Ahmet Kaya

2. Bölüm

Genellikle Paris denilince insanın aklına ilk Eiffel Kulesi,  moda haftaları ve "ben Paris'e gittim" diyebilmek adına birkaç kare fotoğraf gelir.

Nedir bu Eiffel Kulesi, nedir bu battal boy demir yığını ?

Fransız Devrimi'nin Yüzüncü Yıl kutlamaları nedeni ile fuar kapısı olarak ve fuar bitiminde yıkılması planlanan, fakat popüler bir şeye dönüşen Eiffel Kulesi'nin yıkılma planından vazgeçilmesi üzerine,  Paris ile bütünleşmiştir.

Onca yol kat ederken Eiffel Kulesi'nin hayalini kurupta, benim orda Haksız yere öldürülen,  benim orda yıllarca Vatansız bir ömür süren,  benim orda rakıma meze olan şarkıların sahibi, bir kardeşimin mezarı var  ve dilimde onun için bir fatiha var diye düşünmez insan.

Sürgünde sona eren hayatları,  Çirkin Kralları, Özgün müziğin efendisini, Vay Şerefsiz ! Manşetlerini, çalınan hayatları hiç mi hiç düşünemez insan.

Ben Paris' e gitmedim daha yaşım ne ?
Ama ben Paris'te yaşanan acıları okudum, ben Paris'e sürgün edilen adamlara hergün bir duâ okudum ve bir gün yolum Paris'e düşerse ilk durağım şüphesiz Pere Lachaise Mezarlığı.  Ahmet Kaya, Yılmaz Güney beni bekler...

Haydi bir bakalım kim bu Ahmet Kaya.   "Vay şerefsiz" diye bir manşeti hak edermi ?  Etmez ama bakalım kim bu adam gibi adam...