GİRİŞ

52 4 6
                                    

Umarım keyfli bir hikaye olur sizler için :)


"Bıktım artık senden de kendimden de, ben artık bu birlikteliği taşıyamıyorum, yoruldum!.. Neden bu kadar değiştiğini anlamak mümkün değil!.." diyerek isyan ediyor, kocasının yüzüne dahi bakmadan küçük odanın içinde çıldırmışçasına, eline gelen her şeyi dağıtıyor, diğer yandan ise, "Lanet olsun sana!" diyerek bağırıyordu. İçinden gücü yettiğince haykırmak, isyan etmek, bol kepçeden ağlayıp, küfretmek ruhunun ağırlığını hafifletmek istiyordu.

"Beni anlamıyorsun, ben geleceğimizi kurmanın bu şartlarda mümkün olamayacağını anlatmaya çalışıyorum!" diyerek yanıt verdi, Doğan.

"Geleceğimiz bizim elimizde, bir başkasının parasında ya da gücünde değil. Mesleklerimize başladığımızda her şey yoluna girecekti... Ne yazık ki sen, mesleğini bile yapmak istemeyen, geleceği ciddi olarak düşünmeyen, asalak yaşamak isteyen biri olup çıktın... Ben yalnızca sevgini, sadakatini, hoşgörünü istedim. Senin için tüm zorlukları göze almıştım, hatta alışık olmadığım bir yaşam biçimini bile seninle yaşamaktan zevk almış, senin varlığınla mutlu olmuştum fakat sen bunların hiçbirini anlamadın, görmezden geldin, beni yok saydın, gururumu ayaklar altına almamı istedin..."

Sözlerinin sonunda boğazının düğümlendiğini, sesinin çıkmadığını fark etti artık bu olanlara anlam veremiyordu.

Doğan ise her zamanki gibi susarak bu tartışmada ben yokum dercesine köşedeki yerine oturdu. Aslında onun için bu tartışma anlamsızdı ve Minis son zamanlarda iyicesine çekilmez olmuştu. Onun yapmak istediklerini bir anlaya bilseydi, şimdi ne bu tartışmayı yaşıyor olacaklardı, ne de bu sefaleti çekiyor... Anlamıyordu! Anlamayacaktı!

Minis, hırsla Doğan'ın yanından ayrıldı. Çünkü tartışma sonrası uyguladığı suskunluk eziyeti daha çok canını acıtıyordu. Odasına girdi ve yatağının tam ortasına oturdu. Kafasını geriye doğru yaslayıp, dizlerini kendine çekerek iki koluyla dizlerine sımsıkı sarılmış vaziyette bir süre bir noktaya bakarak hiçbir şey düşünmedi. Kendine geldiğinde ise artık her şeyin bittiğinin farkına vardı. Aklının bir köşesinde ise Doğan'a duyduğu o müthiş aşk vardı. Ondan nasıl vazgeçebilirdi? Onun için her şeyi kaybetmeyi göze almamış mıydı? Tüm bu düşünceler içinde yanağından aşağıya süzülen damlalara engel olamıyor, kendi kendine, "Ben bunları hak etmedim!" diye mırıldanıyordu.

Gözlerini kapadı, o müthiş, hayatının dönüm noktası olarak gördüğü güne gitti.





BELKİ BİR GÜNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin