29.Bölüm

2.1K 157 37
                                    

Kaldırım kenarına oturup, ellerini başının arasına aldığında usulca yanına gidip oturdum. Başını kaldırmamıştı, muhtemelen benim geldiğimi anlamıştı.

Bende dizlerimi kendime çekip, başımı koydum. O konuşuna kadar konuşmayı düşünmüyordum. Sadece yalnız olmadığını bilmesi şu an için bana yeterdi.

Arada önümüzden geçen arabanın sesi dışında sokakta hiç ses yoktu. İstanbul'da sessiz bir sokağa hasrettim ama şimdi bu sessizlik beni boğuyordu. Gürültü çıksın da içimizde ki fırtına dinsin istiyordum. Gerçi nasıl bir fırtına dindirirdi bu acıyı, hiç düşünemiyordum.

"Ne yapacağım ben..." diye fısıldayan Ejder'e döndüm. 

"Sevgi bu. Senin tartıp biçeceğin bir konu değil. Üstünden geçip gitmek zorundasın."

"Bu kabul edebileceğim bir şey değil Asminay," dedi sessiz ama net bir sesle. "Sen buna sevgi dersin ama ben diyemem. Yanlış bu."

"Aşık olacağın..." dediğimde, beni durdurdu. "Evet, seçemezsin ama bu onun doğru olduğunu göstermez. Rabbim buna yanlış demiş, ben nasıl doğru derim. Elbette taraf olduğum şey dövelim, yakalım, yıkalım, hastanelere kapatalım değil. Rabbim benden bunu da istemedi. Ne olursa olsun söz konusu insan canı olduğu göz ardı etmemeli kimse." sesi gittikçe kayboluyordu sanki.

Onu anlıyordum. Yani her şeyi anladığımı söylüyordum fakat bunu gerçekten anlıyordum. Ejder'in böyle bir tepki vereceğini de biliyordum, onun düşündüğü kötü şeyler değildi. O insanlara parazit gibi davranılması gerektiğini asla savunmazdı. Hatta bir noktada karşı bile çıkardı.

O yalnızca inançları doğrultusunda bunu kabul edemezdi. Asla edemezdi.

"Üşüyorsun," dediğinde, "Önemli değil," dedim. Şu an sen daha önemlisin.

"Geri dönelim," deyip kaldırımdan kalktı ve itiraz etmeme rağmen beni de kaldırdım. Bir adım önümden yürürken elimi sıkıca tutuyordu sadece.


Sonunda eve vardığımızda Tamer ve Yağız dört gözle bizi bekliyorlardı fakat Ejder onları hiçe sayarak konuşmadan odaya geçmişti.

Bunun üzerine ikisi de bana döndüğünde sıkıntıyla nefes verdim. "Durum fecaat. Ejder tamamen dağılmış durumda. Ona ne der de toparlarız hiç bir fikrim yok."

"Denecek pek bir şey yok," dedi Yağız. "Bunu aşacak. Her şekilde. Aşmak zorunda."

"Sence Jared tamamen sırt çevir mi? Yani onu iyileştirmek mevzusunu öylece geride bırakır mı?"

"Mümkün değil," dedi Tamer bu sefer. "Barlas kendini toparladıktan sonra Jared'in mevzusunu çözeceğine eminim. Evet çok dağıldı, şok oldu, belki paramparça oldu. Ancak yılların getirdiği dostluk duygusunu kenara fırlatması mümkün değil. Jared'le muhatap olmaz, suratına bile bakmaz artık ama meseleyi çözecek. Onunda, Alec'in de." Omuz silkti, "Çözünce intihar edebilir belki." dediğinde Yağız kafasına sertçe vurdu. Çok makbule geçmişti. Ellerine sağlık.

Tam konuşacağım sırada Ejder tekrar dışarıya çıktığında elinde ceketi vardı. "Ben laboratuvara gidiyorum, ilacı değerlendireceğim," dediğinde hepimiz hareketlendik. Bize hiçbir şey demeden yürümeye devam etti. Aceleyle peşinde çıktığımızda araba almak yerine yürümeye başlayınca Tamer beni hafiften ittirdi, "Kocan senin o. Senin yalnız bırakmaman gerek. Biz yürüyemeyiz."

Yağız'da ona katıldığı nadir anlardan birinde olacaktı ki konuşmak yerine sadece gözlerini kaçırmıştı.

Pekala. Öyle olsun.

K--Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin