..- NovaŞamba Casusu (6. gün)

1K 80 32
                                    

Beyazbarış grubunun gezegenimizi işgali öncesi, dünyanın son 3 günü kaldı.

İçinde hissettiği, beden denilen kabuğuna sığamayan delicesine bir öfkeyle, sekiz numaranın üstüne yürüyen Lux, onu köşeye sıkıştırdı. Ve ona, o anda aklından geçen tek soruyu sordu.

-Proksima'yı nerede tutuyorsunuz.

Sekiz numara, Lux'un, içtiği çaydan ötürü kapanan duygu duvarının yıkılışından dolayı duyduğu ilk şaşkınlığı üzerinden attıktan hemen sonra, yüzüne hakim olan şaşırmışlık ifadesi yavaşça yumuşamaya başladı. Ve çok kısa bir müddet sonra yerini büsbütün gülümsemeye bıraktı. Attığı kahkaha, evin duvarları boyunca yankılanıp, Lux'un kulağında çınladı. Bu, onun için tamamıyla beklenmedik bir durumdu.

-Bunu nasıl yaptın bilmiyorum ama, onu asla bulamayacaksın. Sahi, neden yanında getirdiğin kızlardan birinin Beyazbarış grubundan olduğunu söylemedin. Onun DNA'sı, bizim yaşayan doğurgan son dişimizin DNA'sını onarıp, ondan doğacak tüm çocukların doğurgan ve sağlıklı olmasını sağlayabilir. Ve ondan bunun için sentezlememiz gereken kök hücreleri nasıl elde edeceğimizi duymak istemezsin.

Bu sözler üzerine, sanki olabilirmiş gibi daha da sinirlenen Lux, sağ kolunu sekiz numaranın çenesinin altına yerleştirdi ve nefes borusuna baskı yapmaya başladı. Öyle ki bu durum biraz daha devam ederse, nefessiz kalan sekiz numara, bayılacağını biliyordu.

'Sana Proksima'nın nerede olduğunu sordum.' Lux'un sesi, her zamankinden daha soğuk ve netti. Eğer cevap vermezse, sekiz numara başına nelerin gelebileceğini biliyordu. Zira onunda çok iyi bildiği gibi öfkeli bir aşık, her şeyi göze alabilirdi. Yavaşça başını salladı ve gözlerini sıkıca yumarak Lux'a konuşacağına dair bir işaret verdi. Bunun üzerine Lux elini sekiz numaranın boynundan çekti ve onun derin birkaç nefes alması için üç saniye kadar bekledi. Ardından ateş çıkan dehşet verici gözlerini sekiz numaraya dikerek 'konuş' dedi bıçak kadar keskin ses tonuyla.

-Proksima'nın nerede tutulduğunu bilmiyorum, ancak, şayet hala yaşıyorsa, piramitte tutuluyor olabilir. Fakat sana naçizane bir tavsiyem olacak Lux, onu unut. Zira kendisini bir daha asla göremeyeceksin. Ve unutma Lux, burası Şangri-La, buradan kaçış yok.

Lux, Proksima'nın nerede tutuluyor olabileceğini sekiz numaradan öğrenir öğrenmez, evin içinden çıktı ve kendini bir anda Şngri-la'nın her biri birbirine benzeyen sokaklarından birinde buldu. Burası kesinlikle, eve ilk girdikleri sıradaki yer değildi. Kentin dümdüz bir arazinin üzerine kurulmuş olması hasebiyle de, Lux'un nerede olduğunu anlaması iyice zorlaşmıştı.

Kafasını havaya kaldırdı ve göğü aydınlatan ışığın nereden geldiğine baktı. Çünkü biliyordu ki, bu ışık, piramidin kapak taşından yayılıyordu. Ve ışığın kaynağına ulaşabilirse, piramide de ulaşabilirdi.

Sağ tarafında, binaların arasından ışıkların süzdüğünü fark etti. Şehrin bu kısmı, daha önce gördüğü kısımlarından oldukça farklıydı. Binalar o denli yüksekti ki, devasa Himalaya piramidi dahi, bu binalar arasında kayboluyordu. Işığı takip etmek, onun Proksima'ya ulaşması için tek şansı olabilirdi.

Işığın aralarından süzdüğü binalara doğru koşmaya başladı Lux. Arkasında, bu şehre ulaşmak adına başına gelen her türlü kötü yaşanmışlığı bırakırcasına koşmaya başladı. Proksima'yı önemsiyordu, ve onun başına bir şey gelmesine dayanamazdı.

Aralarından ışık süzen yüksek cam binalara ulaştıktan sonra, binaların arasındaki dar sokaktan geçti ve kendisini başka bir bilinmezliğin içinde buldu. Ve anladı ki, piramidin kapak taşı zannettiği şey, ışığın yansımasından başka bir şey değildi.

Güneş SavaşlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin