Diyorum ki tekrardan kararan şu çağdan gidelim ha ne dersin ? Ardında bıraktıklarını bile düşünmeden şu yalnızlık çağından gidelim hadi.Sadece bir sırt çantası yeter azizim..Yolda durup durup yudumlayacağımız 70'lik bir rakı, ucu yazılmaktan törpülenmiş bir kalem bir de sayfalarına küskün defter.Yazmayı seven insan kalemin boynunu büktürüp solmuş bir ağaç kokan o defterini nasıl bırakırdı ki ardında.Hadi azizim şu insancıklardan uzaklaşalım gidip iyi şeyler keşif edelim.İnsan nasıl da olur yaşadığını unutur.Dalıp gidiyorum cam kenarı bir taşıtta ama normal bir dalgınlık değil bu.Hissedememe.Dejavu yaşıyormuşum gibi transa geçiyorum ve kulağıma çarpan o sesleri geri itiyorum kendimce.Bir müzik duyuluyor bulanık zihnimden içeri tutuyor parmak uçlarımı.Bırak ! diyorum ihanetin temeli de değil midir o inceden tutulan parmak uçları.Alıveriyor beni ritiminden içeri bir alengir düşürüyor ölüp ölüp dirilemeyen bedenimden içeri.Bazen manasızca ağlıyordum ve en kötüsü de bunun içler acısı olduğunu fark ediyordum.Sahip olamadığım şeyler için ağlayarak kendi içim de kendi gözüm de bile küçülüyordum o bol soluksuz gecelerde.Elime tutuşturduğum bir kadeh ile altüst olmuş umutların,hayallerin ve beklentilerin yasını tutuyordum.Çoğu insanın kafası çelişkilerle,tırıvırılarla ruhu ise ölü papatyalarla dolu.Peki ya ben ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökkuşağında Ki Siyah
FanficYalnızlık vekaranlık çağına karşı absürt anti bilmem nelere karşı.Sonsuz müzik ve sonsuz hayaller diyari.