Köyün pazarına babamın terzisinde diktiğim bebek kıyafetlerini satmak için gitmiştim. Halkın ekonomik durumu çok iyi değildi ama çocukları buraların karakışında hastalanır diye kimse parasını esirgemiyordu. O günkü beşinci müşterimi de uğurladıktan sonra tezgahın arkasına koyduğum minik sandalyeye oturdum ve kalın ceketimin içine gömüldüm.
Boreas'ı düşünmeye başladım. Acaba gitmiş miydi? Onu bir daha görebilecek miydim? Kafamda onlarca soru vardı ki bütün o sorular bir cırlamayla dağıldı.
Cırlama karşı tezgahtan geliyordu. Tabi ya... Karşı tezgahtaki kadın benim halamdı. Tezgahındaki havuçlara uzanmaya çalışan ata kızıyordu. Deli tam anlamıyla deli...
Ben havuçlarına göz dikerim diye de tanımamazlıktan gelmişti beni, yaşlı bunak.Tezgahına yaklaştım. 5-6 tane havuç aldım. O sırada suratıma korkuyla bakıyordu. Ya akraba olduğumuz için bedava istersem... İçini rahatlatarak bunlar ne kadar diye sordum. Birkaç havuç için oldukça yüksek bir fiyat söyleyerek hakkında yanılmadığımı kanıtladı. Fakat önemi yoktu, bugün sattığım kıyafetler sayesinde epey para kazanmıstım. Parayı uzattım ve hiçbir şey demeden ata doğru yürüdüm.
Elimde havuçlarla geldiğimi gören at sevimli bir kişnemeyle karşıladı beni.
-Seni koca yalaka... Bunları senin için getireceğimi biliyordun değil mi
At ağzını kocaman açtı ve gülümsedi, yani en azından ben onun bir gülümseme olduğunu düşündüm. Tam ata elimdeki havuçlardan birini uzatmıştım ki biri;
- Çek elini atımın üzerinden, dedi.
Ellerimi yavaşça attan uzaklaştırdım ancak atın kafası sürekli ellerimdeki havuçları takip ediyordu. Bana yaklaşan iyi giyimli adam;
- Yanlış anlama bunu senin iyiliğin için söylüyorum, biraz huysuzdur...
O sırada yavru kedi kadar uysal atına ve elimdeki havuçlara baktı.
- Onu kandırmanın yolunu bulmuşsun
- Halamın tezgahındaki havuçları didiklerken gördüm o yüzden ona birkaç tane getirdim.
- Çok üzgünüm umarım size zorluk çıkarmamıştır. Halanızın yanında mı çalışıyorsunuz? Masraflarınızı hemen karşılayabilirim.
Karşımda duran oldukça mahcup adam bana bir yerden tanıdık geliyordu. Onu daha önce görmediğime emindim fakat içimde onu tanıdığıma dair bir his vardı. Suratındaki yara izini sanki bana bir anlam ifade etmesi gerekiyormuş gibi inceledim. Cevap bekler bir ifadeyle suratıma bakınca boş boş ona bakmayı bırakıp cevap verdim.
- Öncelikle atınız hiç masraf çıkarmadı efendim hatta kendisi oldukça iyi bir arkadaştı. Ve şükürler olsun ki halamın yanında çalışmıyorum, dedim bu seferde etrafta koşuşturan çocuklara bağıran halamı göstererek.
Halamı görünce suratını buruşturdu
- İlginç bir kadın anlaşılan?
- Öyledir...
Yüzündeki uzun yara izini ortaya çıkaran bir şekilde gülümsedi. Bu yara kesinlikle bir şeyler çağrıştırıyordu bana.
- Acaba size bir soru sorabilir miyim, dedi.
- Elbette efendim...
- Şuradaki terzinin nerede olduğuna dair bir fikriniz var mı?
Eliyle babamın dükkanını gösteriyordu.- Kendisi artık çalışmıyor ama ben kızıyım, belki yardımcı olabilirim.
Atının üstünden deri bir çanta alıp geldi. İçinde keçeden birkaç parça kıyafet birkaç ince gömlek ve avda soyluların giydiği iki üniforma vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Av Töreni
FantasyAnastasia, en yakın arkadaşı ve ilk aşkı Boreas'ı av gecesinden sonra bir daha görebilmek için yapmaması gereken şeyler yapmaya hazırdır