Endişe

155 7 4
                                    

#Şafak'ın dilinden. #

O gün sadece yürüdüm.Düşündüm, acaba dedim.Bir sesle irkildim ve arkamı döndüm.

"Hanımım babanız size arıyor."
Nefes nefese kalmış Rüstem Amca'yı görünce hemen yanına gittim.
"Noldu ne telaş Rüstem Amca?"
"Hanımım babanız sizi çağırıyor, Acil gelmenizi söyledi."
Galiba neler olacağını az çok biliyordum. Yasin Amca'lar geliyorlardı ve benimde orda olmam gerekiyordu.
20 dakika sonra....
Kapıyı çaldım Hacer Teyze kapıyı açtı ve o tüm saf yüzüyle hoşgeldin kızım dedi. Bende hemen hoşbulduk dedim ve yanağına bir öpücük kondurdum, direk içeriye uçtum.
Herkes sohbet ediyordu. Kapıdan girmemle bütün yüzler bana döndü,bende hepsine;
"Hoşgeldiniz" dedim ve her birini öptüm.Sonda ise Ömer'e gelmişti sıra tam eğilecekken;"Hoşbuldum Şafak "dedi. Bakışları beni korkutuyordu ve öptükten sonra yerime geçtim. Herkes sohbet içerisindeydi bende sıkıldığım için mutfağa gitmek için ayağa kalktım ve tam odadan çıktıktan sonra birinin kolumu sıkmasıyla arkamaı döndüm Ömeri farkettim.;
"Neden telefonlarımı açmadın? Kaç kez aradım seni" dedi ve kolumu sıkmaya devam etti.
"Ömer bırak kolumu!" dedim. Kolumun ağrısıyla öyle sıkıyorduki sanki orda Ömer değilde başka birşey var gibiydi. Ömer hemen cevap verdi.
"Sana neden telefonumu açmadın dedim Şafak!!" diye bağırdı. Ben senin telefonlarını açma zorundamıyım ki sen kim oluyorsun. Hala şu takıntıda tutuklu kaldı.
"Ömer bırak dedim sana canım acıyor,hem ben senin telefonlarına cevap vermek zorunda değilim!. Anladın mı?" dedim ve kolumu çektim. O kadar kötü sıkmıştı ki kıpkırmızı olmuşdu. Hemen kolumu ovdum. Ömer o kadar sinirliydi ki sanki ona birşey yapmışım gibi bakıyordu. Resmen burnundan soluyordu.
"Şafak sen benim telefonlarımı açmak zorundasın. Anladın mı ? " dedi ve durdu.Canım acıdıgı için gözlerim dolmuştu.
"Özür Dilerim... Böyle olsun istemedim, üzgünüm seni yaralamak hayatımda isteyeceğim son şey..."dedi ve elini yanağıma koydu.
"Sakın birdaha bana dokunmaya kalkma ! Anladın mı benı Ömer Sakın!!" dedim ve hızla odama çıktım. Canım o kadar çok acıyordu ki hemen blumuzumu çıkardım ve baktım. Kahretsin morarmıştı. Hemen kimse görmesin diye uzun kollu bir kazak giydim.Giyerken canım öyle acımıştı ki resmen ağlayacaktım.
.......
Güneşin ışıkları yüzüme vuruyordu. Gözlerimi zorda olsa araladım.Ve karşımda duran cismin ne olduğunu kestiremedim. Hemen ayağa kalktım ve kocaman bir hediye paketi kimden gelmişti acaba hemen açmayı denedim. Fakat açamadım çok zor düğümlenmişti. Üstüme birşeyler almak üzere dolabıma doğru ilerledim. Kapağı açtığımda yere bir not düştü. Yerden notu aldım ve üstüne şöyle yazıyordu' Dün için üzgünüm... Beni Affet...' sanırım Ömer koydu bunu ama buraya nasıl girmiş olabilirki? O zaman hediye'yide o almıştı.Kağıdı masaya koydum ve siyah bacaklarımı saran kotu giydim ve birde üzerine kırmızı siyah bol kazağımı giydim. Ayaklarıma ise At'çı siyah çizmelerimi geçirdim saçlarımı yukardan sıkı topladım ve yüzüme sadece eyeliner' la doğal duran bir ruj sürdüm ve aynada kendime baktım.Güzel görünüyordu. Çok geçmeden aşağıya indim ve "Herkese Günaydın" dedim. Ve yerime oturdum.Tabağıma bir kaç şey aldım ve onları yedim.Çayımı içerken telefonuma bir mesaj geldi.Mesaj Yasin'den du 'Bugün At binmeğe gelecekmisin?' Yasin benim yıllardım arkadaşım küçüklügümüz birlikte geçti.Çok zaman geçmeden bir mesaj yolladım'Evet, gelicem.'yazdım ve çayımdan bir yudum aldım bir tane daha mesaj gelmişti'Erken gel seni biriyle tanıştırıcam' yazmıştı kim acaba'Kimle tanıştırıcaksın' yazdım. Çok geçmeden cevap geldi.'Uzatma işte, gelince görürsün.' yazmıştı. Acaba gene kimle tanıştıracak.'Tamam çıkıyorum. ' yazdım. Ve yukarıya çıkıp eşyalarımı hazırlayıp çantamı alıp arabaya doğru ilerledim.
30 dakika sonra.
İçeriye girdim ve Seda görüş alanıma girdi. Hemen yanıma geldi ve sarıldı.
"Nasılsın canım benim"dedi
"İyiyim senden"
"Bende iyiyim duyduğuma göre yeni bir at gelmiş."
"Benim haberim yok aslında"
"Neyse canım gitmem gerek geç kaldım."
"Tamam görüşürüz."dedim ve eşyalarımı koymak için dolabıma doğru ilerledim. Eşyalarımı yerleştirdim ve hemen Yasin'in yanına gittim.Bir süre sonra Yasin görüş alanıma girdi. Yanında da tanımadığım bir at aslında tanıdık geliyor ama tanımıyorum sanırım.
"Hadi çabuk gel!" diye seslendi Yasin.
Koşarak yanına gittim. Ve atı yakından görebiliyordum. Bu at bana çok tanıdık geliyor. Bu at şaka yapıyor olmalısın. Onu nerden bulmuş olabilirki. Gözlerim doldu bu at Fırtına'ydı gözlerine baktığım ilk dakikada anlamıştım. Sonra arkamdan bir ses geldi ve arkamı dönmemi sağladı.

..................................................................

Acaba Fırtına kim?
O ses kime ait?
Bunların hepsini öğrenmek için takipte kalın....

Evet arkadaşlarım bu benim ilk kitabım ve umarım beğenirsiniz... Kısa olduğu için üzgünüm.....

BedellHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin