1. BÖLÜM: "BAŞLANGIÇ"

5.9K 433 206
                                    

Mediada kızlarımız var..

Çağla'dan...

"Çağla uyan, Çağla uyan!"
Yatağımın üzerinde tepinen Tuğçe yüzünden güzelim uykumdan sıçrayarak uyandım.

"Ne var be sabah sabah?!" dedim gözlerimi ovuştururken.

Uykumdan biri tarafından uyandırılmak oldukça gıcığıma giderdi. Kızların hepsi bu özelliğimi bilmelerine rağmen halen daha inatla bu şekilde uyandırırlardı beni.

"Hii" dedi Tuğçe zıplamayı bırakıp,
"Ne sabahı lan saat on iki!"

"Ne olmuş yani?" dedim elimi yastığımın altına sokup tekrar uykuma dönmeye çalışarak.
Uyku vazgeçilmezimdi. Bir yerde okuduğuma göre yetişkin bir insana 4 saatlik uyku yetiyormuş. Ben yetişkin mi değilim? yoksa insan mı değilim? 13 saat uyuyorum hala uykum var lan!

"Olan şu ki canım kuzenim. Bugün fırına gitme sırası sende," dedi yan tarafındaki yastığa sinsice uzanarak. "Vee bizim midemiz roman havasından sonra horona kalkıştı. O yüzden hemen kalkıyorsun, şimdi!" diyerek eline aldığı yastığı kafama fırlattı. Büyük bir 'off' çekerek sıcacık yatağımla vedalaştım.

"Tamam be, tamam" diyerek banyoya yöneldim. Arkamdan hayince güldüğünü duysam da bakmadım.

Banyoya girip yüzüme sert su darbeleri indirerek dişlerimi fırçaladım. Ardından ellerimi seramiklere koyarak kendime gelmeyi bekledim. Aynaya baktığımda göz devirmeden edemedim. Saçlarım birbirlerine girmiş, sanki haftalardır taranmamış gibi görünüyordu.

Odama geri döndüğümde Tuğçe yoktu. Dolabımın karşısına geçip lacivert eşorfmanımı ve üzerinde beyaz harflerle 'Fuck!' yazan siyah salaş tişörtümü üzerime geçirdim hızlıca. Saçlarımı tepeden özensiz bir topuz yaparak, telefonumu ve bir miktar parayı cebime atarak odadan çıktım. Kızların kahkaha sesleri evde yankılanıyordu. Merdivenlerden ikişer ikişer atlayarak kızların yanına gittim.

"Günaydın hatunlar!" diyerek yerde boğuşan kızların üstüne atladım. Hepsi feryat eden iniltiler çıkarsalar da boğuşmaya beni de dahil ederek devam ettiler.

Yeliz en altta olduğu için öksürmeye başladığınde hepimiz tek tek kalktık kızın üstünden. O derince nefes alıp verirken, biz de alnımızda biriken terleri elimizin tersiyle sildik. Boğuşmaktan kısık kısık nefesler alıyorduk. Ellerimi dizlerimde birleştirerek nefesimin düzene girmesini bekledim. Biraz o şekilde durduktan sonra kızlara diktim bakışlarımı.

"Fırın yerine pastaneye gitsem? Çeşit çeşit poğaça alırım hem? Ne dersiniz?" dedim bir elimi belime koyarak.

"Şu evden bir an önce def olup gider misin?" diye cırlayan kızlara teslim olurcasına ellerimi kaldırdım ve kapıya koştum.

Yavaş ama tempolu adımlarla 2 sokak aşağıda olan pastanenin yolunu tuttum. Genelde dışarıda veya tanımadığım insanlara karşı soğukkanlıydım. Herkese kolay kolay gülümseyip, sığınmazdım.

İçimden şarkı mırıldana mırıldana ilerliyordum. Güneş kendini o kadar belli ediyordu ki, gözlerimi kısmaktan neredeyse önümü göremiyordum.

Pastaneyi karşımda görünce adımlarımı hızlandırıp hemen içeriye girdim.

"Merhaba" dedim soğuk sesimle oradaki tatliş mi tatliş bir teyzeye. Bu huyumu sevmiyordum ama yıpranmamak için soğuk olmam gerekiyordu. Benim hayat felsefem de buydu. Teyze ise benim tersime enerjik bir sesle "Merhaba," dedi.

Sitedeki Psikopat ÇeteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin