Arkadaşlar öncelikle bir açıklama yapmak istiyorum. Bir önceki hikayeme ara vermiştim, şimdi hikayeyi bitirdim ve yeni bir hikayeye başlamaya karar verdim. Kurguda ilerleyemedim, bölüm yazamadım. Gerçekten hepinizden çok özür dilerim. Umarım yine aynı okuma sayısına ulaşırız. Vote ve yorumlarda azalma olmaz. Anlayışınız için şimdiden teşekkür ederim. İlk bölüm olduğu için tanıtım bölümü gibi oldu. Biraz uzun, umarım sıkılmazsınız. Yorumlarınızı bekliyorum, iyi okumalaar😘
BÖLÜM 1
Yine her sabah olduğu gibi, penceremden sızan güneşin gözlerimi kamaştırmasıyla açtım gözlerimi. He bir de, Yağmur'un ısınmadan yapmaya çalıştığı sabah sporunun sonucu ortaya çıkan tiz çığlıklarıyla. Her sabah aynı şeyi yapıp bile bile canını yakmasına rağmen hiç vazgeçmedi şu huyundan, en azından benim tanıdığım kadar.
Her sabah rutinim olarak telefonumu elime aldım. Saat 11.16 Çok bildirim geldiğinden değil, okulların açılmasına az bir zaman kaldı.
Bu sene son senem, okuduğum bölüm gereği staj yapmam gerekiyor. Okulda iyi anlaştığım bir hocam var, başarılı bir öğrenci olduğum için her zaman hocaların değer verdiği öğrencilerden olmuşumdur.
Yanlış anlaşılmasın; en ön sırada oturan, gözlüklü, sürekli ders çalışanlardan değilim.Her neyse, Cansu hoca hep ayrıdır benim için. Bir öğretmenden daha çok bir abla gözüyle bakar bana. İki-üç hafta önce de staj yapabileceğim yerleri listeleyip birlikte seçtik. Bu işlerde benden çok daha bilgili olduğu için bu işi ona bıraktım.
Bazı şirketlere başvurduk. Hangilerinden kabul alırsam en iyi olanına gideceğim.
Başvurduğum şirketler bana geri dönüş yaptıklarında hiç vakit kaybetmeden Cansu hocaya haber vermem lazım. Çünkü en kısa zamanda şirkete de kabul edip etmediğime dair bir cevap göndermem gerekiyor.Bu arada ben Zeynep, Zeynep Gürel. 18 yaşında, lise son sınıf öğrencisiyim. Dinçer Kolej'inde okuyorum.
Babam, annemin bana hamile kaldığını öğrendiğinde beni daha annemin karnındayken terk edip gitmiş.
Bir abim var. Benden 2 yaş büyük, annemle birlikte İzmir'de yaşıyor. Ben lise için İstanbul'a gelince o da annemi yalnız bırakmak istemedi.Neden bilmiyorum, neden abim değil de ben. Neden abimi istemiş de beni istememiş.
Bazen abimi çok kıskanıyorum, ama beni ne kadar çok sevdiğini de iyi biliyorum. Hatta beni başkasıyla paylaşmak istemiyor, kıskanma derecesinde. Erkek arkadaşlarımı genellikle anlatmam ona bu yüzden. Zaten şimdiye kadar olan erkek arkadaşlarımı saysam bir elin parmaklarını geçmez.Abim sevdiğinde gerçekten sever.
Ama eski kız arkadaşından yediği o ağır kazıktan sonra kızlara yanaşmaz oldu, hayatına neredeyse kimseyi sokmadı. Zaten hayatında biri olsa da, hiç ciddi düşünmedi.Annem bana babamın yokluğunu hiç hissettirmedi çocukken. Bazen babamı özleyip ağlarmışım, annem bana havuçlu kek yaparmış. Anında unutup, ağlamayı kesermişim. Hâla havuçlu keke bayılırım.
Çocukluk arkadaşım var bir de, Berk. 18 yaşında, ama bir sene geç yazıldığı için benim bir sınıf altımda okuyor.
Annesiyle babası, o daha 5 yaşındayken ayrıldı. Annesiyle kalmayı tercih etti.Abimden ayırmadığım, hatta abimden daha yakın olduğum, kardeşim diyebildiğim birisi var hayatımda. Hem okul hem de ev arkadaşım, Yağmur.
Lise için İzmir'den İstanbul'a geldiğimde bana çok yardımcı oldu. Okulda tanışıp samimi olduk, sonra da birlikte bir ev tuttuk.