BÖLÜM 15

408 21 13
                                    

Kısa bir aradan sonra tekrar birlikteyiz.

Medya: Gizli kurtumuz.

Birbirimize bakakaldık. Bir süre daha birbirimizi izledikten sonra kendime gelmek için kendime çimdik attım. Ayıldım tabi ki de kendime çimdik atınca. Sonra kendimi Kuzey'in yanına giderken buldum. Aynı şekilde Kuzeyde benim üzerime doğru geliyordu. Sanki vücudumu başka biri kontrol ediyor gibiydi. Kuzey ile aramızdaki mesafeyi kapattıktan sonra bir anda sert bir şekilde öpüşmeye başladık. Kuzey ellerini bacaklarıma götürüp okşamaya başladı. Bende ellerimi Kuzey'in kaslı vücudunda gezdirdikten sonra boynuna doladım. Kuzey ile nefesimiz kesilene kadar öpüşmeye devam ettik.

KUZEY'İN AĞZINDAN....

Dudaklarımız birbirimize kenetlenirken, vücudumu yakan bir ısı bedenimi sardı. Onunla bu kadar yakın olmak beni bütün hücrelerimle birlikte etkiliyordu. Durmak imkansızdı. Durdurmaya çalışmak daha da imkansızdı. Elim vücudunda dolaşırken, altındaki teni alev alev yanıyordu. En az benim kadar ısınmıştı vücudu. Kendimizden geçmemiz doğru değildi. ormanın içinde tehlike altında olabilirdik. Dudaklarımı dudaklarından ayırır ayırmaz bir ok hızla aramızdaki bir karışlık mesafeden geçip, sağ yanımızdaki ağaca saplandı.

Sol yanıma döndüm ve bir tepenin üzerinde bir sürü avcı ellerinde ok ve yayla dikiliyorlardı. Telaşla Mira'ya döndüm.

"Mira Koşşş!!!" dedim ve tekrar kurt haline dönüşüp hızlı hızlı koşmaya başladım. Mira da vampir gücüyle koşuyordu ve ona yetişmeye çalışırken kendimi fazlasıyla zorluyordum. Mira'dan bir metre bile aramızda mesafe bırakmadan yan yana koşuyorduk. Öyle hızlıydık ki, kalbim patlayacak kadar gürültülü bir şekilde atıyordu. Kaslarım bir gerilip, gevşiyordu.

Birden bir düzineden fazla avcı yolumuzu kesti ve ne olduğunu anlayamadan öylece kalakaldık. Arkamızdakilerden de bir kaçı bize yetişmişti. Avcılar oklarını gerdiler ve üzerimize doğrulttular.

Mira: "Ben bunları hallederim." dedi, elini yumruk yaptı ve avcıların üzerine düşünmeden yürüyüp hızla yumruk savurdu. Birkaç tanesini daha ilk yumrukta haklayınca, avcılar oklarını onun üzerine fırlatmaya başladılar. Hepsinden mükemmel hızı sayesinde sıyrılıyordu. Tek bir yara bile almadan dövüşmeye devam ediyordu. Bende arkası dönük bir avcının bacağına dişlerimi geçirdim. bacağından oluk oluk kan akmaya başlayınca, Mira bize doğru döndü ve dişlerini gösterdi. Boşluğuna geldi ve avcı sert bir darbe yapıp onu yere düşürdü. Hızla kalktı ve o avcının okunu alıp boğazına sapladı. Adamın boğazından akan kanlar onu acıktırmış gibiydi. Uluyarak onu uyardım.

Mira: "Kuzey! Sen git ben hepsini öldüreceğim." dedi.

Ama bunu yapmıycamı biliyordu. Çünkü onsuz hiçbir yere gidemezdim. Bütün hızımı kullanıp, ona yardım etmek için avcılara saldırmaya başladım. Birinin fırlattığı ok, omzumdan küçük bir yara açarak acımasına sebep oldu. Dişlerimi çıkardım ve hırlamaya başladım. Gerindim ve koşarak üzerine çıkıp, adamı yere devirdim. Dişlerimi boynuna geçirmeden önce bana korku dolu bakışlarıyla bakıyordu. Bu beni daha da öldürmem konusunda arzulandırıyordu. Dişlerimi düşünmeden boğazına sapladım. Dişlerim boynundaki eti delip yararken kendimi daha güçlü hissediyordum. Arkamızdan gelenler de yetişince, adamın üzerinden kalktım ve düşünmeden üzerlerine yürüdüm. Mira benden daha hızlı davrandi ve tekme tokatla 2 tanesini yere serdi. Git gide daha kalabalıklaşıyordu. Mira'nın gücünün yavaş yavaş azaldığını uzaktan anlayabiliyordum.

Mira: "Kuzey gidelim buradan çabuk ol!" Tam koşmaya hazırlanırken, bir avcı sıkıca onu tuttu ve yere serip üzerine çıktı. Mine çiceği tozundan savurup, onu boğmak isterken, arkasından koşup başımı sırtına çarpıp adamı yere devirdim. Mira yerden hızlıca kalktı.

X: "Şuna da bakın, avcılar ormanımı basmış!" dedi bir ses ve arkama döndüğümde, bizi takip eden kurt karşımdaydı. Onu sadece ben duyabiliyordum.

"Sen kimsin?"

X: "Merak etme yardım edeceğim size! hadi ne duruyorsun saldır!" dedi ve hırlayarak avcıların arasına dalıp, onlara saldırmaya başladı.

MİRA'NIN AĞZINDAN...

Bizi takip eden kurt yine belirdi ama bu kez bize yardım ediyordu. Kim olduğunu bilmiyordum ama sanırım o da avcıları biz kadar sevmiyordu. Hepsini parçalara ayırıyordu acımadan. Avcının biri saçlarımdan sıkıca tuttu ve çekmeye başladı. Sinirlendiğimi hissediyordum. Dişlerimi çıkarıp boynuna sapladım ve kanını içime çekmeye başladım. Bütün damarlarım bana teşekkür ediyor gibi canlandı. Kanını içtikçe güçleniyordum. Bayılacak gibi olunca kolundan sıkıca tuttum ve etrafımda döndüre döndüre ileriye fırlatacaktım ki kolu kopup elimde kaldı. Adamın bedeni yerde sürüklenip en az 20 metre uzağa fırladı. Kuzey bana bakıp bir kere uludu. Sanırım içinden gülüyordu. Benim de güleceğim geldi o an.

Sona kalan 6 avcıyı da ikişer ikişer paylaşıp, içlerini dışlarına çıkaracak kadar deştikten sonra gelen rahatlamayla çimlerin üzerine attım kendimi. Tanımadığımız kurt hiç durmadı ve tekrar ormanın içine koşturup, gözden kayboldu. Kuzey dönüşüp yanıma uzandı.

Kuzey: "Çok yorucuydu." dedi. Ona hak veriyordum, ne kadar güçlü olsam da yorulmuştum sanki biraz. Kolumu başımın altına koyup, ona doğru döndüm. Gökyüzüne bakıyordu. ne zaman bu kadar yakın olduk diye geçirdim içimden.

"Evet ama stresimi attım."

Kuzey: "haha gördüm adamı elinde çevirip, kolunu kopardın."

"Saçlarımı çekmeseydi o da." dedim, omuz silkerek. Biraz gülüştük. Artık eskisi gibi soğuk ve itici gelmiyordu. Birlikte çok yakındık hatta bunu öpüşerek resmileştirmiştik bile. Yine de içimde bişeyler hissediyordum. Garip şeyler. Ona karşı..Yanındayken heyecan basıyordu, kelimeleri seçerken zorlanıyordum falan. Belki de saçmalıyorum bilmiyorum.

Kuzey: "O kurtadam kim olabilir acaba? Buralarda bizden başka birilerinin olduğunu bilmiyordum."

Dikkatimi dağıtmayı başarmıştı. Ben de kim bilmiyordum. "Evet acaba kim? Bize yardım falan da ettik. Ben az biraz tanıyorsam kurtadamlar karşılıksız iyilik yapmazlar dimi? Yani sen öylesin." dedim, gülerek. Dalga geçtiğimi anladı ve o da güldü.

Kuzey: "Bilmiyorum belki de sadece iyi bir insan olduğu için yardım etmiştir. Yine de onun sayesinde hayattayız diye düşünüyorum. Bir teşekkür etsek iyi olurdu."

"Boşver, şimdiye çoktan inine gitmiştir bile." der demez, altında uzandığımız ağacın dallarından biri kıpırdamaya ve sarsılmaya başladı. Ne olduğunu anlayamadım. Vücudum gerildi ve yerimden istemeden de olsa doğruldum.

Kuzey: "Kuştur ya rahat ol!" dedi. Ama içimde bi yerde kuş olmadığını biliyor gibiydim sanki. Sonra birden, ağacın dalından yere bir şey atladı. Elinde oku olan genç bir avcıydı. Oku gerdi gerdi ve beni hedefinde tutar gibi yapıp, Kuzey'e çevirdi ve düşünmeden oku fırlattı. Havada yakalamak için elimi kaldırdım ki, yetişemeden, Kuzey'in sol göğsüne saplanmıştı. Birden acı dolu bir bağırma duyuldu. Kuzey'in sol göğsünden kanlar boşanıyordu. Oluk oluk süzülerek akıyordu. Sinirle ayağa fırladım ve avcının boğazından sıkıca tutup, 180 derece çevirdim ve kırılan boynunun sesini işittiğimde, yere yığıldı.

Koştum ve Kuzey'in başını, dizlerimin üzerine koydum. "Oku çıkaracağım, sakın kıpırdama olur mu?" dedim telaşla. Oku çekmeye çalışırken elimden sıkıca tuttu.

Kuzey: "Mira kurtboğan sürmüşler ucuna. Sapında da mine tozu var sakın dokunma!" dedi, acıyla inleyerek. Yerde kıvranıyordu. Kanı yerde küçük bir birikinti oluşturmuştu bile. Bir şey yapmam gerekiyordu. Acıdan deli gibi kıvranıyordu ve arada çığlık atıyordu. Onun attığı çığlıklar kulaklarımdan girip, kalbime kadar indi. Benim de canım yanıyordu sanki o bağırdıkça. Bir şey yapmazsam ölecek!

Yeni bölüm haftaya..






Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 27, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yasak Aşkım   (ARA VERİLDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin