1.Bölüm

33K 1.6K 258
                                    

"KARŞILAŞMA"

Çoğu zaman hayatımızda neler olacağını, zamanın neler getireceğini tahmin edemezdik. Hatta bazen öyle şeyler olurdu ki, hayatınızın baştan sona değişir ve sizin bu değişeme ayak uydurmaktan başka seçeneğiniz kalmazdı.

Ben Asminay Akman,

Kısaca oradan oraya savrulan kız.

--

Yolun kenarına konulan bir bankta oturuyordum. Hava -10 dereceydi, ancak soğuk bana pek işlemiyordu, alışmıştım ne de olsa. 

Oturduğum yerden insanları izliyor ve aslında yalnızca bir dünya değil; binlerce dünyanın olduğuna bir kez daha şahit oluyordum. 

Mesela bir kadın, kocası olduğunu düşündüğüm bir adama vuruyordu ve işte, şimdi de gömleğini yırtmıştı. Kalabalığın ortasında olmaları kadını etkilemiyor gibi görünüyordu. Hemen ilerisinde ağlayan bir çocuk duruyor ve eliyle marketi işaret ediyordu. İstediği bir şey vardı, belliydi. Ancak annesi ona almayacağını söylüyordu, elleriyle de düşüncelerini anlatmak istercesine hareket ettirse de bu çocuğu ikna etmiş gibi görünmüyordu. Biraz daha ileride bir grup erkek müzik çalıyordu. Tam anlayamıyordum, sesleri buraya ulaşamadan arabaların korna sesleri arasında yok oluyordu. Çevresinde oluşan kalabalığa bakılırsa, oldukça iyi söylüyor olmalıydılar. Yüz ifadelerinde de belli oluyordu gerçi, kendilerini müziğin ritmine kaptırmışlardı. Ve onlarca telefonla konuşarak acele eden insanlarla doluydu cadde. Her birinin yetişmesi gereken yer vardı.  İşleri, evleri, belki randevuları... Hayat buydu. Her zaman bir yere yetişmemiz gerekiyordu. Kaçırmamamız gereken fırsatlar, geç kalınmaması gereken umutlar vardı.

Derin bir nefes alıp, insanları incelemeyi sürdüreceğim sırada telefonum çalmasıyla, elimi cebime sokup titreyen telefonu çıkardım. Arayan arkadaşımdı, acele etmeden telefonu açtım.

Ancak belli ki onun bir acelesi vardı. Henüz alo bile demeden, "Asminay Akman, geç kalıyorsun! Buraya gel artık. Seni bekliyoruz!" diye bağırdı.

"Tamam," dedim mırıltıyla. "Bir kaç dakikaya oradayım."

Telefonu kapattıktan sonra çantamı omzuma taktım ve yerimden kalktım. İşte şimdi bende koşturan insanların arasına karışmıştım.

Bu yıl, üniversitemin son senesiydi. Stajyer olarak bazı şirketlere gönderiliyorduk ve benimde şansıma da daha önce stajyer öğrenci kabul etmeyen bir şirket düşmüştü. Xierdan şirketi, kimsenin ayağına kolay kolay gelmeyecek bir fırsattı, biliyordum. Ancak oraya gidiyor olmak beni geriyordu. Güzel fırsatlar her zaman kötüye doğru ilerlemişti hayatım boyunca. 

Bu kadar iyi bir fırsatın kötü sonuçlanması beni gerçekten hayal kırıklığına uğratırdı.

Xierdan şirketi bir çok ülkede adı geçen bir ilaç şirketiydi. Başarıları taktire şayandı, şu ana kadar insanlar için çok fazla şey yapmışlardı.

Aslında gerilmeme gerek yoktu, çünkü Türkiye'nin CEO'su tuhaf bir adamdı. Hakkında hiçbir şey bilinmiyordu. Onun ana şirketten geldiğini söyleyenler vardı. Ama buna inanmamız için hiç bir neden yoktu. Hem bunu düşünmek akılda çok büyük bir soru işareti çıkarırdı, neden ana şirkette çalışmak varken buraya gelmişti? Şüphesiz ana şirkette çalışmak çok daha avantajlıydı. Bundan dolayı bu fikri ortaya atan insanın tamamen uydurduğunu düşünüyordum. 

Şirketin önüne geldiğimde hızla arkadaşlarımın yanına doğru ilerledim. Aybüke biraz sinirli duruyordu. Beni gördüğünde sinirinin biraz daha arttığını anlamak için yalnızca yüzüne atmanız gereken bir bakış yeterdi, "Asminay! Neredesin sen? Geç kalıyorsun!"

K--Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin