" Kumkuuuuoooomm "
" Neeeeeğ "
" Bok "
" Ne var ya ? "
" içecekler diyorum. Ne içicegız biz orada? "
" kapının önüne koydum. Sen değerlinle konuşurken "
" Sensin değerli. "
Kumsalla tuhaf bir diyalog eşliğinde elimdeki ipleri piknik sepetine koydum. Aslında hepimiz yakında üniversiteye gidicektik ama bu ip atlamamiza engel değil. Değil mi?
"Bunlar ne Beste? "
" İip? "
" Napıcağız bunları? Hahshahahsafgfhs sakın ip atlayacağız deme. Bakıyım bi şunlara, valla atlama ipi lan bunlar. Besteciğim, canişkom, bebişim. Mal mısın kızım sen? "
Gözlerimi devirdim "evet ip atlayacağız " dedim ve tam o sırada kapı çaldı. Kapıyı açtım.
Kumsal " değerlin geldi bak " diye arkadan bağırdı. Buğra duymamış gibi yapıp;
" haydi hazırsaniz gidelim "
" Tamam geliyoruz " diyerek piknik sepetini aldım ve Kumsal ile evden çıktık. Berke, şöför koltuğunun yanında elinde telefon bizi bekliyordu. Arabaya bindiğimizde kafasını telefondan kaldırmadan
" Hoşgeldiniz kızlar "
" Hoşbulduk " dedik Kumsalla aynı anda. Kumsal hiç vakit kaybetmeden
"Bugün hangi kızlar var listende? " dedi. Berke'ye.
"Pezevenk miyim lan ben? Ders notlarını almaya çalışıyordum birisinden. "
Hepimiz şaşırdık. Berke ve ders notları? Birde ders notlarını almaya çalışması? Çalışmak? Ders? Berke? Dedim noluyo?
Şaşkınlığım geçince "bende ders notları var sana veririm." dedim.
"Söylesene o zaman " diyerek telefonu cebine koydu.***
Sonunda Berke'nin seçimiyle bir piknik alanı bulduk. Erkekler mangal malzemelerini almaya gidince, bizde Kumsalla masayı hazırlamaya başladık. Hazırladığımız masaya ikimizde uzun uzun baktık Sanırım tek eksiğimiz kuş sütüydü. Tam yerime oturacakken aklıma gelen şeyle küçük bir çığlık attım.
İPLERIM!
TOPLARIM!
YAVRULARIM!
Kumsal şok olmuş yüz ifademden ne olduğunu anlamış olacak ki;
" oyuncaklarını soracaksan arabadalar. " dedi
Bunu duyunca mutlu, mesut, bahtiyar oldum. Ve vicdan rahatlığıyla sandalyeme yerleştim.
Buğra ve Berke geldiğinde hazırladığımız masaya bakıp " Allah-u Ekber! " diyerek yumulmaya başladılar.
"Nopolom goborocoz oçlokton. "
Bu tuhaf cümle Buğra'dan çıkmıştı. Ağzında yemek varken konuşmuştu salak. Hepimiz onun mallıklarına alışkın olduğumuz için umursamadan yemeklerimizi yemeye devam ettik.
Kahvaltımızı yaptığımızda birbirine küsmüş pandalar gibi hepimiz yere serdiğimiz örtünün bir tarafına serilip, yemekleri sindirmeye çalışıyorduk.
Hepimiz bulutlara dalıp gitmişken yanımda bir kıpraşma hissettim. Çaktırmadan oraya doğru baktım. Buğra yanıma uzanmıştı. Onu gerçekten çok seviyordum. Saçmalamayin tabiki kankam o benim.
"Best? "
Bana "best " diye seslenmesini çok seviyordum. Hem ismimim kısaltmasıydı hem de " en iyi " anlamına geliyordu. Gözlerimi hafifçe kapatıp uyuyor numarasi yapmaya çalıştım. Hoş, hiç de yapamazdım ya neyse.
"Best? Besty? Beste? Beeessteeeğğğ?
Yine cevap vermeyince saçımdan bir tutam alıp yüzümde tuhaf şekiller yapmaya başladı. Benimle yakın arkadaş olanların bildiği bir şey varsa o da saçımla oynanmasına dayanamamdı. Buğra da bunu bildiği için sürekli saçımla oynar. -,-
"Beste uyuyamaz kii... Saçıyla oynanmasına dayanamaz kii... "
Bu sanat harikası ninniye dayanamayip güldüm.
"Uyuyoruz şurada dimi? " diyerek dalga aromalı bir sitem attım.
O saçımla oynayamaya devam etti."Yoo"
"Mangali ne zaman yiyeceğiz? "
"Yuh Beste. Daha yeni kahvaltı yaptık. Sonra ben niye kiloluyum? Sonra en iyi diet çayı hangisi? Sonra Türkiye neden- "
"Tamam ya sormadım bişey. "
"Atarlı pandacık"
"Sensin panda "
"Panda"
"Manda"
"Ve himaye "
Dediği şeyi anladığımda istemeden olsada kahkaha attım.
"Beni 8. sınıf anılarıma geri döndürdüğün için Sağol."
O da güldü. Ikimiz bir şey demeden gökyüzünü izlerken cırtlak bir ıslık sesiyle irkildik. Al işte gitti bütün havamız.
"Romantik dakikalarınızı bozduğum için özür dilerim Özür dilerim ama altıma yapmak üzereyim. "
Bunun üzerine Buğra ve ben hayvanca bir kahkaha attık. Ben kendime gelmiştim. Ama Buğra hala gülüyordu. Bir ara gülmeyi kesip,
"Arabada boş pet şişe olacaktı. Istersen getireyim. " diyip tekrar kahkaha atmaya başladı.
Kumsal göz devirip beni dürttü.
"Hadi kalk bana tuvalet bulalım. "
Söylenerek ayağa kalktım "Tamam gel gidelim. "
Tam gidecekken Buğra;
"Gelmeme gerek var mı? "
"Çok mu meraklısın Buğra? " dedi. Kumsal.
"Acayip, nasıl işiyorsun acaba? O kadar merak ediyorum ki! " diyerek gözlerini devirdi.
"Neyse gerek yok geliriz 5 dakikaya " dedim ve Kumsal ile gözden kayboluncaya kadar uzak bir yere gittik.
"Tamam yeter daha nereye kadar gideceğiz? Sıç işte şuraya. "
"Olmaz, iki adım daha yürüsen ne olur ki?"
Birisinin görmesinden korktuğu için hala ileriye doğru yürüyordu. Ağaçlar azalmaya başlamıştı. Uçurum kenarına falan geldik heralde .
"Kumsal uçurumdan aşağıya mi işemeyi planlıyorsun? "
"Ne uçurumu geldik mi o kadar? "
"Sabahtan beri yok şurada görürler, yok buradan gözükür, diye yer beğenmezsen tabii geliriz buraya kadar ."
"Off. Tamam şuraya sıçıp geliyorum. Bekle burada. "
Kumsal bir kaç uzaktaki ağacın arkasına doğru yürüdü ve ağaçliklarin içine girince onu artık göremiyordum. Onu beklerken telefonumdan instagrama girdim. Berke anında dördümüzün çekildiği fotoğrafı paylaşmıştı. Hepimiz çok güzel çıkmıştık. Fotoğrafı telefonuma kaydettim. Buğra ve ben yan yana dururken çekilmiştik. İkizimi kırptım ve duvar kağıdı yaptım. Çok güzel oldu. Uzun telefonun ekranına yani fotoğrafımıza baktım.
Ben telefona dalmışken Kumsal'ın çığlığıyla irkildim. Onun olduğu yere koşmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Friendship or Love
Teen FictionBuğra, Beste, Kumsal ve Berke Liseli sıradan öğrencilerin sıradışı hayatları.