Üstümü değiştirip geleyim dedim
'-Gerek yok lütfen' tabi benim için hava hoş.Geçtik masaya ben kaput lupur daldım yemeklere,günün yorgunluğu tabii..Kendimi onun yanında çok çok rahat hissediyorum.Yani tek arkadaşım o.Yalnız olmak zor.İşlerim de yoğun gidiyor,yorgun zamanlarımdayım bu aralar.Ama Göktuğ bunların hepsini silip atabiliyor.Buralara yeni geldiğimde tabiiki yolum ilk olarak kütüphaneye düştü.Tanıştık,kaynaştık.Öyle bir kaynaşma ki bana evi taşımamda çok yardımcı oldu.Tabi benim tabağım bitti.Ona baktığımda ise daha ağzına bir lokma dahi atmamıştı.Bana bakıyordu ama öyle bildiğiniz türden bir bakmak değil.Göktuğ'u ilk defa böyle görüyorum belkide.Hani benim kütüphanede nefesim kesilmişti ya hah öyle!Anladığım kadarıyla oldukça sinir bozucu çünkü durduğum yerde çıldırıyordum.Sert bir şekilde;'-Bana öyle bakma kızım sinirden ne yapıcağımı bilmiyorum açıklama istiyorum senden!'dedi.Manyak.Ne olduğunu gerçekten anlamadım ve omzumu silktim.O adam dedi''-ben gördüm seni,tanışıyorsun dimi o adamla niye öyle baktın ki ona bana niye öyle bakmıyorsun neden'' dedi ve 5-6 kez sayıkladı bunları.''-seni bu kadar severken(tam orada sesi titredi ve tekrarladı)seni bu kadar severken beni nasıl hiçe sayabildin.O an.Tam o saniye Göktuğ'un bana bambaşka şeyler hissetmesi kalbime saplandı.Sadece her gece gördüğüm kötü bir rüya olsun diledim.Olmadı.Göktuğ hâlâ karşımdaydı ve ağlıyordu.İşte o zaman da ben kendimde değildim,soğukkanlılıkla evden çıkmasını söyledim,anlamadı delirtti sonunda vurmaya başladım.Ama ona değil mermere.Onu gördükçe daha da ağladı.''-ben gidersem mermere vurmaya son vericekmisin,nolursun'' yavaşça geri çekildim sonra,oturdum kanepeye.Göktuğ kapıya doğru ilerlemeye başladı ve çıkmadan son kez baktı o kıpkırmızı gözleri beynime kazındı sanki.