Asistanım Bir Polis!

Tanıtım

♢♢♢

Sıcacık bir yaz gününde balkonuma oturdum ve önümde ki bol  köpüklü kahvemi yudumlarken Karadeniz'de gemilerim batmış gibi kara kara düşünmeye başladım. Hayatımın şu an ki durumu hiç iç açıcı değildi. Şimdi ki konuma gelmeden önce ki hayatımı asla ve asla eleştirmiyorum. Neden? Çünkü sarı kafa, kendi halinde sıradan olan hayatımın yönünü 360 derece değiştirmeden önce çok mutluydum. Aslında kaşınan bendim. Hayır yani benim neyime? Koskoca İstanbul Emniyet Müdürünün baş düşmanını avlamak ne haddime?

İşte her şey tam  olarak böyle başladı...
Sarı kafanın hayatıma  girmesi ise, eğlenmek  maksatlı yazdığım  saçma  sapan bir öz geçmişin onun eline geçmesiyle başladı. Aslında çokta saçma  değildi, yani bana göre değildi. En iyisi hayatımı mahveden o öz geçmişi  buraya bırakayım da siz karar verin...

  ÖZ GEÇMİŞ

Kişisel Bilgiler:

23 yaşında, uzun boylu, yeşil gözlü bir kızım. Nutella yemeyi severim, o yüzden öğle arasında yemek hanede nutellalı yiyecekler çıkarttırırsanız çok sevinirim. 'No boyfriend, no promlems!' diyenlerdenim. Çok çalışkanımdır, odamı haftada bir toplarım. Sırf çalışan arkadaşlarım rahatsız olmasın diye hiçbir şey yapmadan durabilirim. Akıllıyım, zekiyim, hiç kimseyi dövmem. Tabii gerektiği sürece. Bir kaç kez boksa gitmişliğim var, korumalığınızı da yaparım. Haydi yabancı dillere geçelim!

Yabancı Diller:

Allah'ın emri olarak İngilizce biliyorum. İlk doğduğum sıralarda da Farsça öğrenmişim. Sonra yazları camilerde verilen Kuran derslerinden öğrendiğim Arapça'm var. Latinceyi arkadaşımdan öğrenmiştim, kulakları çınlasın. Yan komşumuzun akrabaları gurbetçi, her tatile geldikleri zaman bana Almanca öğretirlerdi. Almanca'm da var. Ev arkadaşım özürlü olduğu için beden dili de biliyorum. Sonra kuş dili, kedi dili, köpek dili vs. hepsini biliyorum. Çok zekiyim, beni işe alın. Haydi eğitime geçelim!

Eğitim:

Çok küçük yaşta iken bana, 'Çilek, kalem, elma ve portakal arasından hangisi farklıdır?' sorusunu sormuşlardı. Tabii ki kalem demiştim ve hala bu cevapta kararlıyım. Her neyse cevap çilek imiş. Bana dediler ki, bu yaşta bu zeka fazla sana! Sonra beni alıp Amerika'ya götürdüler. Bir kaç ay eğitim aldım ve ardından, 'Üzgünüz biz sana layık değiliz. Zekan ile başa çıkamıyoruz. Ülkene geri dön,' diyerek Türkiye'ye geri gönderdiler. Lisede %100 burs kazandım, Türkiye'nin her yerinden teklif geldi. 'Gel biz seni zengin edeceğiz,' diye. Ama alçak gönüllü bir kız olduğum için reddedip devlet okullarında okumaya devam ettim. Üniversite olarak ODTÜ'yü kazandım. Eğitim hayatıma ara vermeden kaldığım yerden devam ettim. Sonra Oxford Üniversitesinin dekanı 'Gel burada kitap yaz, sana çok ihtiyacımız var,' diyerek bana teklif sundu. Canım Türkiye'm dedim, bırakamam ülkemi dedim ve reddettim.

Çok zekiyim, beni işe alın. İşte böyle patroncuğum, daha bir dolu şey var ama okumaktan yorulur ve işinize konsantre olamazsınız diye yazmadım.

O yüzden işe alın beni!

♢♢♢