Ahh!
Aklından neler geçiyor yemek sözcüğü geçince.
Bakma bana öyle anlamadım mı sanıyorsun?Baklavalar, börekler, kızartmalar neler neler.
Belki de hepsi gözünün önünden bir film şeridi gibi gelip geçti ve sen ağzından salyalar aka aka o görüntünün ardından baka kaldın.
E hani kilo verecektin?
Ne oldu o iş?
Ah tatlım, senin şu beslenme alışkanlığını en baştan ele almamız gerekebilir.
Şimdi sana şunu ye, bunu yeme demeyeceğim. Tabi şimdilik. İlk önce bilinç altına inmeli ve değişikliklere oradan başlamalıyız.
Belki de o iştahla yediğin yemekleri sen değil bilinç altın yiyordur.
Şimdi aklın karıştı değil mi? Gel ben sana şu olayı baştan bir anlatayım.
En çok ne zaman yemek yiyorsun? Televizyon izlerken mi? Yoksa psikolojik olarak duygularını doruklarda yaşadığın zamanlarda mı?
Eğer ikinci seçeneği seçtiysen bilinç altın duygularını yemek yiyerek bastırıyor olabilir.
Bunun bir diğer adı da duygusal açlık.
Çok sevindiğin bir zamanda çikolatayla kendini ödüllendiriyorsun yada çok üzülüp sinirlendiğinde tatlı krizine giriyorsun ya hani.
Bunları neden yapıyorum? Diye hiç düşündün mü?
Kendini çikolata yiyerek ödüllendirmek yerine başka bir yöntem ile de ödüllendirebilirsin. Mesela güzel bir kitap yada çok isteyip de alamadığın her neyse onu alabilirsin.
Çok sinirli veyahut üzgün olduğun zaman hırsını yemekten değil de zavallı yastığından çıkarabilirsin. Ee, yastık olmak bunu gerektirir. Yeri geldiğinde ona sarılıp ağlıyor hatta içini döküyorsan, yeri gediğinde de ona yumruklarınla anlatabilirsin derdini. Yastıklar belki de bizim en sadık dostlarımızdır. Tıpkı kitaplar gibi. Yastıklar bizi sessizce dinler, kitaplar ise bize bizi anlatır bu defa biz susarız. Aralarındaki tek fark budur işte. Biri susar, biri susturur.
Konu nereden nereye geldi değil mi? Sen beni okumaya devam et. Bak daha neler neler konuşacağız seninle.
Nerede kalmıştık?
Evet hatırladım. Tabiki de konumuz yastığı dövüp dövmemek değil şaşkın şey. Senin bilinç altının yediği naneler.
Bilinç altı denilen olay çok karmaşık bir olay ve benim malesef o kadar şatafatlı bir bilgi dağarcığım yok. Zamanla olacak inşallah.
Şimdi canım benim, ilk önce şunu kavramalı ve o lanet olası bilinç altına kodlamalısın. Kodlamalısın ki daha fazla sana yemek yedirerek yalandan avutmasın.
Yemek yemek bir alışkanlık veyahut ödül ceza yöntemi değil. Yemek yemek sadece günlük yaşantımızı sürdürebilmemiz için bir ihtiyaç.
Ve sen sadece ihtiyacın olduğu zaman, ihtiyacın kadar ye yeterli.
Yani üzgünken, mutluyken yani hangi duygu durumunda olursan ol, yemek yiyerek değil de başka yöntemlerle de duygularını kontrol altına alabilirsin. Haydi sana yeniden birkaç tavsiye vereyim.
✔Arkadaşınla alışverişe çık yada gez dolaş.
✔ Güzel bir yürüyüş yap, bisiklet sür.
✔İçindekileri boş bir kâğıda yaz ve eğer yazdıkların kötü şeylerse o kâğıdı gözlerinin önünde ateşe ver.
✔Kimsenin olmadığı sessiz bir yere gidip avazın çıktığı kadar bağır çağır.
✔ Sevincini sevdiklerinle paylaş.
✔Yemek yemek sadece anlık mutluluk getirir unutma.
✔Ve o bilinç altına benden çok selam söylemeyi de ihmal etme.
~~~~~~~~~
Herkese merhaba :)
Hem sizleri bilgilendiceğim hem de kişisel gelişim kitabı tadında bir kitap ile sizlerleyim. Yeni kitabımızı beğendiniz mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİYET MACERAMA KATILIR MISIN?
Non-FictionDiyet ile ilgili kitaplara bakarken beni buldun ve okuyup okumamak arasında gidip geliyorsun. Üstelik, diyet hakkında milyonlarca yazı ve kitap okumuşken. Şimdi diyeceksin ki, bu kız kaç kere diyet yapmış ama sonu hep hüsran. İşte, beynimizde b...