırsan ben motorsikletimi hurdaya çevirip onun yerine tam 1 ay boyunca pembe, hello kittyli bir motorsiklete bineceğim. Tamam mı?''

Onu kafamla onaylayınca yine devam etti, 

''Ama ben kazanırsam bana bir öpücük bağışlayacaksın?''

O an kendime öylesine güveniyordum ki tamam deyiverdim. Uzattığı elini sıkıp hızla yanından ayrıldım. Kaskımı kafama geçirirken onu pembe motorsikletle hayal edip kıkırdadım kendimce. Sonra toparlanıp hızlıca gittim oradan.

Çarşamba günü:

Ben yarışacağımız yere geldiğimde onun çoktan orada olduğunu gördüm. Motorsikleti yanında durdurduğumda beni takmadı bile. Dürtükleyip Hayes diye seslendim. Zar zor kaldırdı kafasını telefondan. Bana ne var der gibi tek kaşını kaldırınca konuştum,

''E, hadi başlayalım. Şimdiden sabırsızlanıyorum seni pembeler arasında görmek için''

Heyecanla söyleyince Hayes bir anlığına gülümsedi sonra gülümsediğini fark edince hemen yüzünü tekrar asıp oturdu motorsiklete. Bu onun başlayalım deme şekliymiş, öyle demişti geçen hafta. Eliyle üçden geriye saydı ve sonra başladı yani. 

5 Tur Sonra

Kendime güvenerek girdiğim yarışdan boynum bükük çıkmıştım. Tamı tamına bildiğin 2 tur bindirmişti bana bununla. Onun alışık olduğum hareketlerinden uzak bir şekilde yarış sonrası motorsikletinden inince beni tebrik edip iyi bir yarış olduğunu söylemişti. Cezamı yapmamak için tam yarım saat oyaladım onu. İlk öpücüğümdü ve biraz saçma hissediyordum doğrusu. İlk öpücüğüm yumruk atıp, ölesiye dövmek istediğim bir adama gidecekti ama bir haftada ufacık bir şeyler değişmişti. Yani mesela ben bu yarışıda kaybettiğimi düşündüğümde hep onu öpmemin mükemmel bir fikir olacağını falan düşünmeye başlamıştım. Kabul ediyorum, bu yanlıştı ama. Olsun.. Hafifçe öksürerek başladı konuşmaya, 

''Artık sözünü tutacak mısın (isminiz)?''

Elimle bir dakika işareti yapıp ona arkamı döndüm ve derin bir nefes aldım. Olacaksa olsun artık deyip tekrar ona dönmek için hamle yaptığımda ona çarptım.  Bu sefer düşmedim ama tuttu belimden beni. Elimi omuzlarına atma gereği duydum bende. Biraz zaman kazanmak için konuşmaya başladım, 

''Bak gülme ama bu ilk öpücüğüm olacak Hayes. Yani zaman kazanmak için demiy--''

Ah aptalın tekiyim ben. Bu denir miydi? Ama lafım bölünmüştü. O yumuşak dudakları dudağımda hissettiğimde dünya durmuş gibi hissettim. Kalbim hızlandı ve içimde filler tepiniyormuş gibi hissettim bir an. Başım döndü birazcıkda. Hayes'e baktığımda gözlerini kapatmıştı. Bende gözlerimi kapatıp ona karşılık vermeye çalıştım yarım yamalak. Birbirimizden ayrıldığımızda hala öpüşmeden önceki pozisyonumuzdaydık,

''Hayes, ben ölecekmişim gibi hissediyorum. Böyle kalbim öyle hızlı çarpıyor ki oksijen fazlalığından kollarında gidecekmişim gibi geliyor. Böyle içimde bir şey uçuyorda çıkmak istiyor gibi bir his var. Hani telefonu yatarken yukarıda tutarsın da kolların uyuşur ya. Onun gibi. Hafif bi ağrı vardır ama acayip derecede iyi hissedersin ya. Bu ne hissi?''

Gülümsedi. HAYES GÜLÜMSEDİ. HAYES BANA GÜLÜMSEDİ. Ve bu sefer toparlamadı bile gülüşünü. Gülüşünü izlerken birden dudakları hareket etti. Daha sonra konuştuğunu anladım,

''Aptal kız, o his aşk. O his sevginin içinden çıkmak ve etrafını sarmak isteyişinin hissi. Cidden daha önce hiç mi yaşamadın bu hissi?''

Kafamı olumsuz anlamda salladım,

''Peki sen bunu nereden biliyorsun Hayes?''

Yüzünden ilk defa karşımdayken düşürmediği o gülümsesi iyice genişledi,

''Aynısını bende hissettim de daha demin oradan biliyorum''

 VERİ HEPİ SON 14 *-* 

Magcon ErkekleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin