Multimedyadaki kız Alya'dır.
Odamın kapısı tıklandı. İçeriye Alya girdi. Canım arkadaşım. Söylendim."Hoşgeldin Alya. Senin geldiğini duymadım." Rahat bir şekilde cevap verdi."Önemli değil. Test çözmeye o kadar dalmışsın ki!" Sırtına doğru ittim ve yatağa otutturdum."Boşver şimdi testi. İzmir'den geldin. Nasıl oralar?" Mutsuz bir şekilde cevap verdi."Çok güzel." Ona sordum."Bu kadar mı? Yoksa kötü birşey mi oldu?" Alya daha da üzüldü."Gökhan, benim onu sevdiğimi duyduktan beri bana sert davranıyor, bazenler hiç konuşmuyor." Bunu duyunca çok üzüldüm. Alya Gökhan'a aşıktı. Biraz durduktan sonra devam etti."Şimdide buraya taşındı. Yani İstanbul'da." Vicdansız pislik. Ne gerek vardı kızı bu kadar üzmene? Onu teselli etmeye çalıştım."Belki ben onu bulur, konuşurum." Sert cevap verdi."Nerden bulacaksın ki? Nerdedir hiç bilmiyorum." Doğru söylüyordu. Belki bulamazdım ama Alya'yı neşelendirebilirdim. Mutlu olmaya çalışarak."Hadi biraz dışarı çıkalım, gezelim. Ne dersin?" dedim. Olur dedi sessizce. Hazırlandık. Alya Bilge'yi sordu. Bilge'nin odasına gittim. Odada yoktu. Anneme sordum. Dışarıda olduğunu söyledi. Belki dışarı çıktığımızda görürüz. Alya'nın yanına gittim. Bilge'nin dışarı gittiğini söyledim ve beraber çıktık. Apartmanda bir sitede oturuyordum. Çok temiz bir havası vardı bu sitenin. Alya ile beraber çimenlerin üstüne oturduk. Alya parmağıyla bir yeri gösterdi ve bana döndü."Bak Bilge orada, gidip merhaba diyelim." dedi. Gösterdiği yere baktım. Bir erkekle geziyordu. Ne yapıyor bu! Hemen yanına gittik. Kolundan tutup çektim. Bağırmaya başladı."Ya ne yapıyorsun?"Bende sinirle cevap verdim."Asıl sen ne yapıyorsun?" Bana anlamış gibi bir bakış attı."Arkadaşım o geziyorduk sadece." Arkadaşı öyle mi? Bana hiçte öyle gelmedi. Alya bana bakıyordu. Rezil oldum kıza yaa! Bilge'nin kolunu bıraktım. Arkadaşı çok şaşırmıştı. Bilge arkadaşına döndü."Bu ablam. Abla bu da Eren. Kusuruna bakma sen ablamın. Bazen ani tepkiler verir." dedi ve yürümeye devam ettiler. Ani tepkilermiş. İnanmıyorum ama arkadaşı olduğuna. Kesin aralarında birşey var. Ve ben bunu çözeceğim. Alya'ya da selam vermedi zaten. Bütün günüm alt üst oldu. Ne güzel Alya ile vakit geçiriyorduk. Alya'ya döndüm."Hadi bizde gezelim bari." O da tamam dedi. Akşam oluyordu. Saate baktım, 18:30. Bayağı geç olmuş. Alya'yı dürterek konuştum."Birazdan eve gidelim tamam mı? Bizde yatıya kalacaksın değil mi?" Sevinçle cevap verdi."Tabiki de kalacağım." Çok sevinmiştim Canım arkadaşım benimle yatacak. Zaten onu çok özlemiştim. Biraz daha gezdik. Ve en sonunda eve döndük. Kapı açıldığında burnuma nefis kokular geldi. Annem yine müthiş yemekler yapmış anlaşılan. Alya hemen içeriye geçti. Ben ise yavaş yavaş gidiyordum. Çünkü gözlerim Bilge'yi arıyordu. Nerede acaba? Hala dışarıda mı yoksa? Annem yanımıza geldi."Kızlar Bilge nerede? Bana sizinle olduğunu söylemişti." Ben demiştim ama demiştim demeseydim. Aralarında birşey var bunların. Alya cevap verecekti ki, ağzını elimle kapattım, onun yerine ben cevap verdim."Biz hiç görmedik ki annecim." Annem endişe ile bakmaya başladı."Eee, nerde bu kız?" Çok güzel bir fırsat. Bilge'yi suçüstü yakalayacağım. Heyecanla cevap verdim."İstersen ben dışarıya bakayım." Alya bana sinirle cevap verdi."İlk başta telefonla arayalım da!" Alya telefonumu alıp Bilge'nin numarasın çevirdi. Uzun uzun çaldırdı ama kimse açmadı. Tekrar denedi. Yine açan olmadı. Ben sevinirken annem bana döndü."Kızım o zaman sen sitede ara Bilge'yi." Hemen tamam deyip çıktım. İlk başta parka gittim. Parkta kimse yoktu. Yola çıktım. Bilge'yi bir daha çaldırdım. Müzik sesi geliyordu. Bilge'nin telefon müziği bu. Telefonu yoldaydı. Ne işi var yolda? Hemen aldım ama camı kırılmıştı. Yoksa kardeşime birşey mi oldu? Telefonun ardından ipuçları aramaya başladım. Kan izleri vardı. Takip ettim. Bir erkek sesi geldi."İyi misin?" Birde Bilge'nin sesi vardı."Hayır, çok acıyor." Ben şaşkınlıkla dinliyordum. Bu Bilge ve Eren'in sesiydi. Demek ki Bilge'ye bir şey olmuştu. Göz ucuyla onlara baktım. Karanlıkta görmek zordu, ama galiba Bilge'nin kafası kanıyordu. Hemen koşa koşa yanına gittim."Bilgeee!" O da şaşkınlıkla bağırdı."Ablaa!" yanına oturdum kollarını tuttum."Noldu, başına?" Bilge ağlayarak söylendi."Araba çarptı. Çok acıyor." Başına baktım. Bir gömlek parçası vardı ama kan geçirmişti. Bu o çocuğun gömleğidir diye düşünerek Eren'in gömleğine baktım. Tahminlerim doğru çıkmıştı. Çocuk gerçekten iyi biri. Ayy, neyse ne! Bilge'nin bir kolundan tutup götürmeye başladım. Diğer kolundan da Eren yardım etti. Gerçekten iyi çocuk. Eve doğru giderken Bilge'ye sordum."Hastane'ye gidelim mi? Hala acıyor mu?" Bilge başını salladı."Gerek yok." Eve vardık. Annem kardeşimin halini görü görmez çok korktu. Ambulansı aradı. Yuh yuh, o kadar da değil. Ben içeri odama geçtim. Çok kötü olmuştum. Alya odamdaydı. Şaşkın bir şekilde sordu."Noldu? Bilge'yi bulabildin mi?" Başımı tutarak cevap verdim."Kaza geçirmiş, şimdi hastaneye gidiyor." Alya gözlerini kocaman açtı,"Ne" diyerek çığlık attı ve odadan çıktı.Saat gecenin üçüydü ve ben hala uyumamıştım. Çünkü annem ve babam benim hastaneye gitmeme izin vermemişle, kendileri gitmişlerdi. Evet, Bilge hala hastanede. Ben pek önemli bir şey olacağını sanmıyordum ama yanına gidip onu görmek istiyordum. Alya yer yatağında mışıl mışıl uyuyordu. Uyur tabi onun kardeşi değil ki benim kardeşim. İnsan bari mesaj atar, telefonla arar. O da yok, meraktan çatlatacaklar beni. Birden kapı çaldı. Galiba geldiler. Karşımda bir tek babam vardı. Başka biri var mı diye sağa sola baktım ama kimse yoktu. Babamı içeri alıp sorgu suale başladım."Bilge ile annem nerde baba? Onlar niye gelmediler? Bilge'ye birşey mi oldu?" Babam üzgün bir şekilde cevap verdi."Bilge'nin beyin kanaması var. Annende o yüzden onun yanında kaldı, bırakmak istemedi." Beyin kanaması mı? O kadar çok mu darbe almış yani? Yaa, hayır! Olamaz! Üzülmüştüm hem de çok. Yatağıma gittim. Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı. Bir yandan ağlıyor bir yandan hıçkırıyordum. Alya benim seslerimle uyandı. Beni görmesin diye yorganın altına girdim. Beni ağlarken görmesine izin veremezdim. Alya çok uykuluydu, o yüzden önemsemedi ve uyumaya devam etti. Keşke sabah Bilge'nin kolundan çekip azarlamasaydım. Yapmasaydım belkide onunla gezmeyi bırakır bizimle birlikte eve dönerdi. Böylece Bilge beyin kanaması geçirmiş olmazdı. Hepsi benim yüzümden ben yaptım. Benim suçum. Diye söylenerek ağlamaya devam ediyordum. Tekrar saate baktım. 5:30. Bu saatten sonra uyuyamazdım. Zaten sabaha ne kadar kalmış 1, 2 saat. Yatağımdan kalkıp oturma odasına geçtim. Televizyon açtım. Gece programları vardı. Onları izleye izleye uyuya kalmışım...
Bilge'nin Bakış Açısı
"Taburcu oluyorsun!" Bunu söylemek için biraz erkendi bence. Ama annem için bir mucize. Daha hazırlanıcaz da kontrol edicekler de ohoo! Aslında bu kadar erken gitmemiz normaldi. Yani beyin kanaması dedikleri şey gerçekten ufacık bişey, hastaneye almalarına bile şaşıyorum. Annem yatan omzumu tuttu."Hiç sevinmişe benzemiyorsun evladım." Bende önceden düşündüğüm gibi cevap verdim."Anne zaten sen ambulans hiç çağırmaman gerekiyordu. Beni ambulansta görünce çok kötü birşey oldu zannettiler."dedim ama annem hiç birşey anlamamış gibi bakıyordu. Bu değilde acaba ablam benim bu halimi duyunca üzülmüş müdür? Yok ya niye üzülsün? Ne zaman bana acıdı ki? Hiç bir zaman. Bundan sonra da acımaz. Hele dün yaptıklarına bakın. Eren'in karşısında kolumdan tutmalar, azarlamalar. Valla boşuna ona Derin diyerek gıcık etmiyorum. Hak ediyor oda yani. Eren'i hiç sevmedi ablam. Halbuki ben çok seviyorum. Yani huy anlamında. Mesela başımdan yaralandığımda gömleğini başıma sardı, benim yanımda bekledi. Bunuda farketmemesi gerçekten normal değil. Ayy benim telefonum nerde? Araba çarptıktan sonra bir daha görmedim. O zaman o sırada düşürmüş olmalıyım. Eee kim bulcak onu, off kırılıp gitmiştir o. Diye düşünürken doktor geldi. Son kontrollerimi yaptı ve bizde hazırlandık. Birşeyim yok benim turp gibiyim maşallah. Annemle birlikte dışarı çıktık. Etrafı gözetledikten sonra telefonu eline alıp babamı aradı, gelmesini söyledi. Bende o sırada anneme Alya ablamı sordum."Anne Alya abla ne zaman geldi, ben daha bir kere gördüm? Daha merhabalaşamadık bile." Annem elindeki telefonu cebine koydu ve bana döndü."Doğru söylüyorsun Bilge daha dün geldi. Hah bide Alya demişken söyleyeyim. Sen niye bana yalan söyledin kızım? Ablamın yanındayım diye?" Zaten ben ablamın yanındaydım. Ama sadece kısa bir süreliğine. Biraz gerçek biraz yalan söyleyerek cevap verdim."Tabikide ablamın yanındaydım. Kim demiş değil diye?" Annem şaşırmıştı. Başını sallayarak yürümeye başladı. Takip ettim. Babam arabasıyla gelmişti. O yüzden annem yavaştan yürüyordu. Koşarak arabaya bindim. Babam bana sarıldı."Birşeyin var mı kızım?" Bende hayır anlamında başımı salladım. Annem de arabaya bindi. Babam arabayı çalıştırdı ve eve doğru yol aldık. Yolda babamla anneme sordum."Yeni bir telefon alabilir misiniz? Benimki kaza sırasında kayboldu bulamıyorum." Babam bana döndü ve"Bakarız kızım." dedi. Harika! Hangi telefonu seçsem diye düşünürken aklıma geldi ve bu isteğimi dışarıya vurdum."Şu yeni çıkanlardan varya yeni reklamı verildi hani! Onlardan istiyorum." dedim. Ama sıkılmaya başlamışlardı. Annem bir an önce eve gitsek diyordu. Ne yani o kadar mı sıkıcıyım? Görürsünüz siz. Babamın da aşırı gaza basmasıyla hızlıca eve vardık. Hemen merdivenlerden çıktım. Artık şu annemin sütçocuğu muamelesinden sıkılmıştım. Yatıp uyumak istiyordum. Kapıyı çaldım. Alya abla açtı. Ona kocaman sarıldım."Sana merhaba diyemedim. Seni üzdüysem özür dilerim." O da şaşkınlıkla cevap verdi."Ayy olur mu hiç! Sen onu bırak. İyi misin? Seni çok merak ettik ablanla." Ablam merak mı etmiş? Hızlıca içeri daldım. Ablamın odasına girdim. Ağlıyordu. Benim için mi? Hayır, hayır. Kesin başka birşey olmuştur diye sordum."Abla noldu, neden ağlıyorsun?" dediğimde başını bana doğru çevirdi. Ve kollarını açıp bana sımsıkı sarıldı.