SOYLU

83 4 1
                                    

Kitap kapaklarımı kendim tasarlıyorum. Yardımcı olmamı isteyenler mesaj atabilirler.

Sabah yine o mükemmel güneş ışığının gözlerime vurmasıyla uyandım demek isterdim ama o aptal altın sarısı yakıcı şeyden nefret ediyorum. Yavasca yatakta doğruldum ve odadaki büyük aynanın karşısına geçtim. Saçlarımı bileğimdeki tokamla bağladım ve kendime bakmaya devam ettim. Üzerimdeki esofman iki gündür üzerimdeydi ve bundan rahatsız olmaya baslamıştım. Kapıyı açarak aşagı yöneldim. Mutfakta kahvaltı hazırlayan şirin, tonton teyzeyi görmemle yüzümde bir gülümseme yayıldı.
"Günaydın kızım rahat uyudun mu?"
"Evet" diyip gülümsedim.
"Kahvaltı birazdan hazır olur . Şurada biraz tv izle hazır olunca gelirsin."
" Yok teyzeciğim dur sana yardım edeyim."
"Aaa olmaz öyle şey kuzum. Yardım etmek istiyorsan Kuzey ve Deniz oğlumu uyandırman yeterli." olumlu anlamda kafa sallayıp yukarıya yöneldim.
Benim kaldığım odanın karşısındaki açık kapılar onların olmalıydı.
Kapıya yaklasmamla Kuzey görüş açıma girmişti. Bir eli yataktan düşmüş çok tatlı görünüyordu. Hayır kitaplarda olduğu gibi masum degil hatta hayvan gibi uyuyordu fakat bana şirin ve tatlı gelmişti. Sanki o sert , kaba herif gitmiş yerine şirin bir tarla faresi gelmişti. Tamam pek iyi bir benzetme olmadı ancak Kuzey'i benzetecek şirin birsey bulamadım. Kuzey' i uyandırmaya tereddüt ediyordum. Hayır tabikide korkmuyorum (!) . Tamam belki azıcık korkuyor da olabilirim. Sanırım Deniz'i ilk uyandırsam daha iyi olacak. Deniz'in kapısına gelmemle gülmeme engel olamadım.Kafasını yastığın altına gömmüş poposu havada ters bir şekilde uyuyordu. Yanına yaklaşmamla gülümsememin yerini bırakan kahkahamla bile uyanmamıştı.
"Denizzzz."
Uyanmadı
"Denizzzzzzzz."
Uyanmadı.
"Denizzzzzzzzzzz!!!! Kalk deprem oluyorrr Deniz."
"Ne deprem mi? Buzdolabını saklayın, kirli don koleksiyonumu güvene alınnnn!" diye bağırmasına şaşırsam mı? Gülsem mi? Yoksa iğrensem mi? Bilemedim. Daha sonra herşeyin farkına varmış olacak ki bana ters ters bakmaya başladı.
"Kirli don koleksiyonu mu cidden mi?" diyip kahkamı attım.
"O tamam da buzdolabı ne alaka?"
Diye de ekledim.
" kızım o buzdolabında benim yavrularım var. Yemek var lan yemek daha ne olsun." diyip yandan bir bakış attı. Tam konuşmak için araladığım ağzımı açmıştım ki o ses ile sustum. Kuzey tam kapıda öylece o soğuk ifadesiyle duruyordu.
"Gülüşmeniz bittiyse aşağı inin.!"
Az önceki şirin tarla faresi gitmişti artık. Arkasını döndü ve sanırım üzerini giyinmek için odasına gitti. Dur birdakika!
Az önce Kuzey'i sanırım yarı çıplak görmüştüm. Tamam sahile falan gitmiştim daha önce ama yinede bir tuhaf olmuştum. Herneyse....
Deniz'e yandan bir bakış atıp merdivenlere yöneldim. Aşağı indiğimde o tatlı teyze herşeyi hazırlamış Kuzey denen somurtkan herifle oturuyordu. Yavasca ilerlerken teyze çekindiğimi anlamış olacak ki
"Buyur kızım gel otur buraya.' demesiyle işaret ettiği boş sandalyeye oturdum. Daha sonra Deniz de merdivenlerden inerek yanıma oturdu.
Kahvaltı boyunca Deniz'in o kötü esprilerini saymazsak sessizlik hakim olmuştu. Daha sonra Kuzey ve Deniz masadan kalktılar.
"Bir isteğin var mı bücür?"
Diyen Deniz'e gülümseyerek olumsuz anlamda kafamı salladım.
Selma Teyze'nin masayı toplamasına yardım edip Tv'nin karşısına geçtim.
*******
Kapanan kapı sesiyle gözlerimi açtım. Uyumuşmuydum? Ne çok uyur bir insan oldum ben. Duvardaki saate baktığımda 4 oldugunu gördüm(öğleden s.) kapıdan gelenlere baktığımda Kuzey ve Deniz'i görüş açıma girdi. Kuzey yukarı yönelirken Deniz 5 mağaza poşesiyle ve kızaran yanağıyla yanıma gelmişti.
" Ne oldu Deniz?"
"Ne ne oldu Gece?"
"Yanağına diyorum ne oldu?"
"Yok birşey"
"Ne o yoksa birileri dayak mı yedi?"
"Ne dayağı kızım! Mağzadaki kasiyer tokat attı. Kız olmasaydı gösterirdim de işte...."
Gülmemek için dudaklarımı bastırıyordum.
"Ne yani kasiyer kız durduk yere tokat mı attı?"
"Ya kızın sol göğsünün üzerinde Elif yazıyordu. Ben de sağdakinin adı ne diye sorunca tokadı bastı. Eli de ağırmış"
Diyip elini yanağına koydu. Gülmemek için bastırdığım dudaklarım birden kahkaha atmaya başladı.
"Ya gülmesene ne gülyorsun Gece ya?"
"Tamam tamam." diyip kahkahalarımı dindirmeye çalıştım. Deniz elindeki poşetleri bana uzatarak
"Bunlar senin. Giyecek birşeyler aldık."
"Deniz gerçekten gerek yokt...."
"Off kızım uzatma da al."
Diyince mecbur aldım çünkü ne dersem deiyeyim yine verecekti ki zaten ihtiyacım vardı.
"Teşekkür ederim." dmeme saçlarımı karıştırarak cevap verdi.
Elimdeki posetleri odama yerleştirsem iyi olacaktı. Evet odam..... Sanırım bir süre burada kalıcaktım. Zaten kaçacak yerim yoktu. Elimdeki posetlerle.merdivenlere yöneldim. Odaya geldim ve kıyafetleri tek tek odadaki dolaba yerleştirdim. Aldıkları giysiler gayet güzeldi. Giysileri dolaba yerleştirdikten sonra tam iniyordum ki pat!
Kuzeyle çarpıştım. Koskoca evde onunla çarpışmayı becerebilmiştim.
Yavaşca kafamı yerden kaldırdım ve yüzüne baktım.
"Sen ne sakar şeysin " demişti düz sesiyle . Sesi ilk defa soğuk değildi. Ama sıcak da sayılmazdı.
"Ben mi? Sakar? Bikere siz bana çarptınız"
Hayır ben çarpmıştım ve şuan üste çıkmaya çalışmıştım. Salak Gece adam mafya tıkar şimdi ağzına silahı görürsün!
"Bana bak küçük cadı sonuçlarını bilsen bana kafa tutmak istemezain" demiş ve bana yaklaşmıştı. Refleks olarak bende iki adım geriye çıktım.
Şu ağzımı tutmayı öğrensem iyi olacak.
Aramızda hala mesafe vardı. Birden sorduğu soruya anlam veremedim.
"Soyadın ne senin?"
"Ne yapacaksınız?" kızım söylesene niye direniyorsun? Kesin bu sefer vuracak, kesin....
"Sana ne ? Uzatma da söyle"
"Neden sorduğunuzu söylemeden söyleyemem."
'Kızım mal mısın ? Adam mafya diyorum.' diyen iç sesime hak verdim. Salaklık yapıyordum ama altta da kalmak istemiyordum. Bana bir adım daha attı, bir adım daha ve bir adım daha....
Ben ise o sırada geriye çıkmakla meşguldüm. Kitaptaki kızlara 'kızım niye geri geri kaçıyorsun? Dursana dimdik bak o zaman gelebiliyor mu?' diyen ben şimdi geri geri kaçıyordum.
Bi adım daha gittim. Dengemi kaybettim sanmıştım ki Kuzey kişisinin kaslı kolları beni merdivenden düşecekken kurtarmıştı.Beni kendine çekti ve bir adım gelmemi sağladı. Yakındık. Çok yakındık. Bu sefer gözlerine bakmamaya kararlıydım çünkü ne zaman baksam bir daha dönemiyordum. Elimi çeneme koyup yüzüne kaldırdı. 'Ne yapıyor bu?' diye düşünürken konuştu.
"Gerçekten de sakarsın." dedi ve samimiyetsiz bir şekilde sırıtıp gitti....
Zaten tüm gülüşleri samimiyetsiz o ayrı bir dava...
Az önce çok pis rezil olmuştum ve hâlâ olduğum yerde duruyordum. Kendime gelip merdivenlere yöneldim.

Aşağı inerek Deniz'in yanına oturdum.
"Hangi gerizekalı, aptal benim telefonumu... Haa tamam buradaymış." elindeki telefonu arıyordu sanırım. Deniz'e 3 numaralı göz devirmeli bakışımı atmıştım.
"Şu bakışlarına çalısman gerektiğini söylemedim mi ben sana?" diyip gülmesine bende güldüm.
*********
Yaklaşık1 saattir Deniz ile burada oturmuş filme bakıyorduk. Gözlerimi duvardaki saate cevirdim.
Saat 8:40 olmasına ragmen uykum vardı.
"Deniz ben yatacağım."
"Tamam bücür. Senin gelişmen için uykuya ihtiyacın var git uyu." diyip alay takınan surat ifadesini tekrar tv ye döndürdü. Uykum olduğu için Deniz ile laf yarışına giremiyecektim.
Yukarıya çıkıp odaya girdim ve üzerimi Deniz'in aldığı pijama takımıyla değiştirip yatağa gömüldüm..... Ay yine tüm ihtişamıyla gökteydi.... Bulutların arasında o güzelligiyle tek başına duruyordu. Babamın da dediği gibi yalnızdı o gökyüzünde.... Benim de ismimin karanlığına hapsoluşum gibi o da Geceye hapsolmuştu. Benim gibi yalnızdı... Benim gibi tek başına, savunmasız... Gerçekten yoruldum. Artık herşey yolundaymış gibi yapamıyorum. Çünkü öyle değil. Asla da öyle olmayacak. Hayatım, yaşamım , herşeyim berbat, pürüzlü....
Ne olurdu sanki kelebekler gibi üç gün ömrüm olsaydı.
Belki de kelebekler hayatı görünce intihar ediyorlardı? Ölmek.. Ölüm .. Daha önce cok düşündüm ama ölünce gececek miydi ki?
Ben yine ben olmamaya devam edecek miydim? Yoksa kendi benliğime kavuşup huzuru mu bulacaktım ölünce?
Ben ben değilmişim de kendi taklidimi yapıyormuşum ama tam da olmuyormuş gibi hissediyordum.
Belkide bendeki benlik başka biri , benim benliğim ise o kişideydi...

Kuzeyden.
Gece SOYLU...
Soyadı SOYLU'YDU... Boynunun az altında 'Soylu' yazdığını görmüş ve Utku'ya bu ismi vermiştim. Doğru da çıktı.
Çalışanım Utku'ya 2 saat önce Gece'yi araştırmasını söylemiştim. Ve bilgiler yarım saat önce elime ulaşmıştı. Okuduğumda ise gerçekten şaşırmıştım. Gece gerçekten zor bir hayat yaşamıştı. Şuan ise amcası olacak o it kızı arıyor olabilirdi.Öğrendiklerimden sonra Gece'nin burada kalma sürecini uzatma fikri almıştım. Odadan çıktım ve merdivenlere yönelmiştim ki açık kapıdan gözüken Gece'ye takıldı gözlerim. Kapıyı kilitlemişti dün. Sanırım bugün unutmuştu. Yavaş adımlarla odasına girdim. Açılan üzerini örterek odadan çıktım.
Ve kendi odama yöneldim. Üzerimdeki tisortu yatağın yanındaki koltuğa fırlatıp yatağa girdim.
Yine geldi aklıma...
Gülümsemesi...
Bakışı...
Atamıordum.!
O saf, salak kızı lanet beynimden iki gündür çıkaramıyordum. Onu düşünmek beni iyi hissettiriyordu ama iyi hissettirmesi kötü birşeydi değil mi???

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 29, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Gece'nin Mafya'sıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin