Multimedya : Nazlı
''Tamam Rapunzel. Sakin ol. Sadece filmin başlangıcındaki sesler.''
''Sakinim sakin. Birden çıkınca öyle.''
''Bak kolum hemen yanında. Korktuğunda tutarsın cimciklersin falan ama sakın koca salonda bağırayım deme. Rezil olmamak için kolumu feda ediyorum.''
''Hah. Ne korkacağım be?''
''Tabi canım.'' Maviş'im benim için kolunu feda ediyor. Ah canım benim ya. Filmin başları korkunç değildi. Gözüm açık izliyordum ama bir yerde aniden bir şey çıkınca ani bir refleksle Mavişin koluna girdim. O da bağıracağımı zannedip hemen ağzımı kapattı. ''Tamam mı? Geçtiyse çekeyim mi elimi?'' Tamam der gibi başımı yukarı aşağı salladım. Elini çekip gülümsedi ve filmi izlemeye devam etti. Dudaklarıma değdi eli. Bu dudaklarımı alıp takma diş gibi kavanozda saklayacağım artık. Sabah uyandığımda takarım. Yalnız elim hala onun kolundaydı. O takmıyordu, ben de çekmedim elimi. Öyle böyle zorluklarla filmi bitirdik ve salondan çıktık. ''Lan psikolojim alt üst oldu.''
''Filme girmek isteyenler sizdiniz kızlar.''
''Aman. Hemen bir laf sokma çabası. İnsan bir teselli eder gerçek olmadığını söyler.''
''Hahaha çok beklersin ikiz.''
''Öküz ikiz. Mete, Defne numaralarınızı alayım. Lazım olabilir.'' Mete'nin numarasını aldıktan sonra kaydetmesi için çaldırdım. Defne'yi de çaldırdıktan sonra yürümeye başladık. Artık eve gitme vakti gelmişti. Minibüse bindikten sonra eve gelince indik. ''Güzel gündü Rapunzel.''
''Alkışa gerek yok.'' deyip bizim kapıya gittim. Arkamı dönüp Mete'ye gülümsedim. Mal Batuyla Defne'de birbirlerine sırıtıp el salladılar. Eve girince hemen odama çıkıp pijamalarımı giyindikten sonra bir sigarayla çakmak aldım elime. Perdeyi ve pencereyi açıp yaslandım ve sigaramı yaktım. İçmeye başladım. Mete'nin perdesiz odasına bakarken kapısı açıldı. İçeri Mete girdi. Beni görünce o da pencerenin önüne gelip ''Sen sigara içiyor muydun?'' dedi. Yok içmiyorum yiyorum. ''Evet içiyorum gördüğün gibi.''
''Bilmiyordum.''
''Öğrenmiş oldun.''
''Nereden bileceğim ki zaten? İkimiz de birbirimiz hakkında pek bir şey bilmiyoruz.'' dedi. Sigaramdan bir fırt daha çekip üfledim. ''Zamanla ikimiz de öğreniriz.''
''Bence de.'' İçmeye devam ediyordum. Müstakbel sevgilim de mal gibi beni izliyordu. ''Ne var?''
''Bir şey yok.''
''Neden öyle bakıyorsun?''
''Nasıl içtiğine bakıyorum.''
''Peki.'' Bir süre öylece bana baktı. Sigaram bittikten sonra izmaritini dışarı attım. Hala bakıyordu. ''Yorulmadın mı bugün?''
''Tabii ki yoruldum.''
''Neden hala duruyorsun o zaman? Gidip yatsana rambo.'' Al işte ya. Bak şuna bak. ''Sensin rambo. Tipsiz rambo!''
''Vaay şimdi de tipsiz olduk. Hani Maviş nerede?''
''Rapunzel gidine o da peşinden koştu.''
''Doğru. Rapunzel. Tamam bundan sonra rambo yok. Maviş var, rapunzel var.'' Ya aşkım mal mısın tabii ki ikimiz varız.
''Aynen öyle.''
''Tamam o zaman. Ben artık yatayım. İyi geceler rapunzel.''
''İyi geceler maviş.'' Konuşmamız bittikten sonra ikimiz de içeri girdik. Ben de perdeyi sonuna kadar çekip camı açtım. Sıcaaak. Çook sıcaaak. Sonra sığır odama girdi kırmızı gören boğa gibi. ''Yavaş lan öküz! Ne var? Ne istiyorsun?'' Ayağa kalktım. Maviş'in izlediğini fark ettim ama takmadım.