" Oyun"

22 1 0
                                    


" İyi misin?" dedi Kayra. Kaç saattir üstüme titriyorlardı. Korkmaya başlamıştım. Sanki üstüme canlı canlı toprak atıyorlardı da bende yavaşça o açtıkları çukura çöküyordum. Ölüyordum...

" Lütfen artık bunu sormayın." Dedim ve derin bir nefes aldım. " Nasıl sormayalım Deniz. Birden yüzün kirece döndü ve titriyordun. Gözlerin balkondaydı ve oraya baktığımızda hiçbir şey yoktu. Sahi ne gördün?" dediğinde Sude, oturduğum koltuktan kalkarak odama doğru ilerledim. Arkamdan gelinin kim olduğu umurumda değildi. Zaten tek kalmam gerektiğini söyleyip banyoya girecektim. Kapımı açıp arkama döndüm ve Seçil'e tek kalmak istediğimi söyledim. Biliyorum beni merak ediyorlardı ama bunu söyleyemezdim. Herhalde beni deli zannederlerdi. Banyoma girip üstümdekileri çıkararak duşlumun altına girdim. Sıcak su vücuduma deyince titreyerek altında durdum. Saçma gelebilir ama o çocuğu gördükten sonra bedenim buz kesmişti. Ondan sıcak su titretiyordu bedenimi. Bir nevi iyiydi aslında. Yavaşça yere çöktüm. Bacaklarım soğuk fayansa deyince üşüdüm ama sıcak su hemen ısıttı beni yeniden. Korkularımız vardır ve bu korkularımızı dışa vurmak istemeyiz. Çünkü korkularımızı dışa vurmak güçsüzlüğümüzü ortaya koyar. Bunu herkes böyle düşünüyor ama ben öyle düşünemiyorum. Bence korkularımız tıp ki ağlamak kadar cesaret istiyor. Nasıl birisinin yanında ağlayınca utanırsınız, korkularınızda da utanırsınız işte. Ben ise tam tersine. Başkasının yanında ağlamak cesaret ister düşüncesiyle korkularımızı da cesaret kefesine koydum. Korkularınızı azda olsa belli edin. Yoksa canınızı acıtırlar. Bunları dememin sebebi az önceki çocuk. Çok korktum onu evimde görünce. Bana o kadar yakınlaşabilir ki belki de öldürür. Belki de şuan şu banyoya girip beni utancımdan gebertir. Olabilir!

Birden kapının vurulma sesiyle yerimden sıçrayıp kapıya döndüm. Kapının arkasından Kayra " Denizcik çıkacak mısın artık?" dedi bende hemen ayağa kalkıp " Çıkıyorum." Dedim ve bir kere şampuan yaparak banyomdan çıktım. Dolabımdan iç çamaşır ve pijamalarımı alarak giyindim. Saçım ıslak olduğundan dolayı havlunun yardımıyla suyunu alıp saçlarımı ördüm. Yatak yorganımı kaldırıp içine girdim ve üstüme çektim. Ne kadarda soğuktu yatağım. Isıtacak bir annem, saçlarımı okşayacak bir babam ve bana korktuğunda sarılacak bir kardeşim artık yoktu. Ne kadar yalnızım desem de yalan sayılırdı. Çünkü şu içerdekiler bana yeri geldiğinde ailem yeri geldiğinde ise arkadaşım oluyorlardı. Tıp ki şuan üşüdüğümü hisseder topluca yatağıma doluşmaları gibi. " Kaç yıldır yatağını ısıtmıyoruz?" dedi Polat. Nasıl sığdığımızı bilmiyoruz ama sarılarak ısındığımızı biliyorduk. " 4-5 sene olmuştur." Dedim ve daha çok sarıldım Polat'a. O kadar sıcaktı ki kolları. Sanki bir soba getirmişlerde seni yanına oturtmuşlar gibi. Hatırlıyorum da annem eskiden sobayı yakar bizi banyo yaptırdıktan sonra oturttururdu önüne. Çok sıcak tutardı. Hele Güneş'in oracıkta kıvrılarak dizime yatarak uyuması. Eşsizdi...

" Özlemişim harbiden." Dedi Kayra ve o da Seçil'e sarıldı. Seçil'in hayatı uzaktan iyi görünürdü fakat yaşadığı çok kötü şeyler vardı. Mesela tecavüz edilişi gibi. O zaman Kayra, Mert ve Polat o adamları bularak işkence ettiler sonrada polise teslim etmişlerdi. Bir tek ona biz sarılabilirdik. Korkudan başka kızlara bile sarılamazdı. Psikolojisi bozulmuştu ve bunu düzelten ise Mert'in annesi olmuştu. Her şeyi annesine anlattı ve bu olayı bedenen unuttu. Fakat ruhen asla unutamazdı! Düşünsenize o sakladığınız, herkesten koruduğunuz namusunuz bir ekmek almak için markete giderek kaybetmek çok kötü bir şey. Seçil o zaman babasına hep " Baba korkuyorum... Şu devirde namusumu kaybetmekten korkuyorum." Diyordu. Başına gelmişti...

" Hadi artık uyuyalım." Dedi Mert ve herkes gözünü kapatarak uykuya daldı. Ben hariç. Hala aklımdaydı o çocuk ve çıkmakta bilmiyordu. Yanımda bir kıpırdanma hissedince başımı Polat'ın omzundan arkaya çevirerek baktım. Seçil sayıklayarak elini savuruyordu. Kâbusun tam ortasında kurtulmaya çalışıyordu. Yavaşça kollarımı kollarına koyarak sabitledim. Bu seferde bacaklarıyla tekme atarcasına kuvvetlice gerip geri eski haline getiriyordu. Bacaklarına oturarak engelledim ve herkesi uyandırdım. Mert Seçil'in halini görünce direk odamdaki şifonyerin üstünde duran su bardağını alıp suyu yüzüne boşalttı. Birden gözlerini açtı ve ağlamaya başladı Seçil. Mert kollarını ellerimden kurtarıp sarıldı. " Geçti Seçil. Geçti..." dedi Mert ama hiçbirimiz olanları anlamıyorduk. " Ne oldu Mert?" dedi Kayra ve Seçil'e baktı. " Bazen kâbuslarına tecavüz sahneleri girer ve bunu 3. Şahıs olarak izlerler. Buda psikolojilerini güçlendirmelerini aksatır. Yani az önce kendini gördü. Hem de en kötü şekilde." Dedi ve saçından öptü Seçil'i. Hala ağlıyordu ve titriyordu. Elleri bacaklarını kenetlemiş bir şekilde Mert'e sığınıyordu. Sude ise sessizce ağlıyordu. O da o zamanlar benim de başıma gelebilirdi düşüncesiyle yıkılmıştı. Ben ise yine güçlülüğü seçmiştim. Biraz daha iyi olduğunda yeniden uykuya dalarak sabahı bekledik.

Tek Fark: Harf Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin