Selam :)
Uzun zamandır yazdığım bu hikayeyi hazır olduğumda paylaşmak istemiştim ve şuan huzurunuza çıkarıyorum umarım sizde en az benim kadar beğenirsiniz .
Çok sevgiler xMiley Cyrus-Stay ile okuyun, biterse başa alın.
-Molly-
Sadece ayakkabılarımdan çıkan sesi duyabileceğim kadar boş olan sokakta yürümeye devam ettim. Cebimden çıkardığım sigaranın ucunu yakarak dudaklarıma götürdüm. İçime derince çektiğim dumanı yavaş yavaş soluduğumda geldiğim uçurumun eşiğine oturdum. Ayaklarımı sallandırdığım yer ucu bucağı görünmeyen bir uçurumdu. Belki şu soluduğum nefes birkaç dakika sonra son nefesim olacaktı, kim bilebilirki...
Gözlerimden akmak için savaş veren gözyaşlarımı ilk defa serbest bırakarak hızlı hızlı yanaklarımdan süzülmelerine izin verdim. Sigaramın son nefesini de çektiğimde parmaklarım arasındaki izmariti uçurumdan aşağıya bıraktım ve ne kadar çabuk gözden kaybolduğunu izledim. Aynı bir yıldız gibi birkaç saniye içinde gözden kayboluyordu. Gözümün önüne ilkokul yıllarım geldi, bana çıkma teklifi eden çocuğun kafasına turta fırlatmıştım...
Ayağa kalkarak derin bir nefes alarak bir adım daha ileri, uçuruma bir adım daha yaklaştım. Atacağım tek bir adım sonra aynı bir yıldız gibi gözden kaybolacaktım ve buna hazırdım. Ağzımdan kaçan hıçkırıklar gözyaşlarımı hızlandırıyordu. Gözlerimi kapatarak özgürlüğe, mutluluğa bir adım atmak için ayağımı kaldırdım. Hıçkırık seslerim yankı yaparken adımımı atacağım sırada belime dolanan parmaklar buna engel oldu. Arkama baktığımda daha önce hiç görmediğim ela gözlü çocuk bana sıkı sıkı sarıldı.
"Sen beni öldürmeye mi çalışıyorsun? Seni tutmasam beni bu dünyada yanlız bırakıp gidecektin..."
Hıçkırıklarımı gizlemeye çalışırken daha çok artıyordu. Kim olduğunu, beni nerden tanıdığını bilmesem bile kollarımı bana sarılan ela gözlünün boynuna dolayarak başımı omzuna gömdüm ve gözyaşlarımın siyah deri ceketinden akmasını izledim. Gözlerimi gözleriyle kenetleyerek gülümsemeye çalıştım.
"Ben bir uçurumun kenarındayım."
Yavaşça yanağımı okşadı.
"Seni tutmasam yok olacaktın"
Umursamazca gülümsemeye devam ettim.
"Ben bundan haftalar önce yok oldum ki zaten."
Uçrumdan bacaklarımı sallandırarak oturduğumda tam yanıma aynı benim gibi oturdu.
"Bana sadece bir gece ver Molly, eğer güneş doğana kadar sana söyleyeceğim şeyler kararını değiştirmezse güneş doğduğunda beraber atlayacağız bu uçurumdan."
Parlayan gözleri beni ikna edemeyeceğini bilsem de ona biraz olsun zaman ayırmam için beni teşvik ediyordu, başımı yavaşça olumlu anlamda salladım.
"Pekala ama sadece güneş doğana kadar süren var."
Gözleri elanın en açık tonuna bürünmüştü. Dişlerini ortaya çıkararak gülümsediğinde elimin tersiyle gözyaşlarımı sildim. Boğazını temizledi ve uçurumdan aşağıya bakarak konuştu.
"Hiç birine onun belki asla seni sevemeyeceğini bildiğin halde aşık oldun mu?"
Alayla güldüm.
"Hiç aşık olmadım desem inanır mısın?"
Şaşkınca bana baktı.
"Birine aşık olduğunu kendin bile anlayamazsın bazen. Aşk hem bencillik, hemde sonunu düşünmemektir. İnsanın en boşlukta olduğu zaman birden karşısına çıkar aşk. Çoğu zaman bir pişmanlıktır, hayatında yaşadığın en güzel, en tutkulu pişmanlık..."
Gözlerimle temas kurduğunda yüzünü inceledim. Gür ve sık kirpikleri sanki Tanrı tarafından tek tek özenle indirilmiş gibi kusursuzdu. Yüzüdeki kirli sakalları ona sert bir hava katsa da gözlerine baktığımda ne kadar acı çektiğini ve hâlâ da acı çekiyor olduğunu görmem zor olmuyordu. Başımı omzuna yasladım ve sigara kokusu sinmiş kazağının kokusu içime çektim.
"Bir insan nasıl hiç aşık olmaz diye kendi kendine sorduğunu biliyorum. Belki korkuyordur kalbi, üzülmekten, kırılmaktan, paramparça olmaktan korkuyordur..."
Kolunu etrafıma doladığında konuştu.
"Aşktan korkmak birgün aşık olacağın gerçeğini değiştiremez. Korkma, sadece kalbini dinle ve birşey yapmak istiyorsan sadece yap, sonunu düşünme."
İlk defa birisinin kokusunun üzerime sinmesini istiyordum. O parfümle karışmış mentollü sigara kokusu sanki cennet gibi kokuyordu.-Yazarın anlatımı-
Aşkın ne demek olduğu dahi bilmeyen bir kız ilk defa tanımadığı bir yabancının kokusunda huzur buluyordu. Aslında bilmiyordu genç kız, o koku hem sonsuzluğu hemde sonu olacaktı. Şuan mutlu muydu yoksa mutsuz mu onu bile bilmiyordu...
Genç çocuğun içindeki korku çok fazlaydı, genç kızı bir daha göremeyecek olma hissi bile onu öldürmeye yetebilirdi. Sadece güneş doğana kadar vakti vardı genç çocuğun, ya kalbinin bir parçası değil kalbinin tamamı olan bir kızla sonsuz olacak, ya da yine o kızla son olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Befour (z.m ff)
De Todo"Kokunu içime çeke çeke saçlarını okşayarak omzunda uyuduğum geceleri asla unutamayacağım ela gözlü çocuk."