*Demir'in ağzından*
Deniz hocaya olayları anlatırken Dolunay da adeta yavru köpek suratı yapıyordu. Her ne kadar salakça gelsede çok tatlıydı. O mavi gözleri daha da büyüyordu onun mavi gözlerine bakınca benim ona olan aşķımda büyüyordu
. Ama şaşırdığım şey beni hala tanımamasıydı..."Demiiir !"
"He güzelim ne oldu ?"
Laan ne yaptım ben !! Dolunay'a güzelim nedir yaa. İyice salaklaştım.
"Ya senin zeka geriye mi çalışıyor. Biz kavga ediyoruz sen güzelim diyorsun. Öyle önceden çıktığın kızlara filan benzettin sanırım !! Hem hoca sana sesleniyor"
"Ya şey ya eee. Ağızımdan kaçtı ya ama yalan değil de ben hayatım da hiç bir kızla çıkmadım bir kere !! Bu arada hocam ne diyordunuz"
"Diyorumki , artık ka-pa-yın çenenizi !!"
Hoca bunu bağırarak söylemişti ve ağzını ayırabildiği kadar ayırınca altın dişi parladı...
Deniz ve Dolunay bir anda kıkırdamaya başladılar. Ve Dolunay her zamanki gibi çok güzeldi.
Ve teneffüs zili çaldı. Tabikide Dolunay ve Deniz hemen gittiler.*Dolunay'ın ağzından*
"O neydi yaa. Güzelimmiş bu çocukta bir salaklık var. "
"Aynen o ne la öyle. Bu arada Şaziment'in.."
Deniz etrafına bakındı ve sözüne devam etti.
"Altın dişi çoh hojdur ama benana"
Ikimizde birbilerimize bakıp güldük.
"Şey kantine mi insek ?"
"Olur"
***
"Lan hadi ya son derste bitsin artık. "
"Dur hesaplıyım... 5 dakika kalmış. "
"Gene iyidir"
"Senin en sevdiğin hoca kim gız ?"
"Yani okuldan nefret eden biriyim biliyorsun ama genede seç diyorsaan.. Tabikide Hakan hoca"
"Ayn"
"4 dakikaaa"
Söz konusu okulun bitmesi filan olunca deliriyordum. Heleki Deniz o fena halde olmadığı sürece hasta olduğunda salaklaşıyordu.
"Üüç dakikaaa"
"Uf zaman niye bu kadar yavaş geçiyorkii ??"
"2 dakika'ya çok var uf. "
"Hocam ! Hazırlanabilirmiyiz ?? Tabi siz istemesseniz hazırlanmayız. "
"Daha kki dakika var. Ben iki dakika da beyinlerinize bir ton şey öğretirim devam"
"Yaaaa ! Aha iki dakka"
"Lan az dersi dinleyek bari belki zamanın çabuk geçmesini sağlar"
"Evet arkadaşlar o zaman x ve y nin yerini değiştirirsek ne olur bu konular çok kolay ortaokul soruları"
"Dıt dıt dıt buna bile yetmiyor beynim olmaz"
"1 dakikaa"
"Hocam 30 saniye filan kaldı artık hazırlansak"
"Hadi hazırlanın"
"Hayatımda böyle bir okul görmedim lan normalde sorduk diye geç çıkartırlardı"
"Aynen aman boşver ne güzel işte"
Deniz ile çantalarımızı hazırladığımızda zil çalmıştı bile.
Tam sınıfın kapısından çıktık ki bir el bileğimden tuttu. Bir amda durdum ve arkamı döndüm. Demir ?!
"Ne var ?!"
"Ya bir sakin ol sadece birşey soracaktım"
"Yoo soramassın izin vermiyorum"
Gitmeye çalıştım ama elimi sımsıkı turuyordu.
"Ya bıraak"
"Lan bırak lan kızın elini"
"Sadece bir soru"
Ben elimi çekmeye çalıştığımda o bileğimden sertçe çekti. Uzun süre konuşamadım. Yüzümüz o kadar yakındıki kalbim çok hızlı atıyordu.
O zaman elimi hafifçe bıraktı. Bende biraz uzaklaştım ondan yanaklarımın kıpkırmızı olduğuna eminim. Başımı eydim ve önüme gelen saçı arkaya attım. Başımı hiç kaldırmadan;"Ne sorucaksan sor artık" dedim.
"Beni gerçekten tanımadın mı ?"
"Ne ?!"
Bir amda başımı kaldırdım.
"İlkokuldan unuttun mu ?"
"Sen ? Demir Ulusoy musun ?"
Sesim çok az çıkıyordu. Hem utançtan hem de şaşkınlıktan olmalıydı.
"Evet"
Şimdi hatırladım da o çocukla uzun zamandan beri hem kavgalı hem de kardeş gibiyiz. Hatta bir keresinde malzemesine tekme attığımı unutmuyorum. Garanti kısırlık.
" Farkettiğine şaşırdım"
"Dalga geçme çok değişmissin "
"Ama sen hep güzeldin "
Kesin yanaklarım acı biber gibi kızarmıştı.
"Sağol"
Çok sessiz şekilde konuşmaya devam ediyordum.
"Biz gidelim artık"
Deniz'in elinden tuttuğum gibi merdivenlerden koşa koşa indim.
"Kızım o kim la ?"
"Ya sonra anlatırım çabuk anneni ara bana geliyorsun"
"Ya tamam dur bi arıyım o zaman"
"Tamam"
Duraksadım ve Deniz'in annesini aramasını bekledim.
"Alo anne şey ben bugün Dolunay'a gidicem biraz geç gelebilirim. Tamam. Görüşürüz"
Deniz telefonu kapattığı gibi koşturmaya devam ettik. Yolun yanına gelince bu sefer ben telefonumu açtım ve Mustafa ağabeyi aradım.
" Kızım kimi arıyorsun hadi gel otobüse binelim"
"Bak Deniz lütfen yanlış anlama ama sadece sus"
Mustafa ağabey'e hızlı gelmesini söylemiştim ve öyle yapmıştı.
"Bin"
Deniz bana şaşkın bir şekilde baktı. Sonra bindi.
Biraz arabada sessiz durduk. Ama tabikide sessizlik bozuldu.
"Dolunay sen yo-"
"Evet"
Biraz daha sessiz durduk ama yine sessizlik bozulmuştu.
"Peki niye bana söylemedin ?"
"Deniz lütfen"
"Ya niye kardeşin gibi gördüğün insana söylemedin ?!"
Biraz sessiz durdum ve konuştum.
"Çünkü seni kaybetmek istemiyordum. "
"İyide niye bu yüzden beni kaybedersinki"
Gözümden düşen yaşı Deniz görmüştü.
"Dolunay ?"
"Dolunay geldik"
Yüzümden düşen yaşı elimle sildim ve arabadan indik.
"Ooooha !"
"Herşeyi içeride anlatacağım gel"
İkimizde koşa koşa içeri girdik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecemdeki Dolunay'ım
Teen Fiction"Ben senin neyinimki ?!" Ben çığlık çığlığa bağırmaya devam ederken bir anda bileğimden tuttu duraksadım ve ona baktım "Sen benim gecemdeki dolunayımsın"