Bölüm 3
Son bir hafta içerisinde yaşadığım şokların haddi hesabı yok. Sanırım bu en büyük olanı.
"Kerem ?" diye büyük bir şaşkınlıkla ağzımdan çıkan sözün yanlış olduğunu Cansu hocanın bakışları sayesinde anlayıp düzeltiyorum. "Kerem Bey ?" diyorum genzimi temizleyerek.
"Merhaba Zeynep, Cansu Hanım buyrun lütfen." Bu koltukta görmeyi bekleyeceğim son insan Kerem sanırım. "Siz tanışıyor musunuz?" diye soran Cansu hocaya bakıyorum. Tam cevap verecekken Kerem benden önce davranıp "Sanmıyorum, adını duymuştum başarısından dolayı. Yoksa nereden tanışabiliriz ki ?" diyerek ikimizi de zor durumda kalmaktan kurtarmış oluyor. Bu dengesizliği neye borçluyuz?
"Anladım, Kerem Bey bir mahsuru yoksa bir şey sormak istiyorum size." Hiç beklemediğim bir kibarlıkla konuşan Cansu hocaya kayıyor gözüm. Kerem "Tabi." diye onaylayınca
"Sizin şirketinize okulumuzdan birçok öğrencimiz için başvuru yaptım. Yanlış bilmiyorsam sadece Zeynep'le görüşmek istemişsiniz. Özel bir nedeni var mı ?" diye sormasıyla merakla Kerem'in vereceği cevabı beklemeye başlıyorum."Dediğim gibi, Zeynep'in adını başarısından dolayı duymuştum birkaç kere. Geçen sene sınıfını birinci olarak bitirdiğini öğrendim. Şirket için en doğru seçim Zeynep'ti. Eğer Zeynep de kabul ederse onunla çalışmak istiyorum." Sırıtarak bana bakınca Cansu hocanın bakışlarını üzerimde hissettiğim için ben de mecburen gülümsemek zorunda kaldım. İkisi de benim cevabımı bekliyor, aklıma abim geliyor. Nedenini söyleseydi belki vazgeçebilirdim ama benim geleceğim için bu kadar önemli bir konuda bana sinirlenmesi doğru değil. Ama işin ucunda Kerem var, onunla geçireceğim koskoca bir yıl. Zaten abimle ne alakası olduğunu da merak ediyorum. Derin bir nefes alıp konuşmaya başlıyorum.
"Teklifinizi kabul ediyorum Kerem Bey, ben de sizinle çalışmak isterim." dediğimde yüzünde bir tebessüm oluşuyor ikisinin de. "O zaman hayırlı olsun." Kerem önce Cansu hocanın elini, daha sonra da benimkini sıkıyor. Turuncudan bu kadar ciddiyet beklemezdim doğrusu.
"O zaman izninizle biz kalkalım Zeynep, iyi günler Kerem Bey." Bana gözüyle kalkmamızı işaret ederek Kerem'in cevabını bekliyor. "İyi günler, görüşmek üzere Cansu Hanım. Görüşürüz Zeynep."
"İyi günler Kerem Bey." diyorum kendime şaşırdığım normal bir ses tonuyla.
Şirketten çıkınca Cansu hoca beni tekrar evime bırakmak istese de itiraz edip otogara gitmek istediğimi söylüyorum. Beni kırmayıp otogara getiriyor, ben de bu akşam için İzmir'e bilet alıyorum. Umarım Yağmur kızmaz.
Eve döndüğümde mecburen her şeyi anlatıyorum Yağmur'a. Neden böyle ani gideceğimi merak edecek çünkü. Abimin söylediklerini ve Kerem'i anlatıyorum."Zeynep bu nasıl bir şans sendeki, bir kısmını bana ver. İnanamıyorum ya, şimdi Kerem senin patronun mu olacak?"
"Evet, doğru mu yaptım bilmiyorum ama bir yandan abimin söylediklerine takıldı aklım."
"Yarın öğrenirsin Zeynep, merak etme. Caner sana kızamaz."
"Umarım." diyince elimden tutup kaldırıyor beni.
"Hadi gel bavulunu hazırlayalım." Başımla onaylayınca odama çıkıyoruz. Küçük bavulumu çıkarıp içine birkaç parça kıyafet koyuyorum, fazla kalmayacağım çünkü. Yağmur'a baktığımda bikinilerim arasında seçim yapmaya çalıştığını görüyorum.
"Canım abartma istersen, sadece birkaç gün kalıp döneceğim." dediğimde "Ne olur ne olmaz Zeynep, hem İzmir'e gidip denize girmemek olur mu hiç?" dediğinde daha fazla başa çıkamayacağımı anlayıp pes ediyorum. "Tamam, şu mavi olanı koy bari."