Genç kız düştüğü yerden kalkınca karşısındaki, camla kaplı odada kocaman bir makine vardı. Dışarıdan görünüşü dişçilerdeki koltuğa benziyoe diye düşündü ama daha çok metal ve eziyet aletleri vardı. Arkadan iki tane ajan geldi ve genç kızı kollarından tutup camlı odaya götürdüler. Arkalarından kel, 30-40 yaş arası görünümlü çok ciddi -neredeyse hiç gülmeyen- bir adam geldi. Masa gibi şeyin başına geçti. Ajanlar, genç kız sıkıca bağladıktan sonra makinenin yan taraflarıma geçtiler. Kel adam konuşmaya başladı. "Ihm. Öncelikle ben Ajan Folter. Evet şimdi sana birkaç tane soru soracağım. Yalan söyleyecek olursan burdan görebilir ve sana istediğim kozu uygulayabilirim. Yani kısaca yalan söylemek yok. Başlıyorum. Tam adın?" Genç kız hiç itiraz etmeden konuşmaya başladı. "Iris de Fiona Pierce."
"Yaşınız?"
"23."
"Kardeşiniz ya da ağabeyiniz-ablanız falan var mı?"
"Bu soru mu? Az önce birkaç tane Shield ajanı kardeşimi alıp götürdü!" Ajan şaşırmıştı. Çünkü genç kızın kardeşi, buraya hiç gelmemişti. "Kardeşinin adı ne?"
"Aria. Aria Pierce."
"Siz ikiniz. Ona göz kulak olun. Ben birimlerle görüşeceğim." Dedi. Genç kız endişelenmişti. Kardeşinin nerede olduğunu bilmiyordu. Hydra olabilir diye düşündü. Kalbi giderek daha hızlı atmaya başladı. Etrafındaki makineler yüzünden de zor nefes alıyordu. Oradaki bir ajan durumu anlayınca masanın başına geçti. Genç kızın kalp atışları giderek artıyordu. "Efendim! Gelmeniz gerek!" Dedi. Ajan hızla geldi. "Çıkarın onu! Üstünü arayın." Dedi. Ajanlar, genç kızın iki cebinde de antidepresan buldular. "Efendim, bunu ne yapalım?" Dediler. Ajan hafif sinirlendi ve küçümser nir gülüş attı. "Çöpe atın kızı da ölüme terk edin! Sizi nasıl koruma ajanı olarak almışlar çok şaşırıyorum!!" Ajan derin bir nefes aldı ve sözüne devam etti. "İlaçla birlikte kızı doktorların yanına götürün." Dedi. Ajan hiçbir sonuç alamayınca en sonunda direktörle görüştü. Kızla bizzat kendisinin ilgileneceğini söylemişti.*************
Genç kızı bir jete bindirip direktöre doğru götürmüşlerdi. Genç kız ona ne yapacaklarını bilmediği için birazcık korkuyordu ama belli etmemeye çalışıyordu. Direktör'ü arkadan görünce tanıyamadı. Fury gibi gözükmüyordu. Bu. Bu biraz daha...beyaz biriydi. "Hoşgeldiniz, Bayan Pierce." Dedi. Genç kız ona doğru ilerledi. Masaya tosladı. Hala merak ediyordu. "Fury'ye ne o-" sözünü bitiremeden direktör sözünü tamamladı. "O yaşıyor. Ama artık o yok." Genç kız biraz şaşırmıştı. Direktöre doğru tekrar ilerledi. Daha yakındı ona. "Phil?" Dedi şaşkın ve mutlu bir ses tonuyla. "Evet Iris. Derslerin bitti mi? Sana öğrettiğim hareketleri çalıştın mı? Bak babana söylerim yoksa." İkisi de gülmeye başlamıştı. Genç kız, direktörün hiç fark etmediği bir zamanda ona sarılmıştı. "Yaşadığına çok sevindim." Dedi. Direktör de ona sarıldı. "Ben de." Dedi.
**************
"Ne zamandan beri ilaç alıyorsun?" Dedi direktör. Elindeki bardağı ağzına götürdü ve azıcık bir yudum aldı. Genç kız elleriyle bardağı iyice sarmıştı. Dibine gelen kahveyi hafifçe karıştırarak, "Kardeşim kullandığından beri" dedi. "Kardeşinle ilgili bir şey duydum. Shield ajanları onu almış ama buraya getirmemişler." Dedi. Genç kız başıyla onayladı. "Bu..bu çok tuhaf. Gerçekten." dedi direktör. İkisi de bir-iki dakika sustular. Arada birbirlerine bakıyorlardı sonra tekrar önlerine dönüyorlardı. Kapı çaldı. "Girin." diye seslendi direktör. İçeriye siyah-beyaz elbiselikısa saçlı bir kız girdi. girdiğianda genç kızı görünce şaşırdı. "Hey. Aria?" dedi. Sesinin tonunda hafif de bir kızgınlık vardı. "Irıs! Sana da merhaba Jemma." dedi. Jemma, elindeki dosyayı direktörün masasına bırakıp çıktı. Genç kız hiç umursamadan geri döndü.
****************
Birkaç testten sonra genç kız da bir Shield ajanı olmuştu. Takımdakilerle de kaynaşmıştı. Hatta iyi bir dost edinmişti. Ama hala kardeşini merak ediyordu. Hatta bazen konuşmalarda dalıp gidiyor, hep onu düşünüyordu. Tabi bir de eskisi kadar çok olmasa da Kış Askerini.
Odasına geçti. Yalnızım diye düşündü ve telefonu açıp bir numara çevirdi. Telefonu açıldı. Oysa o tam aksini düşünüyordu. "Orada mısın? Sana ihtiyacım var-" Telefondaki kişi, "Evet buradayım. Iris? Iris?!"
Genç kızın elleri bağlı bir şekilde siyah duvarlı bir odaya götürmüşlerdi. Direktör çok kızgındı. "Neden onunla irtibata geçiyorsun?! Ondan ne isteyecektin?" Genç kız neye uğradığını şaşırmıştı. "Ben..ben- Ben şey.." Direktör yanına geldi. Derin bir nefes aldı. "Bak o bize ihanet etti. O bir Hydra ajanı. Biliyorum, onunla bir yaşantınız oldu ama bu geçmişte kaldı ve sorun ne?" Genç kız olayı anlamıştı. "Bak Coulson. Ben Grant'i geçmişte olanlar için aramıyordum. Sen de dedin ya. O bir Hydra ajanı diye. İşte o yüzden aradım. Belki kardeşimden haberdardır. Onu gerçekten çok merak ediyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Agent Pierce •Bucky Barnes FanFic•
Fanfiction"Ama ben, o sert bakışların arasındaki yumuşak kişiyi bulacağıma inanıyorum." Bir düşünün... Babanız iki tane örgütün başkanı, yani başkanıydı. Ölmeden önce. Ve bir asker. Aşık oluyorsunuz. Sırların ardındaki perdeyi aralarken ki o bütün acıları bir...