BİR

36 0 0
                                    

Derin'in patavatsızlığına katlanmaya çalışırken,ellerimi istemsizce yumruk haline getirmiştim. Azra'nın adet olduğu için eteğinin lekelendiğini alakasız bir biçimde anneme anlatıyordu. En sonunda dayanamayıp,
'Derin yeter. Patavatsızlığın lüzmu yok. Bu seni hiç ilgilendirmez alay konusu yapılacak birşey de değil.' dedim. Ve Derin alaycı sandığı gülümsemesini takınarak,
'Seninle tartışıcak seviyeye inemiyorum Helin. Kusura bakma.' dedi. Tam cevap verecekken annem,
'İkinizde susun. Hemen. Okula geç kalıcaksınız. Giyinin.' dedi. Derin'den önce davranarak oturduğum yerden kalktım ve odama çıktım. Üniformayı giydikten sonra tuvalete giderek dişlerimi fırçaladım. Derin'e olan sinirimi diş etlerimden çıkarmaya kalkmış olmalıyım ki sertçe bastırdığımdan dolayı diş etlerim kanıyordu. Ağzımı çalkaladım. Çantamı tek omzuma taktım ve hızlı adımlarla aşağıya indim. Müstakbel cicibabamın bana kendini sevdirmek için aldığı nacizade arabanın anahtarlarını aldım. Normalde asla kullanmazdım fakat arabada Derin'in kahrolası suratını görüp sinir kat seviyemi arttırmak istemedim. Kahvaltı yapmadan evden çıktım. Azra'yı almaya gidiyordum. Telefonumu aldım ve Azra'yı aradım.
-Alo ?
-Seni almaya geliyorum. Cicibabamın hediyesi ile.
-Yine mi Derinle kavga ettiniz ? Ben hazırım. Şimdi çıkıyorum.
-Tamam ben de yaklaştım.
Azraların görkemli villasının önüne geldim. Azra bekliyordu. Arabaya bindi.
-Günaydın
-Günaydın tatlım dedim.
-Se-sence dün ki olayı kimler öğrenmiştir ?
-Kimler derken Duruyu mu kastediyosun ? Öğrenmiş. Ama merak etme seninle uğraşanı mahvederim.
Tüm bunları konuşurken siteden çıktık. Okul yaklaşık 8 km uzaktaydı.
-Helin şu arkadaki araba bizi mi takip ediyor ?
Dikiz aynasına baktım.
-Paranoyak oldun sende Azra. Bizim okuldandır.
-Ben hiç görmedim de bu arabayı.
-Para bok olduğu için bazılarında. Değiştirmişlerdir.
100 metre sonra bir yol ayrımı vardı. Arkamızdaki araba önümüze geçti ve sola saptı.
-Bak,bizi falan takip etmiyomuş.
Yaklaşık 2 dakikalık bir mesafe daha gittik. Bir fren sesi otobanı inletiyordu. Virajdan dönen bir araba vardı. Ama bu o arabaydı o siyah araba. Yol ayrımından sola sapan araba. Azra'nın sesi beni kendime getirdi.
-HELİN DİKKAT ET !!
Var gücüm ile frene asıldım. Araba durdu. Bu sırada suratlarında maske olan iki adam arabaya doğru geliyorlardı. Koşmaya başladılar. Azra çantasından çıkardığı fondoteni kapıyı açmaya gelenin suratına üfledi. Koluna gözlerine siper eden adamın ayağına bastım ve testislerine bir tekme attım. Tam Azraya 'KAÇ!' diyecekken burnuma bir pamuk parçası tıkandı. Gözlerimi açtığımda küçücük bir kulübe de iki sırtsırta verilmiş sandalyenin birinde bağlanmış bir şekilde buldum kendimi. Azra da arkamda idi. O da bağlıydı. Ayaklarımdaki bağı gevşetebilmek adına hareket etmeye başladım. Yerde kırık cam parçaları vardı. Ama o iki adamdan eser yoktu. Ayağım biraz gevşeyince cam parçalarını spor ayakkabımın üstüne getirmeye çalıştım. Başardım da. Onu sandalyenin sol tarafına doğru attım ve Azrayı da kendimi de yere düşürdüm. Yan yattık cam parçasına uzanamıyordum. Azra burnu ile bana doğru itti. İpleri kesmek için bir yukark bir aşağı hareket ettirmeye başladım cam parçasını. Tam kesilmesede incelen ipden ellerimi sıyırdım Azrayıda çözdüm. Tam o lanet yerden çıkarken iki maskeli adam yine önümüze çıktılar. Geri geri çıkarken Azra'nın ayağı takıldı. Adam Azra'yı kaldırmak için yaklaşır gibiydi. Ama Azranın ellerini yere sabitledi ve üstüne yattı. Azra'ya tecavüz ediyordu. Adama olan gücümle saldıracakken diğer adam beni tuttu kurtulmak için debelensemde yapamadım. Azra'nın çığlıklarını bir kenarda dinliyor hiçbir şey yapamıyordum. Adam beni aldı. Bir kat aşağı götürdü. Kocaman bir buzdolabının içine koydu beni yaklaştı ellerimi sabitledi ve derime bir iğne sapladı. O an bayıldım. Uyandığımda buzluğun çalışmadığını anladım. Eğer çalışaydı şuan bunları düşünüyor olmazdım. Azranın çığlıkları sürekli tekrarlıyordu. Ve bu bir işkence gibiydi. İdam gibi. O an aşırı nefret doldum. Birden aşırı güçlü hissettim. Azra'ya bunu yapanlara bunu ödetme isteği kasıp kavurdu içimi. Kapıya hızla bir omuz attım. Kapı kırılarak yere düştü. Sinsi adımlarla ilerlerken elektrik kablolarını ve vanayı gördüm. Boruyu patlatamayacağımı düşündüm. Fakat tek bir tekmem ile su akmaya başladı. Kopardığım elektrik telleri ile beklemeye başladım. Elinde su ile aşağı inen adam geldiğinde,
'Enayi.' dedim. Ve kabloları tırmandığım yerden bıraktım. Çarpılan adama bakmadam koştum. Azra yerde yatıyordu. Adam orada duruyor ve bıçağı ile bir odun parçasını kazıyordu. Yanımda demir bir boru vardı. Kaldıramayacağım kadar ağırdı. Ama elinde bıçak olan bir adamın karşısına yumrukla dikilemezdim. Demiri kontrol etmek için uzandığımda sanki doğa üstü bir olay oluyormuş gibi kuş tüyü misalinde kaldırdım. Adama saldırırken adam arkasını döndü ve bıçağı bana sapladı. Nefesim kesildi. Demir elimden düştü. Öne doğru eğilmiş bir biçimde bir büklüm kaldım. Yere yığıldım. O sırada Azra'yı gördüm. Yerinden fırladı ve çığlık atmaya başladı. Çığlık ile orantılı bir rüzgar başladı. Beraberinde yıldırım ve yağmur. Adamın üstüne yeşil yapraklar uçuştu ve yıldırım,duyduğum son ses küçük kulübeye çarpan bir yıldırımın sesiydi.

İntikamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin