Aynı okulda olmamıza rağmen ilk kez o gün gördüm,bu zamana kadar böyle hissettireceğini tahmin bile etmemiştim. Mavi gözlerinde umudu bulduğumdun.
'Sonsuza kadar seni unutmayacağım' lafının muazzam yakıştığıydın.En baştan yazmaya başlıyorum şimdi seni. O ilk günden.
9 yaşındaydım çevremdeki herkesten her yerden aşk kelimesini duyuyordum. Benim için o güne kadar hiç bir anlamı olmayan aşk. Okuldan çıkmış annemi bekliyordum o sırada annem yanıma yaklaştı elimden tuttu içimdeki annem gelecek mi,neden gelmedi korkusu kaybolu verdi,bir güven duygusu kapladı yerini. Yolda konuşarak eve giderken annem :
- bu gün amcanlara götüreyim seni bir kaç gün orada kal dedi.
Evet sevinmiştim çünkü kuzenlerimle çok iyi anlaşıyordum. Gittik saat 1 gibiydi sanırsam. Annem beni bıraktı ve gitti. Erkek olan kuzenimle daha iyi anlaşıyordum. Dışarı çıkıp oynayalım dedi bende tamam dedim yemek yiyip çıktık. Bir süre oynadıktan sonra sıkıldık. O bana benim arkadaşlarım var ama hepsi erkek ben onların yanına gidiyorum sende gel dedi. Bende takıldım arkasına o nereye gidiyorsa bende gittim. Bir kaç erkek vardı onların yanına gittik. Durdum hem utanıyorum hemde başka yapacak birşeyim yok eve gidersem canım sıkılacaktı. Bende hiç aldırış etmeden oynadım onlarla. Saçma sapan erkek oyunları işte. Sonra biri geldi o biri işte. Bize yaklaştı kuzenim ve arkadaşlarıyla konuşmaya başladı ben ona bakıp onu incelemekten ne konuştuklarını bile duymadım. Öyle bi duygu olamazdı. Öyle tatlılık. Deniz mavisi gözleri bembeyaz teni. Benimle de konuşur mu diye kendime sorduğum sorular. Kalbimin atışı.
Benimle konuşmadı. Dikkatini çekecek bişey yapmalıydım ama ne?
Kuzenime :
- bu kız kuzenini eve götür biz oynayalım dedi.
Kalbimden böyle soğuk bir rüzgar esti sonra ne olduğunu anlamadan ona 'sanane süt çocuğu' dedim.
Süt çocuğu..
Anlamını bilmiyordum ki,teni fazla beyaz olduğu için öyle söylemiştim :) mavi gözleri tenine o kadar çok yakıştığı için. Sonra bana sinirlendi kuzenime:
-bunu al eve götür dedim yoksa ona el kaldıramıyorum seni dövecem dedi.
Bişeyler yapmaya çalışırken herşeyi mahvettim. Kuzenimle eve geldik. Hiç aklımdan çıkmadı ki.
Sonra sabah hazırlanıp aşağı indik servisi bekliyorduk okula gidecektik. Servis geldi bindik Allahım yine o. Demek ki bu bir kaç gün birlikte okula gidip gelecektik onu sık sık görebilecektim. Oturdum oda ayakta duruyordu o an ona baktım hırkası turuncuydu kendime baktım benimde hırkam turuncuydu :)
Bi anda:
-bak ikimizin de hırkası turuncu dedim.
O da:
- aa evet dedi
Sonra ne konuştuk ne oldu tam hatırlamıyorum ama hırkalarımızı çıkardık o benim hırkamı giydi ben onun hırkasını giydim. O anki kalp atışlarımı bir daha bu güne kadar hiç duymamıştım. O günden sonra en sevdiğim renk turuncuydu. Mavi de benim için umuttu.
Şimdi bazı şeyleri çok büyük oldukları için yazamıyorum. Çok büyük bir adamın içinde dolaşıyorum. Daha yeni başladım ama devam etmekte hiç bu kadar zorlanmamıştım. Nasıl yazabilirim ki seni daha korka korka anlatırken. Dün gece içimde bir korku vardı ya ölüme hazırlıksız yakalanırsam? Korkuyorum. Ölmekten değil,kokusunu bilmediğim adamın kokusunu ciğerlerimde hissetmeden ölmekten..
Hırkada kalmıştık. Sonra tekrar kendi hırkalarımızı giyinmiştik. Okula gittik koştum merdivenlerden hızla çıkıp tuvalette hırkayı çıkardım hırkaya sımsıkı sarıldım. Sonra tekrar üstüme giyindim. İşte o zaman aşkın ne olduğunu hissetmiştim taa en içimde."Ve o bok kokulu tuvalette canım çıkana kadar ağladığım günleri de anlatacam.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
9 yaşımdın,yaşımsın.
Roman d'amour9 yaşındaydım ve 'seni seviyorum' demek,turuncu hırkalarımıza bakıp gülümsemekti. Sonra tekrar tekrar karşılaşmak için minik ellerimi açıp dua etmekti.